Kaka traduction Portugais
956 traduction parallèle
Kaka adamlar seni beklememiş mi?
Os homens maus não esperaram por si?
Dachshund... kaka.
Dachshund... porcaria.
" Dachshund... kaka.
" Dachshund... não.
Ben de kaka esprilerinin ekseriyetine şiddetle itiraz ediyorum.
Também discordo deste ressurgimento das piadas de mau gosto sobre cocô.
Ya da yeni Kaka Makinesi.
Ou compre a nova máquina de traques.
- Kaka mı?
- Cocós?
Kaka!
Có-có!
Bir ayıyla bir tavşan kaka ediyorlarmış.
Um urso e um coelho estão fazendo suas necessidades.
"Sana kaka yapışıyor mu?" Demiş Ayı.
O urso diz ao coelho : "Cola alguma coisa no seu pêlo?"
- Kaka.
- Ca-ca.
- Asla halının üzerine kaka yapmazdı.
- Nunca o fazia na carpete.
Bu bir bok ( kaka ).
É uma merda!
Kaka...!
Merda!
"kaka".
"tarântula".
- Kaka mı?
- Tarântula?
Duvarları görüyor musun ahbap. Kaka gibi boyatmışlar! Hepsi saçmalık.
Eu posso ver estes estofados de plásticos.
Köpeğin kaka yapmasını izlemek için gün doğana kadar ayakta kaldın.
Andavas a ver um cão a cagar ao amanhecer.
- Kaka mı yapıyor?
- Ele está a fazer cocó?
Kaka.
Fazer cócó.
Ben o şeye kaka yapmam.
Não usarei aquilo.
Kaka ve çiş mi yiyor?
Gosta de comer cócó e chi-chi?
Ama kaka ve çişini yemesi?
Mas comer cócó e chi-chi?
Ben de kaka yaptım.
Eu fiz cócó.
Oh. Bebek bezleri ve kaka.
Fraldas e cocó...
Kaka suratlı.
Ah, sim, Cara de parvo.
Trenin üstünde taze bir kaka vardı.
E no carrinho estava um monte de cocô.
Kaka mı yaptınız?
Você fez có-có?
Kaka yapmışsınız!
Você fez có-có!
- Büyük bir kaka yapmışız!
Fizemos um grande có-có!
İki küçük kaka parçası..
parece dois pequenos bolinhos.
Ticaret Odası, kaka fabrikamda taklalar atıyor!
A Câmara de Comércio dá saltos mortais na minha fábrica de cacau!
Küçük mutlu kuş, eline küçük mutlu bir kaka bıraktı.
Aquele feliz azulão deixou um feliz cocó na sua mão.
Sonra ite kaka geniş bir koridordan geçirilerek... kapılarında Davut'un Yıldızı... ve "Banyo ve Soluma Odası" yazısı bulunan binalara doldurulmuşlar.
E depois foram arrebanhadas por um grande corredor... para "bunkers" com a Estrela de David nas portas... e letreiros que diziam "Banho e Inalação".
O kaka makinesi benim emeklilik param.
A pequena máquina doo-doo é o dinheiro para a minha reforma.
Sahnede kaka var, tatlım.
- Vá, toca a despachar! Há merda no palco, querida.
Evet, her yere kaka saçarak tüm dünyayı şoka sokacağım.
Sim. Eu vou chocar o mundo espalhando merda por toda a parte.
Marcel, ayakkabıya kaka mı yaptın?
Marcel, fizeste cocó no sapato?
- Ayakkabıma kaka yaptı.
- Ele cagou no meu sapato.
- Ayakkabıma kaka yaptı.
- Ele defecou no meu sapato.
Bende çok kaka yapıyorum.
Eu então, faço muito cocó.
Hayır, ben çok kaka yapıyorum.
Não, faço muito cocó.
Kaka eşeğin kıçından çıkıyor.
Como se o cocó saísse do rabo do rabeta do burro.
Kaka yapacakları yeri öğrenmeliler.
- E aprender onde se faz cocó.
Kaka zehirdir!
Fezes são veneno!
Frank bir metrelik kaka yaptı.
O Frank fez muito cocó, um monte grande.
Sahta kaka falan değil, değil mi?
Não é cocó falso, ou é?
Her yer kaka doluydu.
Selena, havia caça por todo lado.
Denizciler baş makinisti kaka yapma konusunda ikna etmişler.
E convenceram-no a produzir os que pudesse no mar :
Söylediğin "kaka" birşey.
Disseste uma coisa horrorosa.
Elime kaka yaptığın için üzgünüm!
Desculpa por teres feito cocó na minha mão!
- Yine kaka çıktı!
Chamou "cocó" à merda!