Kokteyl traduction Portugais
1,380 traduction parallèle
Ben gençken ve kan emici sarmaşıklar arasına ayak basacak bir yer bulmuşken Kenar mahallede büyüyüp yetiştiğim gerçeğini itiraf etmenin kimsenin kokteyl partisinde görmek istemeyeceği türden bir şey olduğunu çabuk fark ettim.
Quando eu era... jovem ao tentar estabelecer-me num mundo de fortes concorrentes rapidamente descobri que confessar que tinha nascido e sido criado num lugar como o Pântano Suicida não me iria ajudar a conquistar ninguém.
Tru, kokteyl için yardım eder misin?
Tru, podes ajudar-me com o ponche?
Yani, kokteyl getireyim mi?
- Quero dizer, posso te pegar uma bebida?
Hayır, limon da olmaz, kokteyl çubuğu da.
Não. Não têm limas, não têm pauzinhos, não...
Size sıcak bir banyo, temiz elbise ve 6 : 30'da kokteyl teklifinde bulunabilir miyim?
Posso sugerir um banho quente, algumas roupas limpas... e um Cocktail às 6 : 30?
Torunuma nasıl bir kokteyl hazırlamayı düşünüyordun?
Que raio de cocktail ias fazer para o meu neto?
Kutumdan uzak durun, kokteyl sosisleri!
Não me chateiem, salsichas miniatura.
Biraz peynir ve kraker al, biraz da şu kokteyl sosislerinden.
Traz algum queijo e bolachas, algumas daquelas salsichas de cocktail.
Merhaba. Kokteyl ister misin?
Quer uma bebida?
Kokteyl yarın.
Lembraste? É amanhã.
Birer kokteyl içeriz diye düşünmüştüm.
Pat? Lembrei-me de tomarmos um cocktail.
Bir iki kokteyl devireyim, yangın çıkarırım. Belki Deniz Dünyasına gidip pantolonumu çıkarırım.
Depois que eu tomo uns copos, posso começar um incêndio na cozinha de alguém, ou ir ao Sea World e tirar minhas calças.
Çok yardımcı oldun Melody. Bir kokteyl versene.
Chega de conversa, que tal um copo?
Slazenger bu akşam bir kokteyl parti veriyor. Herkes seninle tanışmak için ölüyor.
A Slazenzer dá hoje um cocktail e toda a gente está morta por te conhecer.
- Kokteyl?
- Cocktails?
Benim en sevdiğim ise, beni şovunu izlemeye götürdüğünde orada bana istediğim kadar alkolsüz kokteyl veren bir adamla birlikte oturduğumdu.
Minha favorita era a que ela me levava pra assistir aos shows dela... e eu sentava num canto com um cara legal... que me dava todos os drinques sem álcool que eu quisesse.
Benim görevim de sana devamlı alkolsüz kokteyl sağlamaktı.
Minha obrigação era lhe dar drinques sem álcool.
Galiba biraz kokteyl alacağım.
Vou beber um pouco de ponche.
- Peki ya Çarşamba günkü kokteyl partisi için?
- E para o cocktail na quarta? - Não sei, não tenho nada...
Kokteyl partisi saat 5'te fakat erkenden orada olmak istiyorum çünkü Bölümümüzü ben temsil edeceğim.
O cocktail começa às 17h, mas queria ir mais cedo, sou o único general a representar a nossa divisão.
Ben daha çok kokteyl adamıyım zaten.
De qualquer forma acho que estou mais virado para os cocktails.
- Daha kokteyl alabilir miyiz?
- Podemos beber mais cocktails?
Yarısı yenmiş karidesini kokteyl sosuna daldırma.
Não mergulhes o camarão de novo no molho!
Kıçımı kokteyl sosuna bile sokarım.
Se eu quiser mergulho o meu cu no molho!
Hayır, bu bir kokteyl mavi kurakado ile.
Não, isso é um coquetel com... Curaçau azul.
Ben gidip biraz daha meyveli kokteyl alacağım çünkü vakit kadeh kaldırma vakti. Hayır, hayır, hayır.
Ouçam, vou buscar mais ponche, porque está na hora de fazer o brinde, OK?
- Kokteyl garsonuyuz biz.
Mas nunca ninguém ficou violento?
- Şu eski kokteyl kitabını buldum.
Encontrei este velho livro de cocktails na Charing Cross Road.
Ben - ben yöneticinin kokteyl partisindeydim.
Estive numa festa com o governador.
Yani... açık bar olacak... ve kokteyl servisi yapan çok şeker kızlar... hey, üstsüzler de olabilir ha?
Há bar aberto e empregadas giras a servir cocktails. Pode ser excelente, sabem?
Bir kaç kokteyl yapmasına izin ver... ve ben de onu evine mutlu yollayayım, tamam mı?
Deixa-o apenas mexer um par de cocktails... e posso mandá-lo para casa feliz, sabes?
Cohen'in evinde kokteyl partisi veriyorlar.
Vão dar uma festa em casa dos Cohen.
Portakallı bir kokteyl alacağım. İçine ananas suyu da koyun.
Um batido de laranja com um pouco de ananás, por favor?
- Summer, kim kokteyl istiyor biliyor musun?
- Que é? - Sabes quem quer um batido?
Veya kızları davet edip, senin için kokteyl partisi ayarlayabilirim.
Ou, eu posso convidar as meninas e posso fazer um coquetel amável de despedida de solteiro.
Ceplerini, kokteyl sosisleriyle doldurduğunu sanıyordum.
Achei que estarias a encher os bolsos de salsichas de "cocktail".
- Bir kokteyl daha alır mısın?
- Outro cocktail?
- Ertesi sabah, Samantha'nın kemoterapi odasını kokteyl odasına çevirmeye kararlıydık.
- No dia seguinte, decidimos fazer da sala de quimioterapia da Samantha uma sala de cocktails.
Bir çift kokteyl ve şampanyadan sonra...
Alguns cocktails e uma garrafa de champanhe depois...
" Tiffany's'de kokteyl klasik bir cazibe gerektirir.
" Os cocktails na Tiffany pedem um charme clássico.
Hayır, sahilde kokteyl içiyormuşum gibi hissederim.
Não. Sinto que estou deitado na praia a beber mai tais.
Akademik kokteyl kıyafeti.
- Bem, fato de gala, no mínimo...
Hiçbir zaman kokteyl saatleri olmayacak. Nedenini biliyor musun?
Nunca poderão desfrutar da hora do "cocktail"!
Ceketimi aldı, bir kokteyl getirdi, beni etrafa tanıştırdı.
Tira-me o casaco, traz-me uma bebida e vai-me apresentando.
Arada bir, bir kokteyl içebilirim heralde.
Aguento uma bebida, de vez em quando.
Bir kokteyl hazırlayayım mı sana?
Posso fazer-te um cocktail?
Steven babasıyla birlikte Kitty'nin yetişkinlerin kokteyl partisinde takılmayı tercih etti.
É verdade. Estão a ver, o Steven decidiu que prefere estar com o pai na festa-cocktail dos adultos.
- Kokteyl ister misiniz?
- Ah.
Ailem, kokteyl saatini intikam saati olarak görüyor.
A minha família ainda respeita a hora de cocktail.
Alkolsüz bir kokteyl lütfen.
Uma coca cola, por favor.
Belki bir kokteyl?
- Está bem.