English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ K ] / Kapılar

Kapılar traduction Portugais

7,526 traduction parallèle
Sana çok fazla şey sunamam. Ama cennetin kapılarına giden limuzininin şoförü olabilirim.
Não posso oferecer-te muito, mas o que posso fazer é ser o teu motorista, no passeio de limusine até às portas do céu.
Kapılar ve duvarlar. Setler ve bariyerler.
Portas e paredes, barragens e barreiras.
Kapılar, setler ve bariyerler olmadan.
Sem portões, sem barragens, sem barreiras.
Her şeyleri açıktayken kapılarını açık bırakanlar onlar.
Deixam as portas abertas com as suas coisas dentro, então...
Hannibal ve dışarısı arasında beş tane kapı var ve bende de tüm o kapıların anahtarları.
Só existem cinco portas entre o Hannibal e a liberdade. E eu tenho as chaves delas todas.
Dante'den önce, Cehennem'in kapılarından değil, ağzından bahsediyoruz.
Antes de Dante, não falávamos de Portões do Inferno, mas da Boca do Inferno.
İçeride kal, kapıları kilitle, polis gelene kadar da bir yere gitme.
Fica aí, tranca as portas e não saias até a polícia chegar.
Ayrıca bir tilki öldürüp arka kapılarına astılar. Bu grubun işin içinde olduğunu biliyoruz.
E deixaram uma raposa morta nas traseiras.
Arabaya bin, kapıları kilitle ve oradan çıkma,... kimse için, tamam mı?
Entra no carro, tranca as portas... e não saias... por nenhum motivo. - Está bem?
Kapılar açılınca Leith'e kaçıp gidecekler.
- Pois é. Vão fazer o salto até Leith, quando abrirem os portões.
Şuradaki kapıları gördün mü?
Vês aquelas portas?
O kapıları barikat yapmamız lazım. Çok ama çok sessiz olmalıyız.
Vamos ter das barricar, mas temos de fazer muito, muito silenciosamente.
- Kapıları açın!
Abram o portão!
- Aç, aç! Kapıları açın!
Abram o portão!
Kapıların kırılıp, Fatah ve Hakam'ın kurşun yağmuruna tutulması.
Deitar algumas portas abaixo... e balas a serem disparadas directamente à cabeça do Fatah e do Hakam.
Adam hapisteydi, Arkham'ın kapılarının açıldığını duydu ve bağlantılarını kullanarak yeni bir kimlik alıp hasta Gruber'a dönüştü.
Ele está preso, ouve que Arkham está a abrir as portas, portanto usa os seus contactos e obtém uma nova identidade como o doente mental Gruber.
Yani iletişim cihazları ve elektrik sistemleri yandığında grubun biri bu kaostan faydalanıp tesise girdi kapıları açtı ve mahkûmları saldı.
Então, quando os sistemas eléctrico e de comunicações foram arrasados, um grupo aproveitou a confusão e entrou nas instalações, libertando os prisioneiros.
Yoksa onu kapılarının önüne bıraktığını unuttun mu?
Ou já te esqueceste que a deixaste à porta deles? !
O kapıları folyo gibi sıkıştırıp atacak kadar.
Forte o suficiente para rasgar aqueles portões como se fossem de papel.
Cehennemin kapılarındasınız.
Vocês estão à porta do inferno.
- Kapıları güvene alın.
- Protejam as portas.
- Kapılar kapanmak üzere.
As portas estão quase a fechar.
Kapılar sınır yaratır.
As portas criam limites.
Büyük otomatik çelik kapıları var.
Um conjunto de portas de aço fecham-nos.
Eğer kapılar açılırsa, bütün su...
Se as portas tiverem abertas, a água faz...
Bütün kapıları da kilitle.
Tranque as portas todas.
Kapılar bunun için vardır değil mi?
É para isso que servem as portas, não é?
Kapıları tamir ettiğini biliyorum, ama mücevherden anladığını bilmezdim.
Consertas portas, e conheces diamantes.
Tamam, güvenlik kameralarının ve çelikle güçlendirilmiş kapılarının sebebi bu mu?
É por isso que tens a videovigilância e a porta de aço reforçado?
Kapalı kapılar ardında yaşanılanları hepimiz merak ederiz.
Todos gostamos de ver o que se passa atrás de portas fechadas.
Ardından beş ya da altı kişi kapıları açtı ve cesetleri çukurların yanına yerleştirdiler, hendeklerin tam yanına.
E então, 5 ou 6 pessoas abriram as portas e tiravam os corpos, e punham-nos perto das covas, perto das valas.
Yıllar sonra, savaşacak kimse kalmayınca hısımları kapılarından elini kolunu sallayarak girmiş.
E anos depois... quando não havia mais ninguém para lutar, o inimigo simplesmente entrou pelos portões.
Aç şu lanet kapıları.
Apenas abre a porra das portas.
Dükkân hâlâ açıktı, ışıklar yanıyordu, kapılar kilitli değildi.
A loja ainda estava aberta, as luzes acesas.
- Tamam, kapılar kilitli zaten. Silahımı...
- As portas estão trancadas, vou...
Bravo takımı bu binanın arka ve yan tarafındaki kapıları tutun.
A Equipa Bravo que proteja as portas de lado e de trás do edifício.
O çocuklar başka bir aleme seyahat edebilmişse kolayca kapanmayacak kapılar açmışlar demektir.
Se os putos estiveram noutra dimensão... então abriram um portal bem difícil de fechar.
Primatech üç gün sürecek bir zirve için 13 Haziran'da kapılarını açacak.
A Primatech vai abrir as portas em 13 de Junho para três dias de conferência.
- Kapıları aç.
Os portões, abre-os.
Odaya giren kapılar emniyete alındı.
As portas da câmara estão fechadas.
Efendim, kapılarını kilitlemişler ve...
- Eles bloquearam as portas.
Tüm kapılar kilitli! Gitmemiz lazım, dostum.
- As portas estão trancadas.
Kapıları açın! Kapıları açın!
Abram as portas!
Kapıları açın!
Abram as portas! Abram as portas!
Cazibesine kapıldılar. Ona güvendiler.
Foram cegadas pelo seu charme, confiaram nele.
Cehenneme açılan en karanlık kapılar gibiydi.
Os portões mais sombrios para o abismo.
- Hastayı götürüyor! - Hastane kapıları kapatıldı.
- Levou uma paciente!
Benim söylemeye geldiğim, olay esnasında, zavallıların ası Calhoun'un parasını çaldığınız izlenimine kapıldınız. Öyle olsaydı benim için hiç dert olmazdı. Ama işin aslı öyle değil.
A questão é que, pelo caminho, ficaram com a ideia de que iam tirar dinheiro ao triste do Calhoun, o que, sinceramente, não me chateava nada, mas não foi isso que aconteceu.
Sırlarla dolu Primatech şirketinin genel merkezi buradaydı. Primatech, 13 Haziran'da kapılarını üç gün süreceği düşünülen zirve için açtı.
A Primatech abriu as suas portas a 13 de Junho, pelo que devia ser uma cimeira de três dias.
20.000 kişiyi kapıdan çevirmek zorunda kaldılar.
Tiveram de mandar 20.000 pessoas para casa.
Alacaklılar bile sizin gibi kapıya dayanmıyor.
Nem os cobradores são tão insistentes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]