Kağıtlar traduction Portugais
2,377 traduction parallèle
Unut gitsin ; bu kağıtlar çok pahalı.
Esquece. O papel é demasiado caro.
- Senin kağıtların da pek iyi değil ama.
- A tua situação não parece muito melhor.
Vergi kağıtlarını görmek ister misin?
Queres ver as taxas fiscais?
Yani Eski Sarı Not Kağıtları Dergisi'nden değil mi?
Quer dizer que não veio na revista "Maria"?
Test kağıtlarını veline imzalattın mı?
Trouxeste as notas assinadas?
Çıkarın kağıtları matematik testi yapacağım.
Teste surpresa de Matemática.
Sınav kağıtlarını gördünüz mü?
Devem ter visto as notas dele, não viram?
Sınav kağıtlarını yollamış mıydınız?
Mandou as notas?
Bayan Awasthi emin olun kağıtları saçmalıklarla dolu,
As notas foram enviadas, Sra. Awasthi.
- Eğer boşanma kağıtları ise henüz imzalamadım.
Se for sobre os papéis do divórcio, ainda não os assinei.
Kağıtların yanında mı?
- Tem o seu papel?
Tüm bu kağıtları nereden aldınız?
Onde arranjaste tanto dinheiro?
Kağıtları amcan aldı, değil mi?
O teu tio tratou dos papeis, não foi?
Bira kapakları, şeker kağıtları, sigara izmaritleri, kullanılmış prezervatifler.
Caricas, papéis de rebuçados, beatas, preservativos usados.
Kağıtları dağıtan Chyna'ymış.
E a distribuidora de cartas é a Chyna.
İşte tam olarak bundan bahsediyoruz. Kağıtları imzalayın.
- É disso que estamos a falar.
Yapışkan kağıtların üzerinde yürümek gibiydi.
É como entrar numa armadilha pegajosa.
Bekle bir dakika. Bu kağıtlar kimin için?
- Espera lá, para quem é este papel?
O kağıtları şimdi getirt ve imzala. Hayır, yapamam.
Traz esses papéis e assina-os agora.
Ben orduya yazıldığımda - Üst kattaki tüm yeni duvar kağıtları.
Quando fui para a tropa? Havia papel de parede novo.
Hayır, hayır. Kağıtları imzaladılar.
Não, eles assinaram tudo, eu estava lá.
Biliyorum, ama Edie, kağıtları benden almaya çalışıyordu, ve kavga etmeye başladık. Sonra fırtına onları alıverdi.
Eu sei, mas a Eddie tentou roubar os documentos de mim, então começamos a brigar, aí o tornado os levou.
- Biz de tam kağıtları dağıtmak üzereydik.
Estamos a prepararmo-nos para dar cartas. Bree, estás bem?
At yarışlarında kaybettim, pokerde kağıtlar hep kötü geldi.
Os cavalos passaram a perder, as cartas boas não saíam mais.
- Kağıtları buldun mu?
- E encontraste-os num jornal.
Dwight herkese işaretli kağıtlar dağıtacak.
O Dwight vais vos passar para as mãos uma folha com uma lista.
Ama yemin ederim, bu çocukla evlenirsen, boşanma kağıtlarını o kadar çabuk hazırlatırım ki...
Mas juro-te, se casares com este rapaz, vou ter os papéis de anulação tão depressa...
Fotokopi bölümü rapor kağıtlarının kullanımında bu ayki % 8.3 düşme gibi.
O Departamento de Cópias diz que se reduziu a utilização de papel em 8,3 %.
Hector, kağıtları nerde?
Hector, onde estão os papeis deles?
Kağıtlarını aldın, haydi gidelim.
Tens a tua papelada, vamos.
Formda basitçe, bu işleme özgür iradenizle gönüllü olduğunuzu, hak ferâgâtının yasal sonuçlarını bildiğinizi, ve yaptığınızın geri dönüşünün olmadığını bildiriyorsunuz. Bu kağıtlar imzalandığında tüm ebeveynlik haklarınız iptal olacak.
Basicamente, aí diz que você consente voluntariamente e inequivocamente que foi aconselhada das consequências legais deste abandono, que entende que o seu consentimento é irrevogável, e que assim que assinar estes papéis, todos os direitos paternais serão acabados.
Bu kağıtları ne yapacağız?
O que fazemos com os papéis?
Yeni duvar kağıtları döşemeliyiz.
Temos que colocar papel de parede novo.
Ama aşk, bir nevi poker oyununa benzer kazanma şansıyla eldeki kağıtları bütün kağıtları açtırırsınız.
Altred Tennyson disse, mas também é verdade que o amor é um pouco'como jogar poker : às vezes é melhor ir e ver a placa, porque, pelo menos, os riscos para ganhar.
Anladım ki, bugün, kendi kağıtlarım olsun istiyorsam... sizlere küçük bir şeyler almalıyım.
Percebi que tenho de vos entontecer se me quiser aguentar no póquer.
İlk önce, bazı kağıtlar görmeliyim, ve hiçbirinde Küba'dan bahsedilmemeli.
Primeiro, tenho de ver a papelada. E nenhuma pode mencionar Cuba.
Kağıtları babam imzalamıştı.
O meu pai assinou o impresso.
Kağıtları ben imzaladım.
Fui eu que assinei o impresso.
Belki. - O kağıtları ben alayım.
- Eu levo essas folhas.
Eğer kağıtları imzalarsa, baba, her şey biter.
Quando ela assinar os papéis, estará tudo acabado.
Önümüzdeki hafta boşanma kağıtlarını avukatıma vermem gerekiyor.
Preciso entregar os papéis do divórcio... ao meu advogado na semana que vem.
Prudence tuvalet kağıtlarını parçalıyor.
A Prudence, rasga papel higiénico.
Sınav kağıtlarını değerlendiriyor.
Ela tem provas para corrigir.
Kağıtları doldururken evli olduğumu söyledim ama... daha yüksek olan bekar maaşını istediğimden, karıştırmış olabilirler.
Sei que preenchi a papelada dizendo que sou casada, mas... mas talvez por eu ter pedido a eles para tirarem o imposto como solteira, eles fuderam tudo.
Daire ve içindekilerle ilgili Kyle'ın Feragat ettiğine dair imzaladığı kağıtlar burada.
Aqui está a papelada aonde Kyle concorda em se desfazer do apartamento e de tudo dentro.
Bense bunun yerine burada oturmuş ukulele çalgıcısı için küçük kağıtlar dolduruyorum.
Em vez disso, estou sentada aqui a escrever pequenos "11", com ninguém menos que um tocador de cavaquinho.
Yada en azından kağıtlarını veriyorlardı.
Ou pelos menos o papel é impresso.
Onlar Amerikada tedavülde olan gerçek kağıtları kullanarak kalpazanlık yapıyorlarmış.
Eles andam a falsificar dólares usando papel verdadeiro.
Onlar sekiz dokuz kat para kağıtları.
São oito ou nove camadas de papel moeda.
Bu arada, boşanma kağıtlarını aldın mı?
- Foste buscar os papéis do divórcio?
Kağıtları ne zaman imzalayacaksınız?
Quando vai assinar a papelada?