Kent traduction Portugais
3,491 traduction parallèle
Az önce bunu Kent'in ofisindeki parçalayıcıdan aldık.
Tirámos isto da trituradora do escritório do Kent.
Kent olayı bir casusluk olarak göstermeye çalışmış ama bu şey hep onun elindeymiş.
O Kent tentou fazer com que parecesse espionagem, e tinha o raio da coisa o tempo inteiro.
Kent savunma sözleşmesini ülkemizden vaktinde alamayacağını biliyor.
O Kent sabia que não podia vencer o contrato de defesa do nosso país a tempo.
Kent o yüzden öldürdü.
Foi por isso que o Kent o matou.
Kent rahat bir şekilde oturur, Hayes zaten sessizliğe gömülü.
O Kent está ilibado e o Hayes fica em silêncio.
Kent daha hainliğin ilk adımını atmamışken nasıl kanıtlayacağız?
Como provamos, visto que o Kent ainda não cometeu traição?
Öğleden sonra Kent ile buluşacağım.
Vou encontrar-me com o Kent à tarde.
Kent'in ofisine girmişsin.
- Estiveste no escritório do Kent.
- Bay Kent ve müdürümden izin almalıyım. Evet güzel.
- Tenho de verificar com o senhor Kent e depois com o meu supervisor.
Kent'i ara sen. Hop!
- Sim, boa, verifique com o Kent.
- Kent'in katına gönderecek misin beni? - Tabii ki hayır.
- Vai mandar-me para o andar do Kent?
- Hadi Kent! Düşün!
- Força, Kent, pense.
- Kent'i de al.
- Resiste.
- Hayır, olmaz Peter.
- Vai buscar o Kent. Não.
- Kent'i kurtarmak mı?
Por ter salvo o Kent?
Kent ile birlikte içeceğini bilmiyordu.
Ela não fazia ideia que ele ia beber um copo com o Kent.
Hepsi benim için mi, Bay Kent?
É tudo para mim, Mr. Kent?
Fakat biliyor musunuz Bay Kent?
Mas sabe, Mr.
Onlar ölmeden önce daha iyiydim.
Kent, eu era bom antes de mos tirarem.
Magnus, peşindeyim, Kent'in çatısında.
Magnus, estou em perseguição no telhado a perseguir o Kent.
Sanki Kent şehrine gittiğinizde görebileceğiniz türden.
Uma espécie de pequena praia como a que tens em Kent.
Lori Kent hala orada yaşamaya çalışıyor.
- Sua ex, Lori Kent, ainda mora lá.
Bende kent var.
Parece que eu tenho um straight.
Hayır, sen sanıyorsun ki, herkes her gittiği yerde bedava bir şeyler alıyor ve herkes Çekici Kent'te mutlu ve birbirine iyi davranıyor... Sen, çekici arkadaşların ve eski erkek arkadaşların...
Não, tu deves pensar que toda a gente arranja borlas e que toda a gente é alegre e simpática para os outros lá na Terra das Brasas, contigo e com todas as brasas das tuas amigas e ex-namorados,
Kent konseyine karşı yardımı olabileceğini düşündüm.
Penso que pode te ajudar contra o conselho da cidade.
İşte bu Kent Zelanski.
Conheça o treinador Kent Zelanski.
Oğlumu öldürdün, Kent.
Você matou o meu filho, Kent.
Bonds, Kent, Nen, Snow, arasından San Francisco asla yapmayacaktır.
Entre o Bonds, o Kent, o Nen, o Snow, San Francisco nunca o vai fazer.
Kent soylularına ölüm!
Abaixo os burgueses!
Kent.
Kent.
Evcil hayvan yok Kent.
Não é um animal, Kent.
Hoşça kal Kent.
Adeus, Kent.
Üzgünüm Kent.
Lamento, Kent.
Kent! Kent!
Kent!
Haşmetli Kent Prensi Michael.
Sua Alteza Real, O Príncipe Michael de Kent.
Bu akşam Clark Kent'le bir şeyler içeceğiz.
Vou tomar uns copos com o Clark Kent hoje.
Kent sınırları içinde 30'dan fazla Anne Brighton var.
Existem mais de 30 Anne Brightons só na área metropolitana.
İkinci Müfreze, B Bölüğü West Kent, efendim.
Batalhão B, acampamento oeste, senhor.
Daswood Askeri Hapishanesi Kent.
Prisão Militar Dashwood. Kent.
West Kent'e dönmem gerekiyor.
Devia estar de volta às ilhas.
- West Kent'ten Bob Raines, komutanım.
- Bob Raines de West Kent, sr.
Müthiş bir kent burası.
Esta cidade é dos diabos!
- Adı, James Kent.
- James Kent.
Ajan Booth, James Kent sizi görmeye geldi.
Agente Booth, um James Kent veio vê-lo.
Acınızı kesinlikle anlıyorum, Bay Kent ama görgü tanıklarının birçoğu Taffet vurulduğunda kaçmaya başladı.
Simpatizo com a sua perda, Sr. Kent, mas a maioria das testemunhas presentes hoje fugiram quando alguém atirou em Taffet.
James Kent, tam olarak aynı miktarda parayı dün çekmiş.
- Não sei. Mas James Kent retirou a mesma quantia ontem.
James Kent, iki kurbanın babası.
James Kent. É o pai de duas das vítimas.
Dylan'ın oda arkadaşı, Kent Durham isimli bir çocukmuş.
O companheiro de quarto de Dylan é um rapaz chamado Kent Durham.
Kent bugün arge bölümüyle saat birde toplanacak.
O Kent vai encontrar-se com a sua equipa de pesquisa e desenvolvimento hoje às 13h.
Ne kadar zaman Kent?
Quanto tempo, Kent?
Ken, arkayı kontrol et.
Kent, verifica lá atrás.