Kalküta traduction Portugais
83 traduction parallèle
Sana yakutlar ve Kalküta'da Ganj nehrine bakan bir villa satın almalı.
Ele devia compra-lhe rubis e uma casa em Calcutá olhando para o Ganges.
Benim de Kalküta'da büyüyen bir kuzenim var. Ama eğitimini Fransa'da aldı.
Tenho uma prima que também cresceu em Calcutá... mas estudou em França.
Muhtemelen aktarma için Bombay'dan Kalküta'ya zamanında gidemeyecek.
É impossível ele ir de Bombaim a Calcutá a tempo da conexão.
Kalküta'ya yolculuğumuz için ihtiyaç duyacağımız şeylerin listesi
Aqui tem uma lista do que nos vai fazer falta na nossa viagem até Calcutá.
Ama şu var ki, siz Bombay'dan Kalküta'ya bilet sattınız.
O facto é que vocês vendem bilhetes de Bombaim a Calcutá!
Öğlen Kalküta'dan Hong Kong'a ayın 25'inde varmak üzere vapur kalkıyor.
Um vapor parte de Calcutá para Hong Kong ao meio dia do dia 25.
Aynı şeyi Kalküta'da yapamadın ama.
De acordo com o que me contou, não se saíu lá muito bem em Calcutá.
1863'te Kalküta Üniversitesi'ne giriş sınavını geçemedim.
Formado pela Universidade de Calcutá, em 1863.
Dava açılmayacak, ama dosyalar Kalküta'ya gönderilerek sınır dışı edilmeniz önerilecek.
Podem não ter sido acusados, mas estes cadastros chegarão a Calcutá... Nocivos ao lmpério e ao rajá!
Kalküta'da hiç köpek yok mu?
Não têm cães em Calcutá?
Kalküta'daki kara delik gibi olacak.
Isto já parece uma repartição pública.
Kalküta'dan ayrılmalıyım. Hem de yakında.
Parto de Calcuta e brevemente.
Karaçi, Kalküta, Madras, Bangalor.
Não : Carachi, Calcuta, Madras, Bangalore.
Kalküta'da durum iç savaş gibi.
O caos em Calcuta é como o de uma guerra civil.
Kalküta'ya.
Para Calcuta.
Kalküta'dan git, Gandi!
Vá novamente para Calcuta!
Yarın her yaştan beş bin Müslüman öğrenci burada Kalküta'da barış için yürüyüş yapacak.
5.000 estudantes muçulmanos, vindos de todas as Faculdades, querem manifestar amanhã pela paz, aqui em Calcuta.
Başhekim Callendar'a söylemeyin ama geçen yıl rapor alıp Kalküta'ya gittim.
Não conte ao major Callendar, mas, no ano passado, fui a Calcutá.
Saygın genç doktorumuz Kalküta'daki fahişeleri görmekle meşgulmüş.
O nosso respeitável doutor ia visitar prostitutas.
Daha yeni Kalküta'dan telgraf aldık.
Acabámos de receber um telegrama de Calcutá.
Kalküta'dan mı?
De Calcutá?
Kalküta'daki karakuyu.
O pouso negro de Calcutá. Desculpem.
Kalküta'nın Teresa annesi, muhtemelen... ve Leo Marvin.
Madre Teresa de Calcutá, provavelmente, e Leo Marvin,
Bu sıcak Hint yazının kavurucu sıcağında Kalküta'da Hükümet Binası'nda büyük bir resepsiyon verilecek.
Sob um calor sulfuroso, em pleno Verão indiano, a maior de todas as recepções terá lugar no Palácio do Governo. Em Calcutá.
Kalküta'dan bilgi talep ettim.
Pedi informações a Calcutá sobre ela.
Kalküta'ya hoş geldiniz.
Bem-vindos a Calcutá.
- Kalküta kara deliğinde saati 2.5 sterlinden mi?
Eu arranjo-te um! - 2 libras e 50 à hora nos fundos do Inferno!
Lhasa'da Kalküta'ya gitmiş olan... ve bu gülünç giysileri dikebilen tek terzi benim.
A única alfaiate de Lhasa que esteve em Calcutá... e que consegue reproduzir estas vestes ridículas.
Beyefendiler, bunlar Beers koleksiyonun Kalküta'daki üretiminin fotoğrafları.
Meus senhores, estas são fotos da produção da colecção Beers em Calcutá. - É mesmo fixe.
Bayanlar ve baylar, Kalküta'ya hoş geldiniz.
Minhas senhoras e meus senhores, bem vindos a Calcutá.
Meraklı bir sokak pasaklısı olan Angelique Bones'e göre, Kalküta'ya giderken yanında sadece bir diş fırçası, cüzdan, denizaşırı bir bavul ve bir uçak bileti almış.
Segundo Angelique Bones, uma metediça que mora nesta rua, só levava a escova de dentes, uma mala de documentos, bagagem, e um bilhete de avião para Calcutá.
Nasıl desem! Her gün Kalküta sokaklarındaki fukara çocuklar gibi badi badi mi yürüyeceğim?
Ando eu a vaguear todo o dia como uma criança pedinte nas ruas de Calcutá?
Kalküta!
Calcutta!
Kalküta Müzesi'nde sergileniyor.
Faz parte de uma exposição permanente de um museu de Calcutá.
Tıpkı Kalküta yazı gibi. Gel. Beni izle.
Igual á Calcutta no verão!
30 yıl önce Kalküta'da bir pazar yerinde bıçaklandım.
Há 30 anos, fui esfaqueado num bazar em CaIcutá.
Hindistan Bombay'den Kalküta'ya giden bir trendeler.
- Onde estão eles, agora? Estão a atravessar a Índia de comboio, de Bombaim para Calcutá.
Kalküta'daki bir sokak satıcısı gibi sizinle takas mı yapayım?
Está a sugerir que... eu negoceie consigo como se fosse um vendedor ambulante... de Calcutá.
Somalili bir çocuk evlat edinir, ya da Kalküta'da çalışırım... ya da sadece...
Adopto um miúdo da Somália ou vou trabalhar para Calcutá... ou vou...
Kalküta'nın kara deliği!
O buraco negro de Calcutá!
Kalküta'daki bir iş için başvuru dilekçesi yazıyordum.
Estava a tentar um emprego em Calcutá.
Burası Kalküta
Isto é Calcutá
Nodüller ve Kalküta Devlet Hastanesi'nde olmamamız haricinde.
- Sim, tirando os nódulos e o facto de não estarmos num hospital de Calcutá.
Kalküta?
Calcutá?
Hindistan Havayolları'nın IC408 sefer sayılı Kalküta uçağı kalkışa hazırdır.
As linhas Indianas anunciam a partida do seu voo IC408 para Calcutá.
Bütün New York Kalküta'da.
Toda a Nova Iorque em Calcutá.
Sene... 1974'te Kalküta'da öğrenciydim.
Era... 1974, quando era estudante em Calcutá.
Kalküta'da yeniden şarkı söylemeye başlayabilirim.
E posso recomeçar a cantar em Calcutá.
Kalküta Tuz Gölü'nden.
Do grande Calcutta Salt Lake?
Bundan daha da kötüsü, Kalküta ve Bengaldeş'in doğusuna kadar olan bölge ise, 60 milyon insanı barındırıyor.
Pior ainda, Calcutá, e a leste, o Bangladesh, a área coberta abarca 60 milhões de pessoas.
Kalküta'da bir gelindi o.
Ela era uma noiva em Calcutá.