Koyunlar traduction Portugais
645 traduction parallèle
Bu gece inek ve koyunları bile, daha sıcak bir yere kapattılar.
Há quinze dias que as ovelhas e as vacas não saem.
Koca burnunu, otlaktaki koyunlar gibi her yere sokuyorsun.
Pois esse narigão tem estado a farejar-me como um cão.
Koyunlar! Bir avuç maden sahibinin güttüğü koyun sürüsü müyüz biz?
Somos ovelhas para sermos apascentados e tosquiados por um punhado de donos?
Hani çitten zıplayan koyunları saydığın gibi.
Sabes, tal como contamos carneiros a saltar a vedação.
Minnettarız, ama fethettiği topraklar Nil'den Babil'e uzanan Beş Şehrin Efendisi, Koyunların Hakimi'nin yardımı olmadan da başarılı olabilir.
Nós ficamos muito gratos, Mas o Senhor das Cinco Cidades, Cujas conquistas vão desde o Nilo até à Babilónia,
Benim şarkı söylemem, koyunlarımın melemesine benzer.
O meu cantar soa mais como O balir dos meus carneiros.
Peki koyunlarının kaldırımlarda gezmesini mi öneriyorsun bana?
E tencionas pôr as ovelhas a pastar nos passeios?
Koyunları sürenlerde silahlarıyla yaşayan adamlardı.
E com as ovelhas homens cavalgando que também viviam pelas armas.
Ve Morgan Lane yıllar sonra Montana'nın sığır topraklarına koyunlarını sürdüğünde durum böyleydi.
E é como era quando Morgan Lane dirigiu-se a norte anos mais tarde... conduzindo as suas ovelhas para as terras de gado de Montana.
Koyunların canı çıktı ve su içmeleri lazım.
As ovelhas estão todas cansadas e precisam de água.
- Koyunların bugün bir adım daha atacak halleri kalmadı.
- As ovelhas não podem ir mais um passo hoje.
Babanın seni götürdüğü Avustralya koyunlar için iyi bir ülke, Mr Lane.
Australia, onde seu pai o levou, é um belo país para ovelhas, Sr. Lane.
Küçük Bo-Peep'sin koyunlarını bulamamasına şaşırmamalı.
Não admira que uma pequena olhadela não pudesse encontrar as suas ovelhas.
Dünyanın tüm koyunları sizde.
Estão todas aí. Todas as ovelhas do mundo num grupo.
- Ben koyunları severim.
Adoro-as.
Ve öyle göründüğü için dün geceki koyunlarınız gibi vurulacak mıyım?
Vou ser alvejado como na noite passada apenas por olhar para elas?
Mac, dikkat et koyunlar dağılmasın.
Mac, mantenha as ovelhas bem agrupadas.
Bence koyunlar dünya için önemli şeyler.
Penso que ovelhas são bem importantes no mundo.
- Koyuncular ve koyunlar sorun yaşadı.
Uns pastores e umas ovelhas tiveram problemas.
Şimdi pis koyunlarına dön ve bu topraklardan dışarı çıkar.
Agora volte para essas ovelhas imundas e saia da região.
Koyunlarımı yeni kiraladğım otlağa götüreceğim.
Vou mover as minhas ovelhas para o pasto que há pouco arrendei.
Koyunlarına dönsen iyi olur, bayım, hala hayattayken.
É melhor voltar para as suas ovelhas, senhor, enquanto estiver vivo.
Dinle, Morgan Lane arazime koyunlarını sokarsa o dahil tüm koyunlarını bizzat ben vuracağım.
Escute, se Morgan Lane levar uma ovelha para minha terra... Eu pessoalmente atirarei em cada uma delas e nele também.
Ya koyunlar, Mr. Lane?
Bem, e sobre as ovelhas, Sr. Lane?
Sığırlarla birlikte koyunları da aynı çiftlikte beslemeye başlamalısınız.
Têm que começar soltando gado nos mesmos pastos com ovelhas.
Size sadece nasıl yapıldığını göstermekle kalmayacağım, başlangıç için koyunları da vereceğim.
Juntem-se a mim, não só lhes mostrarei como... mas lhes darei as ovelhas para começarem.
Ya koyunlarına ne olacak?
E as suas ovelhas?
Koyunları bilirsin.
Conhece as ovelhas.
Koyunların sığırlarla aynı çiftlikte beslenebileceğini kesin olarak ispat etti.
Ele definitivamente provou que ovelhas podem compartilhar os mesmos pastos com o gado.
Koyunlarını Forsythe arazisine yönlendirdiğini duydum.
Ouvi que vai levar as suas ovelhas para a região de Forsythe.
Ne koyunların ne de siz asla geçemeyeceksiniz.
Suas ovelhas nunca passarão nem você também.
- Koyunlar geçti mi?
- As ovelhas atravessaram?
Koyunlar geliyor, millet!
As ovelhas vêm aí, companheiros!
Koyunlar geliyor.
As ovelhas vêm aí.
Koyunları buraya getirirsen, seni öldürürüm demiştim.
Eu disse-lhe que se trouxesse ovelhas para esta região, o mataria.
Ne yazık ki buraya kanunen soyulmaya gelen koyunların altınını almak bana hiç keyif vermiyor.
Mas não há prazer para mim em roubar a estas ovelhas.
Bu koyunlar kırpılmak için gelmişler.
São ovelhas destinadas ao sacrifício.
Üretmeyi düşündüğü koyunları.
- As ovelhas que tem criado. - Ah.
Sonra ya ben, ya da koyunlar aptallaştı.
De repente elas ficaram parvas, ou fui eu.
O kış, bütün koyunlar öldü.
Nesse lnverno, não paravam de morrer.
Ağaçlıklı bir arazi, geniş otlaklık çayırlar koyunlar, süt danaları, 200 dönümlük buğday tarlası. Tek kötü tarafı, bir kadın olmaması.
Há terra florestal, prados de pastagens, ovelhas, vacas leiteiras, 50 acres de trigo... a única coisa que não tem é...
Söz verdiğiniz koyunların gelmesini bekliyorlar.
As sementes, as ovelhas que prometeram.
- Keşke koyunlar erkek olsa!
- Se os carneiros fossem homens!
Koyunlar su içene kadar keçilerinizi geri çekin.
Afastem as vossas cabras até as ovelhas terem bebido.
Bu gece koyunları güdeceğim.
Esta noite vou guardar as ovelhas.
Koyunlar arasında bir adam var!
Está um homem ao pé dos carneiros!
Koyunlarımızla ve sığırlarımızla gideceğiz çünkü Rabbin yüceliğini ve diğer tanrılardan üstün olduğunu biliyorum.
Partiremos com os nossos rebanhos e manadas, pois sei que Deus É grande e Nosso Senhor é omnipotente.
Doğudan ve batıdan, kuzeyden ve güneyden, her şeyleriyle geldiler, koyunlarını sığırlarını ve develerini önlerine kattılar.
Do este e do oeste, do norte e do sul, chegaram com todos os seus haveres, impelindo seus rebanhos, suas manadas e seus camelos.
Koyunlarımı aramaya başladım, ama göz gözü görmüyordu.
Comecei a procurar as minhas ovelhas, mas não via um palmo à frente do nariz.
Artık keçilerden koyunları ayıralım.
Agora vamos separar as ovelhas dos bodes!
Kendiniz. Koyunlar gidip su kuyularını koklamayacaklar sadece?
Com certeza vai prometer que as ovelhas não vão feder e nem poluir os riachos?