Körü traduction Portugais
526 traduction parallèle
Bunlar gri mi, yoksa renk körü müyüm?
São cinzentos ou sou daltónico?
Hayır renk körü değilsiniz.
Não, não é daltónico.
Renk körü müsün?
Só se você for daltônico.
Onların sadece küçük hikayeler olduğunu biliyorsun, ama onlara öyle körü körüne inanmamızı istiyor ki sen de keşke inanabilsem diye düşünüyorsun.. ... ama sonuç itibariyle ne yapa -
E sabe que são somente pequenas histórias, mas ele quer que acreditem que é verdade... que deseja poder acreditar... finalmente é o que se pode fazer mas...
Müttefiklerimiz Majino Hattı'na körü körüne güvenmiyorlar.
Os nossos aliados não têm uma fé assim tão cega, na linha Maginot.
Fred C. Dobbs, üstün körü konuşmaz.
O Fred C. Dobbs não diz nada que não faça.
- Çünkü Lackery renk körü.
- O Lackery é daltónico.
Elimizdeki ışıklarla bile körü körüne çalışırız.
Mesmo com as luzes que temos, seria como avançar ás cegas.
Elimde bir göz dokturunun yazdığı rapor var. Diyor ki, ameliyat sırasında görmeniz % 85 bozulmuştu ve ayrıca, renk körü idiniz.
Tenho em minha posse um relatório de um oftalmologista, que afirma que no momento da cirurgia, a sua visão foi danificada em 85 %, e além disso, você é daltónico.
Amirale körü körüne bağlılığını takdir ediyorum.
Estimo muito a tua lealdade cega ao Almirante.
Ne yaptın da senin gibi bir körü bu kadar adam deli gibi arıyorlar?
O que fizeste para ter assim tantas pessoas a procurar um cego como tu?
Bazıları hayvanların renk körü olduğunu söyler. Ben katılmıyorum.
Diz-se que os animais são daltónicos, mas eu não concordo.
Ama izleniyorsan her hatalı ilk izlenime karşı körü körüne ileriye yönel.
Mas se foi cuidadoso, ... conduzido progressivamente às cegas através da primeira visão errônea.
Körü körüne ileriye yönel her hatalı ilk izlenime karşı.
Conduzido diligentemente às cegas... através de cada primeira impressão errônea.
Bu aşırı alçakgönüllü davranışlar... krala körü körüne itaat etmeyi telafi etmeyecektir.
Nada o ajudará a compensar sua lealdade com a coroa.
♪ Biliyorsun bu körü olamaz ♪
E isso não pode ser mau
Neden bunca zaman insanlar körü kürüne bir başarısızlık için çalışsın?
Isso tem sido tentado sem sucesso há anos. E se finalmente alguém conseguiu?
Bilinçli uygulamıyorsan da körü körüne uyguluyorsundur.
Se não a aplicares conscientemente, vais aplicá-la cegamente.
Seni oraya her şeyden habersiz körü körüne yollamayacağız, Jim.
Vamos enviá-lo para lá de forma totalmente confidencial, Jim.
Bir göreve tamamen körü körüne gitmeye razı olmayız Bay Jones.
Não partimos para uma missão de olhos vendados, Mr. Jones.
Öldürür umuduyla körü körüne ateş edemeyiz.
Não podemos dar tiros no escuro à espera de matá-lo.
Sabahın körü.
É cedo.
Katırların ikisi de renk körü.
As mulas não vêem a cores.
Kar-körü oldun.
Estás cego pela neve.
- Kar-körü olmuş.
- Ele está encandeado pela neve.
Daha sabahın körü.
É muito cedo.
Budala, kuşkucu ve bir de üstelik renk körü.
Você é estúpido, desconfiado e daltônico!
Oğlunu körü körüne seviyordu.
Amava o filho com autêntica cegueira.
Danny kar körü oldu ve katırın kuyruğuna tutunarak devam etti.
O Danny ficou cego pela neve e segurava-se à cauda da fêmea.
Bu nedenle adamımız, dostunu körü körüne, oraya buraya bakınarak bulmaya çalışır.
Então o nosso homem procurou o amigo.
Acaba ırkınızın renk körü olması ihtimali var mı?
Por acaso, a sua raça é daltónica?
Gururlu şeytanın bile körü körüne... söylerine itaat ettiği bu adam kimdir?
Que contém as palavras pronunciadas por este homem que mesmo Satã com seu orgulho as obedece cegamente?
Diğerleri çalışmalarımdan dolayı beni kabul etmekten memnunlar. Ve güvenliklerini garanti edersem beni körü körüne izlemeye gönüllüler.
Os outros estão satisfeitos em aceitar-me por causa das minhas obras, e prontos a seguir-me cegamente desde que lhes garanta segurança..
Bir daha sorun çıkarırsanız, gecenin körü gelip... geceliğinizin içine bir yarasa koyarım.
E se nos causar mais problemas, vou visitá-la de noite e ponho-lhe um morcego pela camisa de dormir a dentro.
Bunu anlamaya yönelik uzun yolculuğumuz.. hem körü körüne bir saygı hem de doğal dünyaya haz duymayı gerektirdi..
A longa viagem para essa compreensão, exige um rigoroso respeito pelos fatos, e o encanto pelo mundo natural.
- Üstün körü baktım.
- Ele copia-se a si próprio.
Renk körü değilim.
Eu não sou cego.
Ne cins adamlarsınız siz, bir körü itiyorsunuz?
Que espécie de homem é você para empurrar um cego?
Ve emirlerine körü körüne itaat ettiğimse... evet, evet dogru!
tens toda a razão.
Tecrübelerimle biliyorum ki personelimin, bir çuval içindeki renk körü bir kirpi sürüsü kadar resim yeteneği var.
Impossível, sir. Sei por longa experiência que os meus homens têm o talento artístico de um bando de ouriços daltónicos... numa mala.
Evet, Sienna renk körü kirpi atelyesince yapılan ve Bag Interior milli portre galerisindeki müthiş resimden en az benim kadar hoşlandınız mı, diye merak ediyorum da.
- Mm-hm. Sim, pergunto-me se gostou, como eu sir, daquela maravilhosa pintura na galeria nacional de retratos, Interior da Mala, pelo grupo dos ouriços daltónicos do Sena.
- Ama biz veledi de körü de şişleyeceğiz.
- Nós apanhámos o puto e o cego.
Ne iş yaptığı ortada ama en azından iki yüzlü biri değil. Üstelik renk körü.
Ele é o que é, mas só tem uma cara, não duas, e é daltónico.
İyi vicdana sahip kişilerin emirlere körü körüne uyamadığı... bazı zamanlar vardır efendim.
Às vezes, Senhor, homens de consciência não podem cumprir ordens cegamente.
Oh, harika, herşeyin üstüne bir de renk körü mü oldum yani?
Agora sou daltônica, é isso que me está a dizer?
Hatta lanet olası renk körü karını ofisimi dekore etmesi için tuttum. - Sus biraz lanet olası!
Até pus a sua daltónica mulher a decorar o meu gabinete.
- Elinin körü oluyor.
Isso é para os burros, escarumba!
Ölünün körü!
Foi, porra!
Ölünün körü dedim!
Uma gaita!
Geleneklere körü körüne bağlı olmak değil, başkasının âdetlerini kabul etmek.
Não é a obediência cega à tradição, à tradição de outrem.
Unutmadan, ben, gururuna yenik düşüp,... körü körüne hata yapan bir subaydan çok, cehaletini kabul edip soru soran bir subaya saygı duyarım.
- Fêmea?