Işe yaramaz traduction Portugais
6,738 traduction parallèle
"Çaldıklarını tshirtünün altına istifle" olayı asla işe yaramaz.
Sabes, esconder as coisas debaixo da camisa nunca funciona.
Loa'nın işbirliği olmadan cesetleri tuzlayıp yakmak bir işe yaramaz.
Salgar e queimar corpos não tem efeito... sem a cooperação da Loa.
Marcello işe yaramaz zavallının teki.
O Marcello foi inútil, pobre coitado.
- Hayır, hiç işe yaramaz.
- Não, isso nunca funciona.
- Evet, işe yaramaz.
- É, não vai funcionar.
Chas'e kapıyı çalmak işe yaramaz demiştim.
- Sai! Eu disse ao Chas que não daria.
-... ama işe yaramaz.
- Mas é inútil.
Neredesin be işe yaramaz herif?
Onde é que estás, seu sacana inútil?
Artık bir işe yaramaz.
Não vai adiantar nada.
Ama isim verme konusunda işe yaramaz.
Mas, é algo inútil sem um nome.
Çünkü o işe yaramaz pisliğin teki.
Porque é um traste que não presta para nada.
İşimi bana tam söylendiği şekilde yaptım... sonra sen bunu bozduğun için dövüldüm ve At beni işe yaramaz bir pislik gibi görüyor.
Fiz exatamente o que me mandaram. E porque tu estragaste tudo, eu levei uma tareia e o The Horse pensa que sou um inútil.
Benim işe yaramaz biri olmadığımı bilmesi gerek çünkü herkes benim için aynısını düşünür.
Preciso que saiba que não sou marado, porque é o que toda a gente pensa.
- Çünkü o burada işe yaramaz.
Porque isso não funciona aqui.
Kuyruğa girecek bir avuç işe yaramaz Afrikalı ülke de var.
Também há uma lista de países africanos à espera.
Seninle kalmam yetmezmiş gibi bir de senin işe yaramaz versiyonunla baş başa kaldım.
Não só estou preso contigo, mas com a versão inútil de ti.
Güvenin bana, bu harita işe yaramaz.
Confiem em mim. Este mapa é inútil.
Tanığımız işe yaramaz biri, ya çalınan taşları bulmalıyız ya da hırsızlık yaptığı aletleri.
Temos de recuperar as joias ou encontrar a ferramenta do arrombamento.
Her şey hakkında yalan söylemek zorundaysan terapi işe yaramaz.
A terapia não resulta quando tens de mentir sobre tudo.
Bu işe yaramaz filmin rezaletini üstümden kazımam lazım.
Tenho que tomar banho depois da indignidade de trabalhar naquela porcaria de filme.
Bu işe yaramaz, Bones.
Isso não vai funcionar, Bones.
Görgü tanığınız mahkemede işe yaramaz.
A testemunha é útil em tribunal.
Seni anlıyorum, ama işe yaramaz bunlar.
- Eu percebo, mas não vai resultar.
Sokakta, Gotham'da işe yaramaz.
Não resulta nas ruas, não resulta em Gotham.
Nefesini tutman da hiçbir işe yaramaz.
E suster a respiração não servirá de nada.
Benim işe yaramaz olduğunu düşündüğün için mi?
Porque achas que sou inútil.
Bir işe yaramaz.
Isso não vai ajudar-te.
Bu ofiste bizim dışımızdaki herkes işe yaramazın teki.
Todos no escritório menos nós são lixo.
Silah artık işe yaramaz.
A arma tornou-se inútil.
Tüm saygımla, işe yaramaz biri.
Com todo o respeito, um desperdício.
O kadar zaman mekanizmayı eskitmiş olmalı işe yaramaz hale gelmiş.
Deve ter ficado corroída com o tempo. Ficou inutilizada.
Onu istediğin kadar döv, işe yaramaz.
Bater nele o quando quiseres, é inútil.
- İltifatlar işe yaramaz.
- Os seus elogios não vão funcionar.
Amerikan istihbarat cihazları işe yaramaz olabilir ama iki cesetten kurtulmada daha iyi bir iş çıkarırlardı, değil mi?
A inteligência americana é lastimável mas acho que faziam melhor ao livrar-se de dois corpos.
Bu işe yaramaz. Rowan'ın her yerde gözleri var.
O Rowan vai ficar a saber.
Şimdi de işe yaramaz biri olduğunu söylüyor ve Stefan katılmıyor.
Agora ela diz que você não é bom em nada, ele discorda.
Elma işe yaramaz.
- Uma maçã não iria funcionar.
Son seferinde buraya getirdiğin şans meleği olmadan işe yaramaz mısın?
Não jogas bem sem a "Senhora Sorte" que trouxeste da última vez?
Görevimiz, onu kotardığımızda Dünya'dakiler ölmüş olursa işe yaramaz.
A missão não resulta se as pessoas estiverem mortas quando terminarmos.
En işe yaramaz meyve.
A fruta mais ordinária.
- Başka bir şeyde yazarsam, işe yaramaz.
A história só funciona se for escrita nela.
İşe yaramaz gibi durmaya dayanamıyorum.
Não aguento ficar parado, a sentir-me inútil.
Beni görmezden gelmen bir işe yaramaz. Beni kızdırır sadece.
Só me vai deixar furiosa.
- Turistin fotoğrafının işe yaramaz olduğunu sanmıştım, ama o bir sihirbaz. - Abby, inanılmaz biri. - Öyledir.
A Abby é incrível.
İşe yaramaz, o bir İmparatorluk Suikastçısı.
Isso não vai funcionar, ele é um Assassino Imperial.
- İşe yaramaz, ikisi de çok küçük.
Não vai ajudar. São muito pequenos...
İşe yaramaz da gelmiş.
Aquela inútil está aqui.
Sanırım kız işe yaramaz.
Está bem, então não serves para nada.
İşe yaramaz alet!
Isso é bobagem!
- İşe yaramaz.
- Não vai resultar. - Porquê?
İşe yaramaz.
- Não vai colar.
işe yaramazlar 21
işe yaramazsa 22
yaramaz 74
yaramaz çocuk 28
yaramazlık yapma 18
işe yaradı 291
işe yarar 73
işe yarar mı 34
işe yaramıyor 223
işe yarıyor 218
işe yaramazsa 22
yaramaz 74
yaramaz çocuk 28
yaramazlık yapma 18
işe yaradı 291
işe yarar 73
işe yarar mı 34
işe yaramıyor 223
işe yarıyor 218