Kilisede traduction Portugais
1,759 traduction parallèle
Kilisede ne işi varmış?
O que é que ele fazia numa igreja?
Profesör, bu kilisede bir Stanton'ın gömülü olduğunu biliyor musunuz?
Sabia que temos um Stanton enterrado sob esta igreja?
Seni kilisede görürdüm.
Eu vi-te antes na igreja. Eu conheci os teus pais.
- Üst katta, kilisede.
- Lá em cima na igreja.
John ile o kilisede evlendik.
É na igreja onde casámos.
Annen vefat ettikten sonra onu kilisede çok az görür oldum.
- Quase não o vejo, desde que a sua mãe faleceu.
Belki bu sefer bir kaç yakışıklı çocuk olur. Kilisede çok tatlı çocuklar oluyor.
Bem, talvez hajam alguns rapazes bonitos desta vez.
Seni kilisede görmüştüm.
- Já te vi na igreja.
Paula Sylvia'yla ilgili de bir şeyler söyledi ama net değildi, bazı sorunlar olduğundan bahsetti ve Sylvia'yı haftalardır kilisede göremediğimden oturup onunla konuşmam gerektiğini düşündüm.
Bem, ela também mencionou a Sylvia, não foi muito clara, mas disse que havia problemas. E eu não vejo a Sylvia na missa há semanas... Por isso pensei que me podia sentar, e falar um bocadinho com ela.
Kilisede bundan bahsedemezsin ama evde, televizyonda insanlar güneşte parıldayan ıslak vücutlar görmek istiyorlar.
Não se pode falar sobre isso na igreja, mas em casa, na TV, querem ver corpos belos, molhados e a brilhar ao sol.
Ve onlar bu sırada kilisede miydi?
Durante todo o tempo em que estiveram na igreja?
Bense havuzda sevgilimi becerdim. Kilisede cennetten bahsediyorlar mı?
Eu, forniquei com o meu amor mais velho na piscina.
O kilisede ve herkesi kabul etmiyor.
É uma menina da Igreja. Ela não é para ti, mano.
Kilisede izin ver bana.
Perto da igreja.
Folkunglar Kral Erik'i destekleyeceğini söyledi, böylece kilisede söz sahibi olabileceklerdi.
Os Fulkong apoiaram o rei Erik, para que ele pudesse inaugurar a igreja.
Kilisede dağıttıkları bisküvilerden yer dururduk.
Tu tinhas que comer, como, pequenos biscoitos como tens na igreja
Ve kilisede giyeceğim son kostüm olacak.
Bom, pelo menos o meu disfarce vai entrar na igreja.
Marlene, kilisede dua ederken yaptığımız şeyde Tanrının kutsamasını hissediyorum.
Marlene, quando vou à igreja e rezo, sinto as bençãos de Deus pelo que estamos fazendo.
O kilisede üç yz, dört yüz hastayı görmüş olmalıyım.
Devo ter visto 300 ou 400 doentes naquela igreja.
Kilisede karınla birbirinize verdiğiniz sözleri hatırla.
Lembre-se dos votos que fez com a sua esposa na igreja.
Biri kilisede ve öteki de gurupta. Ailelerinin söylediğine göre bu onların tutkusuymuş.
Os pais disseram que era a paixão delas.
Kilisede koro çalışması yaptıktan sonra dışarı çıktığımda yanıma geldi.
Foi depois do treino do coro, na igreja. Ele veio ter comigo lá fora...
Kilisede.
Na igreja.
Kendi semtimdeki papazımız bu küçük ülke genelinde bir değişim programı uyguladı... Ve Yüce Tanrım, benim kasabalı popomun kilisede Suzie Q.'mla aynı sırada olmasını uygun gördü.
A paróquia da minha terra fez um programa de intercâmbio com igrejas de todo este maravilhoso país e, enfim o bom Senhor achou por bem terminar o meu périplo pelo país mesmo no banco de igreja ao lado da minha Suzie Q.
Kilisede mi?
Na igreja?
- Kilisede.
Na igreja.
