Kumar traduction Portugais
3,695 traduction parallèle
simdi de Atlantic City'deki kumar masalarini geziyor.
Agora dedica-se a assediar nas mesas de jogo de Atlantic City.
Ya da o parayla kumar oynayip büyük para kazandi.
Ou então apostou e ganhou muito.
Yasadışı oynatılan kumarın tehlikelerine dair sana nutuk çekmemden evvel dinlenmek istersin sanırım.
Podes descansar um pouco antes de começar o meu sermão, sobre os perigos das apostas ilegais.
Yasa dışı kumar oynatmaktan tutabiliriz.
- Acusamo-lo de jogo ilícito.
Kumar bağımlılığı olmamış olsaydı Aurora bir servete konacaktı.
Não fora o vício das cartas e Aurora seria herdeira de uma fabulosa fortuna.
Vaat ettiği yabancılık ve rahat yaşamdan çok Afrika, kumar borçlarından arınmış ve aşk acılarının olmadığı yeni bir dünyaya kapılarını açtı.
África, para além de me atrair com as suas promessas de exotismo e vida fácil, abria-me as portas a um novo mundo, sem dívidas de jogo e chatices sentimentais.
İki kurbanımızın soyulmalarının nedeni kumar oynamaları olabilir.
Se as vítimas estavam a jogar, pode ser a razão do assalto.
Bu operasyon hesaba katılmış bir kumar.
Esta operação é uma aposta calculada.
Hayatımla mı kumar oynuyorum yani?
Então estou a apostar com a minha vida?
Kumar oynamayı severim. Limitimi geçmeyeyim diye nakit taşırım.
Eu gosto de apostar, então... só trago dinheiro comigo para não usar o limite.
Bakın, salak kardeşim ne söyledi bilmiyorum ki gerçekten salaktır ama Debbie artık kumar oynamayacağına yemin etti.
Não sei o que o idiota do meu irmão lhe disse, ele é um idiota, mas a Debbie jurou que não jogaria mais.
Belki Debbie Hicks hala kumar oynuyordu ve birine borcu vardı. Onlar da borca karşılık evi aldı.
Ou talvez, a Debbie Hicks ainda jogue, e devia dinheiro a alguém, levaram-na a ela e à casa como pagamento.
Arkadaşımla kumar oynamaya çıkmıştım.
Eu estava a jogar com um amigo.
Tüm gece içki içip kumar oynadığını söylüyor ama üçüncü mojitodan sonra gittiği kumarhaneleri hatırlamıyormuş.
Ela disse que esteve a beber e a jogar toda a noite, mas não se lembra de todos os casinos por onde andou depois do terceiro mojito.
Kumar mı?
Jogo?
Yasa dışı kumar makineleri olduğuna dair haber aldık, Boyd.
Recebi uma denúncia sobre máquinas de jogo ilegais, Boyd.
Evet. Sezon 2, Bölüm 12 Kumar Bağımlılığı
RAISING HOPE S02E12 "Gambling Again"
Kumar problemin olduğunu biliyorsun.
Sabes que tens um problema com o jogo.
Ufacık bir kumar oynamada büyütülecek ne var ki?
- Qual é o mal de uma apostazinha?
Son kumar alemine gittiği yıl benim domuz biblo koleksiyonunu tamamladığım yıldı.
Ele jogou pela última vez no ano em que completei a minha coleção dos Porkchester.
Eline geçirebildiği her şeyle kumar oynadı kaybetmeye başlamadan önce de her şey mükemmel gidiyordu.
Ele apostava em tudo e mais alguma coisa e estava tudo bem, até ele começar a perder.
Ancak babanın kumar alışkanlığını yok edeceksen sihir numaralarınla yanıma gel.
A não ser que arranjes um truque que tire o vício do jogo ao teu pai.
- Artık kumar oynamadığını söyledi.
- Ele disse que já não joga.
Bir kere kumar oynamaya başladı mı, bırakamaz.
Uma vez que ele começa a jogar, não consegue parar. Espere.
Burt'ün kumarı bırakmasının tek yolu en dibe vurması oldu.
A única maneira do Burt parar de jogar era se batesse no fundo.
Bir daha asla kumar oynamayacağım.
Nunca mais volto a jogar.
Dediğim gibi, adım Patty ve kumar oynuyorum.
Como disse, sou a Patty e sou viciada no jogo.
- 4 yıldır kumar oynamıyor. - Anladım.
Estou a ver.
Kumar, haşin bir metres gibidir.
O jogo é uma amante impiedosa.
- Kumar oynayabileceğin bir yer.
Um sítio onde pode jogar.
Soğuk duş etkisi yapmayan bir şey yaşamadıkça hiçbir erkek kumarı bırakamaz.
Nenhum homem desiste de jogar, a não ser que entre em maré de azar.
Burt kaybetmeye başlayacak ya da kazanmaya devam edecek ve çok zengin olacak, kendisine kumarı hakkında dır dır etmeyen yarı robot bir hatun alacak.
Ou continuará a ganhar e vai ficar tão rico que vai comprar uma esposa sensual meia robô que não resmunga por causa do jogo.
Babanın oynadığı şey kumar.
O que o teu pai faz é jogar.
Mayanda kumar olabilir, dikkatli olmalısın.
Podes ter um gene de apostador que há que ter em conta.
Çocuklar, kumar oynamak ister misiniz?
Querem fazer umas apostas?
Kumarı bırakalım diye bize yalan söylediniz.
Mentiram-nos para pararmos de jogar.
Senin kumar oynaman gibi.
Como tu e o jogo.
Şunu iyi anlayayım, onun kumar sorunu mu var?
Deixa-me ver se entendi. Ele tem um problema com apostas? E bebida.
İçki yok, kumar yok.
Sem beber, sem jogar.
- Evet. - Ama kumar da oynamak istiyorsun.
- Mas também queres jogar.
Onun kumar sorunu var.
Ele tem um problema.
Kumar oynadın.
Jogaste.
Adamın şirketi ile kumar mı oynayacaksın?
Vais apostar a empresa de um homem?
30 milyon dolarlık kumar mı oynayacaksın?
Não, vais apostar por 30 milhões?
Mike'ı kumarhaneye götürdün iki gün sonra da müvekkilinin şirketi ile kumar oynadın.
Levaste o Mike a um cassino e dois dias depois estás a arriscar a companhia de 30 milhões do cliente.
Kumar değildi. Poker oynadım.
Não estava a arriscar, era poker.
Kumar ful ele karşı black jack gelmesini beklemektir.
Arriscar é jogar contra a máquina e esperar um 21.
Kumarın ve bu yaptığının ortak noktası nedir biliyor musun?
Sabes o que apostar alto e o que fizeste têm em comum?
Kumar mı?
Apostas?
- Sen burada ne yapıyorsun? - Kumar oynamıyorum.
Não estou a jogar.
Hepimiz kumar için buradayız.
Agora vamos lá ganhar dinheiro.