Kardes traduction Portugais
7,158 traduction parallèle
Her kadın bunu ister kardeş.
É o que todas as mulheres querem, pá.
Bunu Shakespeare dilinde tekrarlaman lazım kardeş.
Receio que terá de repetir, amigo, na língua de Shakespeare.
Londra kardeş.
Londres, pá.
Evet kardeş.
Pois é. Pimba.
Vur kardeş. Sıçtığımın Millwall'u.
Adepto do Millwall, cabrão.
Yetmedi mi kardeş?
Já levaste que chegue?
- Kardeş misiniz?
Ela nunca o disse. São irmãs?
Çok komiksin kardeş.
- Uma macacada.
Kardeş-aşkı.
Homens apaixonados.
Kardeşe kardeş.
Um irmão por outro irmão.
Ortanca kardeş Giuseppe hepsinin içinde belki de en gaddarıymış.
O irmão do meio, Giuseppe, talvez fosse o mais cruel de todos.
Yeni bir kardeş geldi galiba.
Parece que temos uma nova irmã.
Eğer Bonnie'nin tüm gücünü tüketirsem sonunda onu öldürürüm. Ama birlikte çalışırsak kardeş kardeş evimize döneriz.
Se eu consumir toda a mágica da Bonnie, acabarei a matando... mas se trabalharmos juntos, podemos todos irmos para casa como amigos.
Ve yapmış olsalardı bununla övünmek isterlerdi. Ya kayıp olan kardeş?
E, se o tivessem feito, quereriam gabar-se disso.
Yeni dönüşmüş 4 kardeş. Miller Yolu üzerinde Sutter çiftliğinde bulundu.
Quatro irmãos, recentemente transformados, na Miller's Road perto da quinta Sutter.
- İki kardeş misiniz?
- Só tens um irmão?
- Tamamdır Cemil kardeş bu iş.
- Está tudo pronto, Cemil.
Biz yatalım abi kardeş şuraya, sen bize bir kay bir rahatla.
Sei o que vamos fazer. Vamos deitar-nos para ele nos lixar mais uma vez.
Ama kardeş Bernadette belleğindekileri not etmiş.
Mas uma certa irmã Bernadette fez algumas anotações de memória.
O kişi benim için çok pek değerli biri, bir kardeş gibi adeta.
Essa pessoa é muito querida para mim, como uma irmã.
Ben bir kız kardeş kaybettim, ama annem ve babam onlar bir evlat kaybetti.
Eu perdi uma irmã, mas a minha mãe e o meu pai perderam uma filha.
Bu hikâye, birbirlerini çok seven iki kız kardeş hakkında.
Esta história é sobre duas irmãs que gostavam muito uma da outra.
Kış olup kar yağdığında bu iki kardeş, şatoda yaşıyorlarmış gibi davranırlarmış.
No inverno, quando nevava as duas irmãs fingiam que moravam num grande castelo.
"Sana kötü davrandığımız için özür dilerim dedi Porsuk Kardeş."
"Desculpa se te tratámos mal", disse o texugo Buddy.
- İki kardeş.
Dois irmãos.
Frank, Jesse James'in salak kardeşiydi. Bu olayda ben Jesse oluyorum sen de aptal kardeş.
Frank era o irmão atrasado de Jesse James, por isso, neste caso, eu seria o Jesse e tu o idiota.
Küçükken üç kız kardeş birbirlerine çok yakındı. Kraliyet bahçesinde sürekli birlikte oynarlardı.
Em crianças, as três raparigas eram muito chegadas, eram vistas com frequência a brincar juntas nos jardins reais.
Beni karanlık tarafa geçirip kız kardeş, kanka ya da onun gibi bir şeyin yapmak... -... istiyorsun. Ama ilgilenmiyorum.
Não estou interessada.
Bunu anlamak zor olabilir, Frank. Ama bunca yıldan sonra karın bana artık benden ayrı duran bir kız kardeş gibi gelmeye başladı.
