Izliyorum traduction Portugais
1,740 traduction parallèle
Hayır, sen karar verdin. Ben Serena'ya karşı üç yıldır kaybediyor ve bir şeyleri ve her şeyi alıp gitmesini izliyorum artık bundan bıktım.
Isso foste tu, eu ando a perder para a Serena há três anos, a vê-la escapar impune, e não aguento mais.
Onu izliyorum.
- Estou a localizá-los.
Burada mimiksiz oturmuş beni güldürmesi gerektiğini bildiğim şeyleri izliyorum.
Estou aqui sentado com a cara em pedra... a ver coisas que eu sei que é suposto estar a rir. Concordo.
Dışarı pislerken sizi izliyorum.
Estou a ver-te fazer as necessidades.
Geleceğimin 2. saatinde camdan bir balkonda meteorları izliyorum.
Daqui a duas horas no meu futuro, Observo meteoritos de uma varanda de vidro, pensando no meu pai.
Brooklyn'de bir mutfakta oturmuş siyah kadife üzerindeki dişlilerin düzenini büyülenmiş bir halde izliyorum 16 yaşındayım.
Sento-me em uma cozinha de Brooklyn, Fascinado com um arranjo de engrenagens no veludo negro. Tenho dezesseis anos.
Yıldızları izliyorum uzay ve zamanın içinde dönen, karmaşık yörüngeleri beni hayran bırakıyor.
Estou observando as estrelas, admirando as suas trajetórias complexas Através do espaço, através do tempo.
Ben sadece kanıtları izliyorum, ve o da beni başka bir şüpheliye götürdü.
- Estou só a seguir as provas, e elas levam-me até outro suspeito.
Ama o zamandan beri gelişmenizi izliyorum. Gittikçe iyileşiyorsunuz.
mas desde então tenho-os visto crescerem tanto como homens como pilotos,
Thenault'a gidip beni eve gitmemem için yukarı göndermesini istedim. Ama istemiyorum. Her gün sizi hayretle izliyorum.
Digo ao Thenault que voo de novo para ele não me mandar embora, mas fico sempre em terra, vendo-os partir dia após dia, perguntando-me como conseguem.
O halde bu konuda Gram-Gram'i izliyorum el ve diğer söyledikleriyle ilgili...
E sigo na linha da avó? Com aquilo da mão e não sei mais o quê?
Ben 20 yıldır sizi izliyorum.
Tenho-o seguido durante 20 anos.
- En başından beri seni izliyorum Caden.
Sempre olhei por ti, Caden.
- Evet, hep seni izliyorum.
Estou sempre a ver-te.
Çizgi film izliyorum, Yapma.
Estou a ver os bonecos animados. Espera...
Evet, duyuyorum Maviş ama şu anda Sherlock'un yaptıklarını izliyorum.
Sim, estou a ouvir, Azul, mas estou a ver o Sherlock a trabalhar.
Ben sadece izliyorum efendim.
Bom, estou só a ver, senhor.
Seni izliyorum, tatlım.
Tenho estado a observar-te, querido.
" Seni izliyorum, tatlım.
"Tenho estado a observar-te, querido."
Seni izliyorum.
Estou-te a ver.
Şu anda on tanesini izliyorum.
Estou no rasto de dez.
Gökyüzünü izliyorum siz de benim gibi gökyüzünü izleyebilirsiniz.
Eu observo os céus, pois cabe-me observá-los como te cabe a ti recordar, Texugo.
- Bir şey izliyorum.
- Estou a ver uma coisa.
Yaşlıların yapışını izliyorum.
Estou a ver velhos a fornicar.
Son iki yıldır senin sürekli sinirli hallerini ve gözlerindeki hiddeti izliyorum.
Nos últimos dois anos, tenho-te visto todo nervoso, com um olhar estranho.
Speed, sevdiğin şeyi yaptığın zaman seni izlerken bir ressam ya da müzisyeni izliyorum hissine kapılırım hep.
Speed, quando te vejo fazeres algumas das coisas que fazes, sinto que estou a ver alguém a pintar ou a fazer música.
Şu anda sizi izliyorum.
Estou a ver-te agora.
Çünkü onun, bu yeni ebeveyn figürüne takılmasını ve kendisini büyüten insanları reddedişini izliyorum. Ama Max seni reddetmedi. O seninle yaşamayı seçti.
Com os Ray Ban, o creme solar, sobre os quarenta anos, tornou-se... um advogado com... um fato de três peças, um corte de cabelo caro... e uma barriguinha de meia idade...
Anne, şu kadınlı programı izliyorum.
Mãe, estou a ver esta coisa com esta senhora.
Kar maymunları hakkında bir belgesel izliyorum.
A ver um documentário sobre macacos da neve.
- Evet, ben de onu izliyorum.
Estou a ver agora.
Bildiğiniz gibi, hayat sigortanızla ben ilgileniyorum ve soruşturmanın sonuçlarını izliyorum...
Como sabe, sou o encarregado do vosso seguro de vida e estou aqui para vigiar os resultados da investigação...
Bunu itiraf etmek zor ama dikkatle bakışlarını ve gülümsemeni izliyorum.
Tenho-te observado, aos teus olhos e ao teu sorriso, é difícil admitir isto a ti,
Altı yönünde, minaredeki 3 adamı izliyorum.
Estou a ver três tipos na torre da mesquita, às 6 : 00.
B.B. dosyasını izliyorum Naomi`ye ikinci defa görev veriyorsun.
Considerando o caso B. B. Esta é a segunda vez que te associas a Naomi.
Koca bir yığın istiridye yiyorum ve porno izliyorum.
" Vou comer uma porrada de ostras e ver um filme de queca.
- Birini izliyorum.
- Estou a seguir alguém.
- Birini izliyorum, dedim.
- Estou a seguir alguém!
Onu izliyorum da keskinliğinde bir çeşit sessizlik.
Tenho estado a observá-la. Caramba, ela tem cá... Uma intensidade silenciosa.
Onu izliyorum.
Eu estou a ver isso.
Ben tuzak istiyorum ve buradan izliyorum...
Quero o localizador aqui...
Sen şapkalarınlasın... Ben seni izliyorum...
A fazer os seus chapéus e eu a contempla-la...
İyiyim, Jason. Gösteriyi izliyorum.
Estou, vim assistir ao espectáculo.
Bir hayvanla konuşulmasını izliyorum.
Estou mesmo a ver alguém falar com um animal.
Kendi gözlerimle olanları izliyorum.
Estou a ver com os meus próprios olhos.
Hattâ şu anda onu izliyorum.
Estou a olhar para ela neste momento.
İzliyorum.
Estou a observar.
- Hadi. Beni izle. - İzliyorum.
Vá, vamos andar.
Bir süredir seni izliyorum.
Estive um pouco a ver-te jogar.
Çok video izliyorum.
- Eu vejo muitos filmes.
TV izliyorum.
E eu estou a ver TV.