Kaçırdın traduction Portugais
8,062 traduction parallèle
Bunları kaçırdınız.
Foi isto que perdeste.
- The Wiggles'ı kaçırdın.
- Perdeste o The Wiggles. - Kev.
Birini gözden kaçırdın galiba.
Acho que perdeste uma.
Bastın, aklını mı kaçırdın sen?
Apertaste, estás maluco?
Aklınızı mı kaçırdınız?
Enlouquecestes?
- İyi bir dövüş kaçırdın.
Perdeste uma bela pancadaria.
Kasırgayı kaçırdın.
Perdeste o furacão.
- Aklını mı kaçırdın? - Ne?
Perdeu o juízo?
- Ne yani çocuğun Bar Mitzvah'ını mı kaçırdın?
E depois? Esqueceste o seu presente do Bar Mitzvah?
- Neden kaçırdınız onu?
- Porque o raptaram?
Alınmayın Majesteleri ama aklınızı mı kaçırdınız?
Com o devido respeito, Sua Majestade, está completamente louca?
Beni bir sebeple kaçırdın.
Raptou-me por um motivo!
- Aklını mı kaçırdın d'Artagnan?
- D'Artagnan, estás louco?
Geçen hafta Shameless'ta bunları kaçırdınız.
Eis o que perdeu na semana passada, em Shameless.
Tabii kaçırdınız.
Cabeça baixa, senhor.
Beni bir sebeple kaçırdın.
Raptou-me por algum motivo!
Epey güzel şeyleri kaçırdın. - Sesin muhteşem geliyordu.
Perdeste um belo espetáculo.
Onu sen kaçırdın pislik herif!
- Levaste-o, seu filho da mãe doente. - Não.
- Vergi mi kaçırdın?
Foste um incentivo fiscal?
Özentiyi kaçırdın.
Perdeste a Pretendente.
Son anda kaçırdınız.
Não o encontrou por pouco.
Akılını mı kaçırdın, Joshua!
Perdeste a cabeça, Joshua!
Sen de Lyla'yı kaçırdın öyle mi?
Levar a Lyla?
Muhteşem bir şey kaçırdınız.
Perderam essa coisa maravilhosa.
Aklını mı kaçırdın sen?
- O quê, estás maluco?
N'aber ufaklık? Biz de seni şeker perileri kaçırdı sandık.
Pensávamos que as fadas do açúcar te tinham levado.
Evet, konferansımızı kaçırdık, az kalsın tutuklanıyorduk ve sayende doldurulmuş bir Wookiee'nin boğazından aşağı dilini sokmaya çalışan bir adamla aynı odada kilitli kaldım.
- Estou. Perdemos a nossa palestra, quase fomos presos, ficámos numa sala com um tipo que enfiou a língua na garganta de um Wookie empalhado.
Ama kaçırdıysan diye diyorum Philly'den gelen arkadaşların, iki polisi öldürdüğünü sanıyor.
Mas caso não tenhas reparado, mas ali os teus amigos de Filadélfia, acham que tu mataste dois polícias.
- Gemiyi arayın. Gözden kaçırdığımız kimse var mı bakın. - Emredersiniz.
Faça uma avaliação, vejam se nos esquecemos de alguém.
Bugün başka kaçırdığın müvekkil oldu mu?
Perdeste mais algum cliente hoje?
Li-Na'nın adamlarının kaçırdığını düşünüyoruz.
Achamos que os homens a Li-Na o levaram.
Peki ya kaçırdığın diğer iki bebek?
E quanto aos outros dois bebés que raptou?
Ben mi bir şey kaçırdım, siz de mi saldırıya uğradınız?
Deixei alguma coisa passar? Também foi atacada?
Ona Nabisco ve az önce de National Cash Register görüşmelerini kaçırdığını söylersin. Yani günün kalanında iznini kullanabilir.
Diz-lhe que falhou a Nabisco e a National Cash Register foi-se embora, por isso, mais vale tirar o resto do dia.
Aklını kaçırdı bence.
Acho que ele anda confuso da cabeça.
Çocuğu kaçırdığını söylesek yeter değil mi?
Podemos dizer que raptou um bebé, não é?
Ama bir şekilde iniş noktasını kaçırdım.
O que foi aquilo?
Profesör Sogliato ne kaçırdığının farkında değil.
Professor Sogliato não sabe o que está a perder.
Kaç kemiğini kırdın?
Quantos ossos tu partiste?
Aklınızı kaçırdığınızı düşünüyorum.
Acho que está a perder o juízo.
Utanç verici şekilde işleri batırdın, şimdi ise seni bırakmamı istiyorsun böylece tekrar deli gibi kaçıp işimi bir daha berbat edebileceksin. - Hayır almayayım.
Estás a engraxar-me desavergonhadamente para eu te libertar, andares por aí à solta e estragares-me os planos outra vez.
- Sen aklını mı kaçırdın?
- Perdeste o juízo?
Hayatının altı ayını kaçırdım.
Perdi seis meses da vida dela.
Nanda Parbat uzak olabilir, ama Ra's Al Ghul'un her kanalda duyurulan Starling'e dönüşünü kaçırdığını sanıyorsan yanılıyorsun.
Nanda Parbat é um sítio remoto, mas eu não me iludiria a pensar que Ra's al Ghul não viu o teu regresso a Starling City na televisão.
Beyaz saçlı kadın kaçırdı annemi!
- A mulher de cabelo branco. Ela levou-o!
Birini yakaladık, biri kaçtı ama Oliver'ın da kaçırdığı oluyordu.
Um apanhado, um escapou, mas até o Oliver acerta só 50 % às vezes.
İkisi de aklını kaçırdığını düşünüyor.
Os dois acham que estás louco.
Karımı kaçırdığında kızımı yapayalnız evde bırakmak plânının bir parçası mıydı?
O teu plano era raptares a Lyla e deixares a minha filha sozinha?
- Baylar. Anlamadığınız yahut kaçırdığınız bir yer varsa size tekrar anlata...
Meus senhores, se houver algo que não percebem, que vos escapou, eu posso ajudar-vos...
Manfredi Anacleti evime gelip oğlumu kaçırdı. Beni koruyacaktın hani!
O Manfredi Anacleti foi a minha casa, raptou o meu filho, tu disseste que me protegias.
Carter'ın sorunları etrafında o kadar çok, o kadar uzun bulundum ki, gözden kaçırdığım şey onu "benim nedenim" diye çağırmaya başladım.
Tenho-me ocupado tanto com os problemas do Carter há tanto tempo que aquilo que tenho perdido é... Comecei a chamar-lhe "a minha causa", e ele não é, apenas, uma causa.