Kanlı traduction Portugais
3,782 traduction parallèle
Onun kanlı botlarına bakın...
Pelo sangue de minhas botas!
Gelmiş geçmiş en kanlı savaştı ve savaşı Kötü Kraliçe kaybetti, bir kar fırtınasıymış gibi soğuk kuzeye doğru gitti.
Foi a batalha mais sangrenta que já houve... Então desvaneceu-se como uma nevasca para o frio, frio do norte.
- Ne? Duvarlarda senin çizimlerin var. Bir de kanlı silahlar ve kocaman gözler var.
Há desenhos teus na parede, de armas ensanguentadas e olhos grandes.
Eğer Sara'yı sadece cinayetle suçlamak istiyorsa kanlı bıçağı onun evine bırakabilirdi...
Se só quer implicar a Sara por assassinato, poderia ter deixado a faca com sangue na casa dela.
Cinsel olarak, kanlı olarak.
- Coisas sexuais, homicidas...
Hepsi kanlı.
Tem sangue em todos.
Adam soğuk kanlılığını korumaya çalıştı, Melinda ona bir bardak içki fırlattı ve adam gitti.
Ele tentou manter a calma, ela atirou-lhe com uma bebida, ele sai.
- Kanlı canlı karşında.
- Em carne e osso.
Ama kanlı canlı dövüş çok nadir olur.
Mas observar uma verdadeira luta sangrenta é muito raro.
Bunca yıldır hiçbirinizi canlı kanlı görmemiştim.
Em todos estes anos, nunca tinha visto uma ao vivo.
Bir insanı soğuk kanlılıkla öldürmenin senin içinde olduğunu sanmıyorum.
Não acredito que tu tens isso em ti matar uma pessoa a sangue frio.
- Kanlı Veranda savaşı mı istiyorsun?
Queres uma Batalha do Alpendre Sangrento? - Uma quê?
Soğuk kanlı bir katil olduğumu, masum insanlara zarar vereceğimi yazmışlar.
- que irei atrás de pessoas inocentes.
Evet, beni Darius'u soğuk kanlılıkla öldürürken gören masum bir görgü tanığı olduğunu.
Que era um espetador inocente e que me viu a matar o Darius a sangue frio.
Karl'ın kanlı cesedini gördük.
Encontramos o raio dum Karl morto.
Soğuk kanlı olduğundan vücudunu ısıtmanın tek yolu bu.
Ela é de sangue frio, por isso esta é a única maneira de ela conseguir aumentar a temperatura do seu corpo.
Yağmurla çıkan avcılara karşı soğuk kanlılığını korumalı.
Ele precisa de manter-se alerta, pois a chuva também atrai os predadores.
Tüm hayatın boyunca biri yanında oluyor nefes alıyorlar, canlı kanlılar...
Alguém está contigo a tua vida toda. Estão a respirar.
Bir krizin ortasında mı, yoksa ellerim kanlıyken mi demek istedin?
Queres dizer a meio de uma crise ou com sangue nas minhas mãos?
Sakin bir gösteri olarak başlayan şey bu sabah, Manhattan Polis Merkezi içerisinde kanlı bir çatışmaya dönüştü.
O que começou como uma demonstração pacífica transformou-se num confronto sangrento esta manhã dentro desta esquadra de Manhattan.
Salla, sıcak kanlıyımdır ben.
Tenho sangue quente.
Eve Dönüş Savaşı olarak bilinen uzun ve kanlı bir savaş başladı.
Por isso, durante muitos anos, é travada uma batalha por toda a galáxia que acabou por se transformar numa guerra sangrenta chamada "A Guerra do Regresso a Casa"
Eğer Tıngırtı ortaya çıkarsa gerçekten çabuk ve kanlı olacak.
Se o Jangles aparecer, a paragem fica sangrenta, muito depressa.
Clair kanlı bıçağı tilki gibi kullandı.
A Claire foi astuta com o raio da faca.
Sam kanlı mendili çöp kutusunda buldum tamam mı?
Sam, eu vi a tua camisa com sangue na lata do lixo, sim?
Ama siz ölümlüsünüz. Kanlı canlı.
- Mas são mortais, de carne e osso.
Sadece kanlı bir kaburgaymış.
É apenas uma costela ensanguentada.
Köpük tepsisinin üstünde kanlı bir parmak izi buldum.
Está uma marca de mão com sangue na bandeja das bolhas.
