Kâğıdı traduction Portugais
767 traduction parallèle
Eski bir duvar kâğıdı ve başka perdeler vardı.
Havia um outro papel e tapeçarias diferentes.
Kâğıdın yok mu?
Jerry, pegue um pedaço de papel.
Bu kâğıdı ver. Sana çalışma iznini versinler.
Dá-lhes este documento e eles que te dêem a caderneta.
Hem elinde izin kâğıdı olmadan dönüyorsun hem de laubali bir şekilde konuşmaya devam ediyorsun.
Voltas sem autorização. E continuas a tratar-me por tu!
Depo şefinden yazılı bir mazeret kâğıdı almalıyız.
Mas pedimos uma justificação escrita no cupão de levantamento! Claro, não sou doido!
Cüzdanın bendeyken nüfus kâğıdına baktım.
Li o teu bilhete quando fiquei com a carteira...
Şu kâğıdı atabilir miyim?
Deito também fora este papel.
İstediğin kâğıdı imzalarım.
Eu tratarei de tudo.
Bir gün birisi duvar kâğıdının arkasından beni çağırdı.
Um dia, alguém atrás do papel de parede me chamou.
İskambil kâğıdı.
Sabe, cartas de jogar.
Sonra, bu boş kâğıdı doldurdum ve tüm yetkiyi bana veren bir vekâletname hazırladım.
Preenchi a folha, que é uma procuração que me dá plenos poderes.
- İmzaladığım kâğıdı da vereceksiniz.
Também me devolve a minha cartinha, não é?
Keşke izin kâğıdı getirseydim.
Oh, queria ter trazido um caderno.
Üstünde ismimiz yazan mektup kâğıdı alabiliriz.
Vamos poder comprar papel com o nosso nome impresso.
- Bana yazı kâğıdı getirir misin?
- Traga-me papel, sim?
Lütfen o kâğıdı bana geri ver.
Por favor, dê-me esse papel.
Lütfen o kâğıdı bana geri verir misin?
Pode, por favor, dar-me esse papel?
Biliyorum, ama pembenin bu tonu duvar kâğıdına uymuyor.
Foi ele que me disse. Eu sei, mas não é o rosa certo para o meu papel de parede.
Ambalaj kâğıdının bir parçası yırtılmış galiba.
Sim? Reparei que um bocado daquele papel de encomenda foi rasgado.
Adamın evindeki ambalaj kâğıdından kopartılmış parçaya benziyor.
Parece aquele bocado de papel de encomenda que tiraram lá de casa, lembra-se?
Gerçekten suçlu olsa, o kâğıdı çöp kutusuna koyar mıydı?
Se ela fosse mesmo culpada, não ia pôr aquele bocado de papel na lata do lixo, pois não?
Onun için tabancayı yakına attınız ambalaj kâğıdı ve bu iki resimle yengenizi suçladınız.
Foi por isso que colocou a arma e o papel de encomenda. E foi por isso que aqui colocou estes quadros.
- Bu kâğıdı iyi sakla.
- Guarda bem este papel.
Kâğıdın üzerinde yavaşça yürü.
Anda sobre o papel de arroz, o mais suave que puderes.
Kâğıdı yırtmadan yürüyebildiğin zaman adımların duyulmaz.
Quando conseguires andar no papel de arroz sem o rasgar, os teus passos não poderão ser ouvidos.
Geçen hafta FBI'dan iki adam Hackett'in ofisine gelip bir mahkeme kâğıdı bıraktı.
Dois tipos do FBI apareceram no escritório do Hackett a semana passada e apresentaram-nos uma intimação.
Biz Washington'dakiler kıçınızı tahriş etmeyi azaltsın diye renkli tuvalet kâğıdı satışına yasak getirilmesini desteklemek için Anneler Günü toplantısı fırsatını desteklemiyor değiliz...
Não pensem que nós em Washington não gostamos das opiniões das vossas mães para banir a venda de papel higiénico colorido para ajudar a reduzir a irritação do recto.
İzin kâğıdı ha?
- Minha permissão. - Sua permissão?
Yeterince kâğıdımız var mı?
Temos papel suficiente?
Yerine desenli duvar kâğıdı döşenecek.
Vou pôr papel de parede texturizado.
Biraz duvar kâğıdı ve kornişlerle inanılmaz işler yapılabiliyor.
É incrível o que se pode fazer com papel de parede e moldes.
Onca kâğıdı kim toplayacak?
- Quem vai limpar isto?
Başka birinin kâğıdındaki cevapları mı değiştiriyorsun?
Mudar as respostas do teste de outra pessoa?
Departman, bu çalışma kâğıdındaki ihtiyaçlarını beyan ediyor.
O departamento estabeleceu os requisitos neste documento.
90 kâğıdı.
- Noventa dólares.
Birgün bu kilidi kıracağım ve kâğıdı ona uzatacağım.
Um dia vou decifrar a combinação, e entrego-lhe o jornal em mão.
Gazete kâğıdı koyarım.
Eu coloco jornal.
Hint kâğıdına basılı, orijinal mavi bez ciltli. 1905 tarihli.
Impresso em papel-da-china, encadernação original em tecido azul, de 1905.
Öncelikle... lütfen eski kitapların paket kâğıdı olarak kullanılması konusunda endişelenmeyin.
Em primeiro lugar, por favor, não se preocupe por usarmos livros velhos como papel de embrulho.
Sonra... bu sahte kitabı... sayfa sayfa... parçalayıp... paket kâğıdı olarak kullanacağım!
Depois, rasgarei... esta imitação inferior, página a página, e farei dela papel de embrulho!
Maliyeti 10 kâğıdı geçmiyor biliyor musun?
Só custa 10 dólares a fazer.
Kâğıdım yok ve insanlar takside beni bekliyor.
Não tenho papel e tenho pessoas à minha espera no táxi.
- Tuvalet kâğıdı yok.
- Não há papel.
Şu kâğıdı hemen hazırlayalım.
- Óptimo.
- İzin kâğıdın nerede peki?
- Onde está o bilhete dela?
Bir kalem ve kâğıdınız var mı?
- Vou escrever para si. Teria um lápis e a parte de trás de um envelope?
Kâğıtları topladık ve dışarı çıkmaya başladık.
Quando pegámos nos papéis para sair,
Bu tamamen bir kol saati, bir kalem ve kâğıt parçasına bağlıdır.
Bem, isso depende de um relógio uma caneta e um papel.
İşte izin kâğıdım.
Aqui o tem.
- Bu ne? - İzin kâğıdım.
- O que é isto?
Bu çocukla 500 kâğıdına bahse girmek isteyen var mı?
- Quem quer apostar que o miúdo vacila? - Está a arranjar problemas.