Kono traduction Portugais
617 traduction parallèle
Kuzenin Kono, az önce istasyona girmeye kalktı. Kono mu?
O seu primo Kono tentou entrar na estação.
Burada mı?
O Kono? Aqui?
Onun iyi biri olmadığını biliyordum.
Eu sabia que o Kono não prestava.
Sabahın erken saatlerinde, iş arkadaşın Bayan Kono Keiko ölü bulundu.
Ao início desta manhã, a sua colega, Sra. Kono Keiko, foi encontrada morta.
Geçtiğimiz gece yaklaşık olarak saat 8 civarı... Bayan Kono'ya evine kadar eşlik ettin.
Ontem à noite, aproximadamente às 8 da noite, acompanhou a Sra. Kono até casa.
Bayan Kono'nun evinden ayrıldıktan sonra nereye gittin?
Para onde foi depois de ter saído do apartamento da Sra. Kono?
Bayan Kono'nun daha sonra nereye gittiğini biliyor musun?
Sabe para onde foi a Sra. Kono depois?
Bayan Kono ile cinsel ilişkiden sonra muhtemelen ayrıldığında onu aradın.
Após ter tido relações sexuais com a Sra. Kono, você saiu e depois chamou-a
Bay Kono!
Sr. Kono!
Ben Mitsuba Yayımcılıktan Kono.
Fala o Sr. Kono da Editora Mitsuba.
Kono?
Kono?
Kono, K-O-N-O.
Kono, K-O-N-O.
Evet, bu Kono ;
Sim, é o KONO ;
Kono, K-O-N-O.
KONO, K-O-N-O.
Hatırlayamıyorum ; Kono muydu, yoksa Kristol mu?
Era KONO ou KRISTOL?
Kono'ya gitmemiz için uğraşıyorum.
Estou a tentar Levar-nos para o Kono.
Basın konvoyu Kono'ya doğru yolda.
A coluna de imprensa vai para o Kono.
Kono'ya vardığımızda, yürümemiz gerekecek, tamam mı?
Quando chegarmos ao Kono, vamos ter de ir a pé.
Dinle, Kono'ya gitmeliyim, tamam mı?
Preciso de ir para o Kono.
Biz Kono'ya giden öğretmenleriz.
Somos professores a caminho do Kono.
Albayın Kono'daki uçak pistinde bir doktoru olacaktı.
O coronel terá um médico no aeródromo em Kono.
Kono'daki madenlere gidiyoruz
Vamos para as minas no Kono.
Hala Kono'da mısın?
Ainda estás no Kono?
Kono, seni Binbaşı Steve McGarrett ve Dedektif Danny Williams'la tanıştırayım.
Kono, apresento-te o Comandante Steve McGarrett e o Detective Danny Williams.
Sang Min zokayı yutmuş. - Yarın sabah Kono'yla buluşacak.
O Sang Min acreditou na jogada, e vai encontrar-se com a Kono amanhã de manhã.
Kono oyunda.
A Kono está pronta.
Kono, kızların adının parti kızlarına çıktığını söylemişti.
O Kono disse que as miúdas tinham fama de gostarem de farras.
Sık dişini, Kono.
Aguenta firme, Kono.
Kono, Robin'in yerini belirlemeye çalış.
Kono, vê se consegues ver a Robin.
Chin ve Kono, siz cipe bakın.
Força-tarefa da governadora.
Memur Lee.
Chin, Kono, fiquem com o automóvel.
Yolsuzluğa karıştığımı düşünüyorlar, Kono.
- Quero que vás. - Não, não queres.
Sana da aynı yaftayı yapıştıracaklar. Bunu senin iyiliğin için yapıyorum.
Pensam que sou corrupto, Kono.
Selam. Selam, Kono.
E depois, Kono.
Kono, hoparlörde miyim?
- Kono, estou em alta-voz?
Elimizde plaka yok ama Kono çocuğu kaçıranları görmüş.
Não temos matrícula, mas o Kono viu os raptores.
- Merhaba, ben Kono.
- Olá, sou a Kono.
Kono, destek için Honolulu Polisini ara.
Kono, pede reforços à polícia.
Senin için endişeleniyorum Kono.
Preocupo-me contigo, Kono.
Kono, General Pak'ın geçmişini incelemeye devam et.
Kono, investiga o passado do general Pak.
Hey! Kono!
Kono!
Memur Kono Kalakaua.
Polícia Kono Kalakaua.
Kono, bana yırtık kumaş parçaları bul.
Kono, arranja-me alguns trapos.
Hadi, Kono, hadi!
Vai, Kono, vai!
Chin, Kono...
Chin. Kono.
Ty Samson, Greg Richardson ve Kono Kalakaua...
Temos Ty Samson, Greg Richardson e Kono Kalakaua.
Burada, en çok değer verdiğim insanlarla olmayı özlemişim, Kono.
Sinto a falta disto Kono, de estar aqui com as pessoas que significam muito para mim.
Neden Kono buraya gelsin ki?
Porque viria aqui o Kono?
Kono, bize nerede olduğunu söyleyebilir misin?
Kono, podes dizer-me onde estás? Sim.
İsmim Kono.
O meu nome é Kono.
Kono, mutfakta bir ilk yardım çantası var.
Há um kit de primeiros-socorros na cozinha.