English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ J ] / Jarra

Jarra traduction Portugais

433 traduction parallèle
Onu Joe'nun yerinde sürahisini kafasına dikerken kapana kıstırdım, Windy.
Eu o peguei junto a jarra de run no bar do Joe.
O testiyi bana ver.
Da-me esta jarra.
Örneğin, bu vazo ve elbette şu saat ayrıca şuradaki antika şömine siperi de.
Esta jarra, por exemplo... e aquele, bem, relógio, claro... e a protecção antiga, da lareira.
Evet sahiden. Bu vazo koleksiyonumun en değerli parçası.
Esta jarra é a jóia da minha colecção.
Vazoyu yanımda şimdi götüreceğim, diğer eşyaları alması için de hemen bugün birisini yollayacağım.
Levo a jarra comigo, e mandarei alguém buscar o resto hoje mesmo.
Bense bana ait olanları, yani vazomu, saatimi ve şömine siperimi istiyorum.
Eu quero os meus bens... a jarra, o relógio e a protecção.
Bu testinin içinde, pek fazla bir şey kalmamış.
Já não resta muito na jarra.
Ben ilk biramı içtiğimde, ateşimi söndürdüm ve durumumdan memnun oldum.
O meu primeiro amo arrancou-mo. Quando bebi uma jarra de cerveja, e a enchi novamente de uma forma que lhe desagradou.
Efendim bakınca öyle gibi görünüyor, ya kafanda testi kıracak.. ya da sizinle evlenecek.
Cuidado com os seus olhares, amo, a mente dela só pensa em quebrar a jarra consigo em quebrar a jarra do matrimónio consigo
Dave Waggoman'ın annesi Doğu kıyısından gelme güzel bir sürtüktü.
A mãe do Dave Waggoman era uma bela jarra vinda do leste.
Meksikalı kahve dolu cezveyi dökmüştü.
O mexicano derramou, uma jarra de café nele.
- Üç losyonu bir şişede karıştırdım, Elsa.
- Misturei três loções numa jarra, Elsa.
Onun bardağına bir parça altın koy.
Ponha uma peça de ouro na sua jarra.
Ben kötü değilim. Vazonun parasını maaşınızdan keser.
Mas eu não sou avarento, Descontar-lhe-á a jarra do ordenado,
- Eğitime kaldığım yerden devam edeceğim.
- Para onde você está a levando? - Para ela encher essa jarra.
Şimdi, bir vazo.
A seguir, uma jarra.
Vazo?
"Uma jarra"?
# # So do lollies in a lollipop jar
# # Como também os Chupa-Chupas numa jarra de Chupa-Chupas
Sonra bir vazo içinde aranjmanı yapılır.
Depois disponham-nos de forma bonita numa jarra.
O vazo Cape Horn'dan gelmişti!
Essa jarra foi trazida através do Cabo Horn!
- Elini kavanozun içinde tutturan ne?
- O que mantem a sua mãe na jarra?
Elini kavanoza sok.
Põe a tua mão na jarra.
Bahçeler meyveyle dolu ama o kavanozun içindekiyle uğraşıyor.
Os jardins estão cheios de frutos... no entanto ele escolhe segurar aquele que está dentro da jarra.
Söyle Bernard. Şu vazoya bak.
O que é que acha da jarra?
Geçen sene onu, bir vazo çiçek taşırken gördüm.
Vi-o no ano passado, com uma jarra de flores.
Frank'e İngiliz usulü pişmiş yumurtalı ve Kanada usulü... domuz pastırmalı sandviç... ve büyük bir bardakta taze sıkılmış portakal suyu getir.
Traga a Frank dois ovos fritos e um Muffin inglês... Com bacon canadense... E uma jarra de sumo de laranja fresco.
İçinde bira var. Bak.
Não, esta jarra não está vazia, tem cerveja dentro.
Sonja, şaraplı sos kavanozunu gördün mü?
Sonja? ! Sonja, viste uma jarra de molho de vinho?
Düğünümüzden önceki gece, Bootes el yapımı bir sinyal verici getirdi.
Na noite antes do nosso casamento, o Bootes trouxe uma jarra de aguardente caseira.
Vazoyu satın alırken bakmak için taktım... sonra, çay saatinde de vardı...
... quando fui comprar a jarra. Pu-los para a ver. - E tinha-os quando bebi o chá...
Dün aldığınız güzel vazonuz... az önce geldi.
A belíssima jarra que comprou ontem acabou de chegar.
Bu da sizin güzel vazonuz Bayan Richards.
Este dinheiro é teu, Polly e esta é a belíssima jarra da Sra. Richards.
75 £'a almıştım onu!
A jarra custou £ 75!
Size borcumuzu ödemeliyiz.
Temos de pagar a jarra. Aqui está. Uma...
Lüks görünümlü bir çöp bulmuşsunuz.
Que jarra bonita tem aqui.
Bunları suya koymamı ister misiniz?
Quer que as ponha numa jarra?
Bu fıçı da neyin nesi?
O que há naquela jarra?
Fıçı yok olmuş!
A jarra desapareceu.
Fıçıda bir hazine olduğunu düşünmüştüm ama yanılmışım.
Pensei que a jarra continha um tesouro, mas estava enganado
Fıçının içinde Shingen'in cesedi olduğuna eminim.
Tenho a certeza que a jarra contém o corpo de Shingen.
"Bu sabah Göl Tanrısı'na, bir fıçı sake adanmıştır."
"Uma jarra de sake foi oferecida ao deus do lago esta manhã."
Fıçıda sake varmış.
A jarra continha sake.
O kavanozda değil, yürüyor ve konuşuyor.
Ele não está numa jarra! Ele está a andar e a falar.
Sadece bir kavanoz.
Só uma jarra.
Kavanozda yüzen, benim kadar mutlu başka bir kız yoktur.
Eu não acho que haja uma mulher, a flutuar numa jarra noutra parte do mundo, tão feliz como eu.
Kavanozuna yapıştıracaktım.
Eu ía colá-los na tua jarra.
- Kavanozda kalsa daha iyi.
Eu prefiro tê-la numa jarra.
Bir kaba işemek zorunda kalmadığım gün sevineceğim.
Ora, eu ficarei feliz no dia em que tiver de fazer xixi numa jarra.
Bu benim vazom, Billy Ray'in vazosu?
Esta jarra é minha? É a jarra do Billy Ray? Esta jarra é minha?
- Bir şey degil canım, senin vazondu.
Não tem importância. A jarra era sua.
Bir vazo kırdım.
Parti uma jarra.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]