Merhuma son sözlerinizi söylemeden önce kilisede iletmiş olduğum duygularımı aktarmak isterim.
Amigos, antes de mais irei dizer alguns pensamentos. Vou simplesmente oferecer o sermão que disse na Igreja.
16 yaşımdayken babamın başına birşey geldi. Kilisede bir skandala sebep oldu.
Quando tinha 16 anos, o meu pai teve um caso amoroso, que causou um escândalo e tanto na nossa igreja.
Seninle kilisede görüşürüz.
Vemo-nos na Igreja.
Yani hazırlansam iyi olur. Seninle kilisede görüşürüz.
Na verdade, tenho de ir ter com a Chloe, é melhor ir indo.
- Özür dilerim. Kilisede o kadar insan varken, geliyor ve sana tokat atıyor,... - Odama.
Ela deu-te uma chapada na igreja, em frente a toda a gente.
Babam bütün gün kilisede olacak.
O pai vai estar na igreja o dia todo.
Tek istediğim kilisede beraberce güzel bir Pazar günü geçirmekti.
Sabem, tudo o que queria era que partilhássemos uma... simples manhã de Domingo na igreja como família.
Kraliçe hala kilisede Majesteleri.
Vossa Majestade ainda está em oração, Sua Majestade.
Kilisede böyle konuşma.
Não se fala assim na Igreja.
Kilisede cinayet işleyen Tanrı'nın gözünde lanetlenmiş sayılır.
Aquele que comete assassinato na Igreja está amaldiçoado aos olhos de Deus.
Yenilikçileri kilisede önemli mevkilere getirmek çok önemli.
É vital que coloquemos os reformistas em posições de responsabilidade dentro da Igreja.
Hey, bak, baskıyı ve yaşlı bayanları ve annemin beynini kurtarmak için seni bir kilisede becermeye çalıştığım gerçeğini görmezden gelmeye çalışıyorum
Ei olha, estou a tentar ignorar a pressão e as velhinhas e o facto de que estou a tentar foder-te numa igreja para salvar o cérebro da minha mãe.
- Sadece, edindiğim tecrübeler... - Kilisede org mu çalıyordun?
- É que tenho alguma experiência.
Serseri seni terk etmekle kalmadı, başka bir karıyla kilisede yürüyor.
Ele não só te largou, como vai levar outra tipa ao altar.
Kilisede sigara içmemelisin.
Não devemos fumar na Igreja.
Sadece bir kilisede yüksek sesli bir konuşma.
É numa igreja para se poder chorar alto.
Bir haçın önünde durabiliriz. Veya bir incilin önünde ya da bir kilisede. Tıpkı Tanrı'nın diğer yarattıkları gibi.
Podemos enfrentar uma cruz, uma bíblia ou uma igreja, tão prontamente como qualquer outra criatura de Deus.
Koşulsuz sevgi hakkında bir oyun oynadım ama gecelerimi kilisede mum yakıp, dolaptan çıkmaman için dua ederek geçirdim.
Eu entrei bem no jogo, falei em amor incondicional, mas, sabes, passei as noites todas na igreja a acender velinhas e a rezar a Deus para que não saísses do armário.
Kilisede sürekli aynı lanet kıyafetle görünmene izin veremem.
Não te posso levar à igreja vestida sempre com a mesma coisa.
Kilisede Tanrının gücünü hissettim.
Senti o poder do Senhor naquela igreja.
Pekala, seni ne zaman tekrar kilisede göreceğim evlat?
Quando volto a ver-te na igreja, rapaz?
Size kilisede söylediğimi hatırlayın. Eğer elinizde olmayanlara odaklanırsak, elimizdekileri unuturuz.
Lembram-se do que eu disse na igreja sobre se se focarem apenas naquilo que não tem, vocês irão esquecer-se do que têm?
Kilisede olmadığım zaman bir şey daha söylüyorum.
Bem eu tenho outro dizer quando não estou na igreja.
- Dostum kilisede olduğum için şanslısın. - Onu dert etmeyin.
- É melhor estares contente que estou numa igreja!
Bugün kilisede yoktun.
- Não foste à igreja hoje.