Pode ser difícil para perceber, Frank, mas depois de todos estes anos, a tua mulher tornou-se uma irmã estranha para mim.
- Birbirlerine çok uyuyorlar. Abi kardeş gibi.
Movem-se muito bem juntos, como irmãos.
Üçüncü bir sihirli kardeş lazım.
Precisamos de uma terceira... irmã com magia.
Kusursuz bir kız kardeş bulabilmek için ne kadar gerekirse beklemeye hazırım.
Estou disposta a esperar o tempo necessário para encontrar... uma irmã... perfeita.
Hem kız kardeş hem de asistanı mı?
Irmã e assistente?
Birazcık ekstra para almak için benim hayatımı tehlikeye mi soktun? Hangi kız kardeş bunu yapar?
Puseste a minha vida em risco por uns dinheiros extras?
Bir kardeş rekabeti mi?
Rivalidade entre irmãos?
Loki benim seçtiğim bir kardeş değil lâkin yine de kardeşim. Hulk ise memnuniyetle aile diyebileceğim biri.
O Loki não é o irmão que escolhi, mas é meu irmão mesmo assim, enquanto o Hulk, eu com prazer chamo-lhe família.
- Bebek erkek kardeş.
Irmãozinho?
Ama hepsi tüzel bir soyu paylaşıyor... Ya da tüzel bir "bir zamanlar ortadan kalkmış ikinci amca kuzen kız kardeş" mi demeliyim?
Partilham a mesma empresa-mãe, ou devo dizer, a mesma empresa tia-prima-irmã de segundo grau.
Kardeş olsaydık dediğin olurdu.
- Posso arranjar-te um bom negócio.
Eee senin zehrin nedir, kardeş?
Qual é o teu veneno, mano?
Bir mazeret olmadan bir kardeş bir kardeşi ziyaret edemez mi?
Eu espero que não estejas em fuga ou algo do género. Uma irmã não pode visitar uma irmã sem precisar de um alibi?
Austin, San Francisco veya Berkeley'nin kardeş şehridir.
Austin é... cidade irmã de... São Francisco ou Berkeley.
Küçük kardeş?
Irmãozinhos?
Aynı babadan olma dört üvey kız kardeş... Ona sadece kız evlat verdiği için tanrılara lanet okuyan Leban adındaki zalim ve cimri bir adam.
Quatro meias-irmãs nascidas do mesmo pai... um homem cruel e mesquinho chamado Laban, que amaldiçoava os deuses por apenas lhe terem dado filhas.
Bu yüzden "eş-kardeş" i benimsetmeye çalışıyorum.
- Olá, Andy. - Olá, senhor...
Kardeş gibi.
- Como irmãs.
Ne de olsa ortaklar kardeş sayılır.
Afinal, vocês eram irmãos de farda.
Bir zamanlar Mehmet ile kardeş gibi olduğunuzu söylemiştin.
Disseste que já foram como irmãos.
Kardeş olmamalıydılar.
Elas não poderiam ter sido irmãs.
Anlaşılan en büyük suç örgütü liderinin Boston'da olduğuna ve eyaletteki en güçlü politikacıyla kardeş olduğuna, birbirlerine yardım ettiklerine inanmak için cücelere de inanmak gerekiyor galiba.
Acho que você teria de acreditar em fadas para pensar que temos o maior senhor do crime em Boston, que é irmão do político mais poderoso do estado, e que eles não se ajudam um ao outro.
Kardeş Peterson?
Irmão Peterson?
kardeşim 1451
kardeşlerim 273
kardeş 422
kardeşler 93
kardeşin 74
kardeşi 30
kardeşim mi 18
kardeşiniz 23
kardeşim nerede 29
kardeş mi 18
kardeşlerim 273
kardeş 422
kardeşler 93
kardeşin 74
kardeşi 30
kardeşim mi 18
kardeşiniz 23
kardeşim nerede 29
kardeş mi 18