Judson traduction Portugais
114 traduction parallèle
Şişko Judson.
O Judson Bucha.
Çavuş Judson...
Sargento Judson?
" Çavuş James R. Judson'un...
" Ainda não há pistas...
"bıçaklanarak öldürülmesinde hâlâ ipucu yok."
"sobre o esfaqueamento mortal do Sargento James R. Judson."
" Adı Nancy Judson'du,
" O nome dela era Nancy Judson,
Şimdi, bak, Bay Judson, ben sadece karınızı eve getirdim, hepsi bu.
Ouça, Sr. Judson, Eu só trouxe a sua esposa a casa, só isso.
Silah Bay Judson'ın adına kayıtlı idi.
A arma foi registada em nome da S.ra Judson.
" Benim Nancy Judson'la birlikte olduğumu fark etti.
"Ela tinha-me visto com a Nancy Judson."
" ben Mona Cartairs'i öldürdüm, tıpkı Judson'ı öldürdüğüm gibi.
"matei a Mona Carstairs assim como já tinha morto os Judsons."
Sen misin, Judson.
Ah, és tu, Judson.
Onbaşı Judson albaya yine üç kasa anfetamin hapının kaybolduğunu bildirmiştir.
O Cabo Judson informou o gabinete do coronel que voltaram a desaparecer três caixas de sulfato de anfetamina.
- O, Onbaşı Judson değil mi?
- Aquele não é o Cabo Judson?
Judson defans oyuncusu!
O Judson é juiz de linha!
Judson koşamaz!
O Judson não pode correr!
Tanrı aşkına, Judson, ne yapıyorsun?
Pelos santinhos, Judson, que estás tu a fazer?
Judson, bırak onu.
Judson, larga-o.
Judson, gebert onu!
Judson, vai-te a ele!
- Chico, Teğmen Judson'ı çağır.
- Chico, chama o Tenente Judson.
Çavuş Judson? Tırmanma ve hile becerileriniz ilgimi çekmeseydi ve sizi Fatherland'daki askeri hapishaneden çekip çıkartmasaydım hangi umutsuzluk batağında çırpınıyor olurdunuz acaba?
Sargento Judson, em que estado de desespero se encontraria se a sua habilidade circense para escalar e improvisar não me tivesse induzido a tirá-lo daquele campo de prisioneiros na minha pátria?
- Size kaç kere söyledim... - Bayan Judson, her şey yolunda.
Pronto, Mrs Judson, está tudo bem.
- Judson, bana mesaj var mı?
- Judson, tens mensagens para mim?
Judson?
O Judson?
Saat 5 : 00'te, Northridge'teki gözlemciden telefon geldi, Judson adında bir adam.
Às cinco horas, telefonou-me o chefe da guarda de Northridge, um tipo chamado Judson.
Siz çocukların benim en iyisi olduğumu bildiğinize eminim aynı bugünden sonsuza kadar Çavuş Dobişko Judson gibi.
Estou certo que vocês me conhecem melhor... como Sargento FatsoJudson de "From Here to Eternity".
Amerika Birlik Devletleri mahkemesi duruşması, 1839 yılında, saygıdeğer Andrew T Judson başkanlığında başlamıştır.
Atenção, no processo de tribunal de comarca dos EUA, no ano do Senhor, de 1839, a audiência é presidida pelo meritíssimo juiz Andrew T. Judson.
Hey, Senatör Judson Ross'un şahsi dostuyum, tamam mı?
Sou amigo pessoal do Senador Judson Ross.
- Cole Judson adında birine.
- Cole Judson.
Cole Judson adında birini arıyorum.
Andamos à procura de Cole Judson.
Cole Judson?
Cole Judson?
Cole Juds çarşamba akşamı işten geç çıkmamış.
O Cole Judson não esteve trabalhando até tarde ontem.
Yani Cole Judson...
- Então o Cole Judson...
Cladosporium, Cole'un banyosu gibi rutubetli kapalı alanlarda sıkça rastlanan bir küf mantarı türü.
Cladosporium é um bolor escuro comum em espaços fechados com água, como a banheiro do Cole Judson.
Cole Judson'ı temize çıkarmak için bu küf mantarının insanlarda özel isme karşılık gelen bilgisini ortaya çıkarmalıyız.
Para isentar o Cole, temos de decompor este bolor ao equivalente de um nome humano.
Cole Judson'a komplo kurulduğuna inanıyorsun.
- Acha que o Cole está sendo enganado.
Bay Judson, kimler evinize girme imkânına sahip?
Sr. Judon, quem é que tem acesso ao seu apartamento?
Yeni ölüm saati Cole Judson'ı temize çıkarıyor.
A nova hora do óbito isenta o Cole Judson.
Ama Bay Judson'ı pek iyi tanımam.
Mas não conheço muito bem o Sr. Judson.
Kocanızın ricasıyla Bay Judson apartmanda bazı tamiratlar yapmış.
Sei que o Sr. Judson fez uns trabalhos para o seu marido, aqui no prédio.
Judson'lar taşınalı henüz bir ay olmamıştı ki acilen tamir gerektiren o sıhhi tesisat arızasına sebep oldunuz.
- Os Judson moravam aqui há um mês quando você criou a tal urgência na canalização, não foi?
Hem Wendy hem de Cole Judson tamiratta Cole'un size yardım etmesinde ısrarcı oldu.
Que tanto a Wendy como o Cole confirmam que você insistiu consertar. Com a ajuda do Cole.
Hudson seninle ilgilenmemi söyledi.
Judson disse-me para cuidar de ti.
- Bana kimseye güvenmememi söyledi
- Judson disse-me para não confiar em ninguém.
Judson aşağıda seni arıyor.
Judson está à tua procura lá em baixo.
Afedersin, Judson.
- Desculpe, Judson.
Judson, neredeyse 1 yıldan uzun süredir buradayım değil mi?
Está bem, Judson, já sou bibliotecário aqui há já um ano.
Judson, benim.
- Judson, sou eu.
Hemen geri dönmüyorum..
Eu não regresso ainda, Judson.
Döndüğünden haberim yoktu.
- Flynn, não sabia que tinhas voltado. - Judson.
Judson beni kovmuş.
Judson me demitiu.
- Judson nerede?
Onde está o Judson?
Judson?
Judson?