Işimi traduction Portugais
8,293 traduction parallèle
Bir mermiden daha çok etki edecek yani birkaç şişe içki ve bir ağrı kesici işimi bitirecek.
É preciso muito mais que uma bala, uns copos e um comprimido para acabar comigo.
Ben sadece işimi yapıyordum.
Estava a fazer o meu trabalho.
Bırak da işimi yapayım.
- Então deixa-me trabalhar.
Yakın zamanda bir şeyler yazmazsam işimi kaybedebilirim. Hayır.
Se não escrever agora alguma coisa, posso perder o emprego.
Seni dışarı çıkaracaksam işimi şansa bırakmayacağım.
Se te vou deixar sair, não vou arriscar.
Biri bunu yaptığım görse, işimi kaybederim.
Se virem a fazer isto perco o emprego.
Loeb'un benden istediğini yapmasaydım işimi kaybederdim.
Se não fizesse o que o Loeb mandou, perdia o emprego.
Ben burada kalıp işimi yapmaya devam edeceğim.
Eu vou ficar aqui a fazer o meu trabalho.
Bana yardım mı edeceksiniz işimi mi zorlaştıracaksınız?
Vai-me ajudar ou atrapalhar?
Diğeri de değirmendeki işimi aldı elimden.
Outro ficou com o meu emprego na moagem.
Sırf burada oturarak işimi kaybedebilirim.
Sabes que posso perder o meu o meu emprego só de estar aqui.
Fakat 2008'lerin sonunda ekonomi bocalamaya başlayınca bir gecede işimi, evimi kaybettim, her şeyi satmak zorunda kaldım.
Mas no final de 2008, quando a economia começou a entrar em crise, perdi o emprego num instante, perdi a casa e tive de vender tudo.
Herkes işimi bitirmek istiyor.
Todos me querem lixar.
Louisiana'ya gelip balıkçılık işimi başlatmama yardım etsene!
Devia ir para o Louisiana, ajudar-me a montar um negócio de pesca!
Senin yüzünden işimi kaybedersem yenisini bulurum.
Se perder o meu emprego por tua causa, encontro outro.
- Bırak işimi yapayım. - Öyle mi?
- Deixa-me fazer isto.
- Sadece işimi yapıyorum.
Só faço o meu trabalho.
Çünkü bazen işimi eve getirmeyi seviyorum.
Porque, às vezes, gosto de me sentar aqui e trabalhar.
Ama büyük fark ben işimi etkilemesine izin vermem.
Mas, a diferença é que não deixo que isso afecte o trabalho.
Rachel, beni özlediğinde, sinirini muhbirimden çıkartıp, işimi bozamazsın.
Rachel, sei que tens saudades minhas, mas não podes descarregar no informante nem dar cabo do meu trabalho.
O halde neden işimi nasıl yapacağımın detaylarını bilmen lazım?
Então por que razão tens de saber os pormenores de como eu trato dos meus assuntos?
Ben de tam işimi bitiriyordum.
Estava a terminar as coisas.
Sadece işimi yapıyorum.
Só estou a fazer o meu trabalho.
Ben işimi yaparım, karınlar tok herkes mutlu.
É o meu trabalho, as barrigas estão cheias, estão todos felizes.
Burada tıkıldığım sürece işimi yapamam, ve canavarlar gittikçe yaklaşıyor.
Mas, enquanto estiver fechado, não posso fazer o meu trabalho e os monstros estão a ficar mais perto.
Bay Wiz, işimi yalnız olduğumuz bir ortamda konuşmayı tercih ederim.
Sr. Wiz, preferia discutir o assunto em privado.
Yakında gelmezse ben de işimi yapıp zinacı elemanın pantolonu yerdeyken resimlerini çekeceğim.
Se ele não aparecer em breve, faço o trabalho e fotografo o traidor com as calças em baixo.
- Luke, bırak işimi yapayım!
Luke, deixa-me fazer o meu trabalho!
- Tanrı aşkına, bırak da işimi yapayım!
- Deixa-me fazer o meu trabalho!
Ben sana bir hediye bırakırken işimi böldü ki görünüşe göre hediyemi bulamamışsın zaten.
Ele interrompeu-me quando te fui deixar uma prenda que, pelos vistos, nem sequer encontraste.
- Bırak işimi yapayım.
- Deixa-me fazer o meu trabalho. Bem, ele não o fez.
Bu da işimi daha da zorlaştırıyor.
O que torna isto ainda mais difícil.
Hayatımda bir kez olsun, gerçek anlamda işimi yapmak zorundayım!
Pela primeira vez, tive mesmo que fazer o meu trabalho!
Eğer işimi yapmazsam atom patlayabilir.
Se eu não fizer o meu trabalho, os átomos explodem.
Olmaz Marge, bu ekonomik şartlarda işimi kaybedecek olursam bu ölüm fermanı demek olur. Şey, sanırım yedek bir plan olarak,
Marge, se eu perder o meu trabalho nesta economia, é uma sentença de morte.
Ben sadece işimi yaptım.
Estou aqui para fazer a minha parte.
İşimi kaybettim.
Perdi o meu emprego.
İşimi kaybettim.
Há uma campanha difamatória contra todos nós...
Ertelerim işimi. Geliyorum.
Estou a caminho.
İşimi geri istiyorum, para kazanmak istiyorum.
Quero o meu emprego de volta.
- İşimi hedef alıyor.
Ela está a apontar baterias ao meu lugar.
İşimi yapmama izin vermelisin.
Tens de me deixar fazer o meu trabalho.
İşimi kaybetmeme 20 saatten az bir süre kaldı da.
Tenho pouco menos de 20 horas antes de perder o meu emprego.
İşimi yaptım sadece.
E nós nunca ficaríamos juntos. Estou só a fazer o meu trabalho.
İşimi seviyorum.
Se as pessoas têm uma semana difícil e querem desanuviar num concerto, eu gosto de ajudar, apanhando o lixo e os fluidos corporais, para que possam descontrair. Gosto do trabalho.
İşimi kaybetmek umurumda değil.
Nem que me custe o emprego.
İşimi, emeklilik maaşımı kaybettim.
Perdi o meu trabalho, a pensão.
- İşimi yapmasam burada olmazdım.
Não estaria a fazer o meu trabalho se não viesse até cá.
-... seni temelli ortadan kaldıracaklar. - İşimi yapmamamı mı söylüyorsun?
Estás a dizer-me para não fazer o trabalho?
İşimi bitirmem için bir buçuk saatim kalmış.
Ei, esse relógio está certo?
İşimi yapmam izin verin, tamam mı? Gelin ofisimde konuşalım.
Deixe-me fazer o meu trabalho, pode ser?