English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ I ] / Izler

Izler traduction Portugais

2,580 traduction parallèle
Gidip bir film falan izler, sonra da daireye geri dönerim.
Sim, vou ver um filme e voltar para o apartamento.
Televizyon izler misin?
Queres ver um pouco de televisão?
Her birinin kendi işaretleri, halka ve düğümleri var bir de kereste üzerinde kullanılan makinelerden kalma dış izler var ve merdiveni yapmak için kullanılan aletler.
Cada uma tem as suas marcas próprias internas, anéis e nós e marcas externas, como estas da máquina da serração e estas que indicam as ferramentas utilizadas para construir a escada.
Ve bu izler, onun gayrimenkul ve yatırım simsarı ruhsatı ile eşleşti.
E estão ligadas às suas licenças de corretor de imóveis e de investimentos.
İşte izler.
É, as marcas.
Oksitlenmemiş bütün izler ölüme yakın zamanda oluşmuş yara sayılacak.
As marcas sem ferrugem serão consideradas os ferimentos perimortem.
Nepal'de gördüğün izler rahatlıkla açıklanabilir.
Os rastros que viste no Nepal são facilmente explicados.
Bence Coleman'ın kaburgasındaki izler doldurulmuş bir ayıyla yapılmış.
Acredito que as mordidelas nas costelas do Coleman vieram de um urso empalhado.
Laboratuvar'a göre intihar notunun her yanında parmak izi varmış ve izler Zalman'ın ya da Jerome'un değilmiş.
Segundo a perícia, havia digitais em todo o bilhete de suicídio, e não eram do Zalman ou do Jerome.
Kısmi izler.
Apenas parciais.
Ancak Zack'in parmak izlerini belirlenememiş izler veritabanında araştırdım.2 hafta önce Queens'de çalınmış bir arabadakilerle eşleşiyorlar.
Mas as impressões do Zack constam nos crimes em aberto. Batem com as encontradas num carro roubado há 2 semanas no Queens.
Sana saklan derdim ama gelip seni arayacağıma tv izler ya da arkadaşlarımı arardım.
Dizia para te ires esconder e, em vez de ir à tua procura, ia ver televisão e ligar às minhas amigas.
Onun atını ve parasını alıp güney doğuya gideriz. o da izler.
Vai buscar o cavalo e o dinheiro e vai para sudeste. Segue aquela linha de montanhas.
İçsel ruhbilimin gözlemlenebilen davranışlarını izler.
Vigio o comportamento perceptível a nível psicológico.
Bu izler bir ip ya da kelepçe için çok ince.
São marcas muito estreitas para serem de corda ou algemas.
Popstar seçmelerini izler gibiyim.
É como assistir às audições do American Idol.
Duvardaki izler namlu açısının yukarı doğru olduğunu gösteriyor.
As marcas na parede conferem com um ângulo ascendente.
Futbol izler misin?
Costumas ver futebol ( americano )?
Anladın mı, sanki kendimi dışarıdan izler gibiyim ve kendi kendime "bu herif de kim?" diyorum. Neler geçiyor aklından?
Parece que estou a ver de fora e me pergunto quem sou e o que me está a passar pela cabeça.
Elindeki o izler ne?
Que marcas são essas? Na tua mão?
Biçim, işlevi izler.
A forma segue a função.
Buna mı biçim, işlevi izler deniliyor?
Isto é a forma a seguir a função?
Bir yandan kıçını avuçlarken, bir yandan da parkta oturup çocukları izler ve mastürbasyon yapar.
Enfia o dedo no cu... e senta-se no parque o dia todo, a olhar e a masturbar-se.
Eski yaralanmalara dair başka izler de var.
E há outros sinais de ferimentos anteriores.
Jennings'in ölümünü araştırıyorduk izler Fleming'in cesedine yönlendirdi.
Estamos a investigar a morte do Jennings o que nos levou ao corpo do Fleming.
#... sürekli televizyon izler. #... kendimi rahat hissettiğim tek an...
Estou sempre à disposição deles, Vejo muita televisão provavelmente o único momento em que não me sinto nua não temporariamente
Ben onları izler, ne yapacaklarına bakarım.
Irei vigiá-los. Ver o que farão a seguir. Óptimo.
Çiftlik hayvanları kaybolup duruyor, nehre doğru tuhaf izler var.
Os animais desaparecem, rastos estranhos ao longo do... rio.
Kullandıkları aracınkiyle aynı izler.
São os pneus dos veículos deles.
Islak vücut kuruduğunda, cilt düzleşir, gözden kaçırdığımız bazı izler belirginleşir.
Quando um corpo encharcado seca, a pele suaviza, revelando marcas que de outro modo não veríamos.
- Kovan arkasında bıraktığı izler ateşleyen silahla eşlenebilir.
As marcas podem ligar o invólucro à arma que o disparou.
Ameliyat kalıcı izler bırakır mı?
E a cirurgia deixa algumas cicatrizes feias?
Yani, cuma geceleri herkes eğlenmek için dışarı çıkardı bense evde oturup Japon ölüm maçlarını izler canavar dövüşü karalamaları yapardım.
Estas coisas são como uma droga para mim, enquanto o pessoal ia para festas sexta à noite eu ficava em casa vendo lutas de morte japonesas e desenhava monstros lutando.
Emma'nın kaçırıldığı yere doğru giden izler var. - Evet.
Há pegadas que levam até onde a Emma foi apanhada.
Ufak bir saldırı, yaralar ve izler bırakır.
O tipo de ataque que deixa marcas e sangue.
Duman ya da karda izler yok. Hiçbir şey yok.
Nem fumo de fogueiras, nem rastos na neve, nada.
Burada ve burada kısmi izler var. Şu yönde doğru gidiyorlar.
Uma pegada parcial ali, e ali, a dirigir-se naquela direcção.
Diğer izler doğuya gidiyor.
Mas o outro segue para leste.
İzler.
Rastros.
İzler mi?
Rastros?
Ne tür izler?
De que tipo?
İzler bu tarafa gidiyor.
Vão naquela direcção.
İzler arasında boşluğa bak.
Olhem a distância dos rastros.
İzler, yolun karşısındaki komşusuna ait. Mükemmel Hakiki Nick.
As digitais eram do seu vizinho, o Fantástico Autêntico Nick.
- İzler yakın, düşük kalibre, kurşunlar çıkmamış.
Tiro certeiro, de baixo calibre, sem ferimentos de saída.
Başka yerlerinde de izler var mı?
Tens marcas noutras partes do corpo?
İzler çok küçük ve kan örnekleri birbirine karışmış.
Os traços eram pequenos e as amostras de sangue estavam misturadas.
İzler kesinlikle çıplak ayakla yapılmıştı.
As pegadas que segui eram de pés descalços.
- Connor! İzler var.
Temos pegadas.
İzler burada kesildi.
O caminho acaba aqui.
İzler burada bitiyor.
Os rastos... pararam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]