Partiye gidenlerin kameralarıyla çekilen görüntüler onu kanlı baloncuk görünmeye başlamadan 15 dakika önce odanın en uzak köşesinde olduğunu gösteriyor.
As fotos dos foliões colocam-na na sala, 15 minutos antes das bolhas de sangue começarem a aparecer.
Kanlı parmak izleri dün gece onun sırtında ortaya çıktı.
A mão dela, cheia de sangue, acabou nas costas dele.
Evet, Becca'nın kanlı el izleri gömleğinde.
A mão da Becca ensanguentada estava na t-shirt dele.
Öldürülmek üzere olduğu için bu kadar korkmuş halde canlı kanlı bir insan tarafından.
Estava assustada porque estava prestes a ser assassinada por uma pessoa real.
Yarına kurbanlarımız arasında bizi doğrudan canlı kanlı katilimize yöneltecek bir bağlantı bulacağız.
Até amanhã, iremos achar a ligação entre as duas vítimas que nos levará directo a um assassino de carne e osso.
Ya da bir şekilde Val ve Jason'nın bu handa kanlı canlı bir katille bir bağlantıları olmalı.
Ou a Val e o Jason, de algum modo, ligaram-se com o assassino humano na pousada.
Tıngırtı ortaya çıktığında her şey hızlı ve kanlı olacak.
Se o Jangles aparecer, vai haver sangue por todo o lado.
Ta ki saçları dökülüp kusmuğu ve dışkısı kanlı gelmeye başlayana kadar. Sonuç olarak, kendi buluşundan zehirlenerek ölmüştür.
Foi uma heroína para as Ciências, até lhe cair o cabelo, começar a vomitar e a defecar sangue e ter morrido envenenada com a sua própria descoberta.
Beni Warwick'e götürdüler... kılıçı kanlıydı, kendimi ağlarken ve...
Quando eles me arrastaram até Warwick, a maldita da sua espada, e dei por mim a gritar...
Her an burada olabilirler... ve eli kanlı askerler ünvana yada yaşa bakmazlar.
Eles vão estar aqui a qualquer momento e homens com sangue nas mãos não respeitam título ou idade.
Sahip olduğumuz her şey kanlı para.
Tudo o que nós temos é dinheiro de sangue.
Sanırım burada soğuk kanlı bir katilin peşindeyiz.
Acho que procuramos um assassino de sangue frio.
Oraya gidip o kanlı dolabı açacağım sonra da sen ve ben yemeğe gideceğiz ve orada bu konu hakkında asla ve asla konuşmayacaksın!
- Vou até lá, vou abrir o maldito frigorifico, tu e eu iremos jantar e nunca mais falamos sobre isto.
Kanlı canlı.
- Em carne e osso.
Sizinle kanlı canlı tanışmak bir zevk Bayan Lahari.
É um prazer conhecê-la pessoalmente, Srt. ª Lahari.
Kanlı mendiller, ateş, titreyen ayaklar, bunlar hiç iyi değil.
Os lenços ensanguentados, a febre, as pernas trêmulas... Isto não é bom.
Hayır, seninle gurur duymamın nedeni kreş müdürü ve Emma'nın annesinin karşısında soğuk kanlılığını kaybetmemendi.
Tenho orgulho por não perderes a calma perante a diretora e a mãe da Emma.
Washington sokaklarında silah sesleri susmadı. Bugün şehir merkezinde, birkaç gün önce işlenen FBI ajanı cinayetinin ana zanlısı Gregory Thomas yetkililerle girdiği kanlı bir çatışmada hayatını kaybetti.
Disparos encheram as ruas de Washington quando Gregory Thomas, o principal suspeito do recente homicídio de um agente do FBI morreu num tiroteio sangrento com as autoridades, hoje, no centro.
Merhum Phinbar Byrnes hakkındaki ihtişamlı ve kanlı tüm ayrıntıları bana anlatabilirsiniz.
Podes contar-me sobre o morto Phinbar Byrnes, com todos os detalhes bonitos e sórdidos.
Kanamayı durdurmak istiyorsunuz ama kanlı bir bölgede körlemesine klamp yapmak istemiyorsunuz.
Se for parar uma hemorragia, não use pinça cega num local a sangrar.
- Kanlı ayakkabıları olan bir zırdeli.
Sim, uma maluca com sangue nos ténis.
Kanlı batik.
Tie-Dye de sangue.
Evim evim kanlı evim.
Lar, doce e sangrento lar.