English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ K ] / Kına

Kına traduction Portugais

105,882 traduction parallèle
Hmm, bak, Franklin'in şifresinin bir kısmını çözdükten sonra başka bir yerden gelen bazı şifrelerin farkına vardım.
A Divisão deve durar " Após eu decifrar uma parte do código do Franklin, reconheci um pedaço da cifra de outro lugar.
O tutulmanın doruk noktasını fotoğraflamak için ideal yer de Kırım'da.
E a posição ideal para fotografar o ponto central desse eclipse é na Crimeia.
Herr Freundlich, yolculuğunda Avusturya'dan geçecek Rusya'ya gidecek, Kırım yarımadasına varacak.
A expedição de "Herr" Freundlich atravessará a Áustria, entra na Rússia e termina na Península da Crimeia.
O kadar harçlık Freundlich'i Rus sınırına kadar bile götürmez.
Essa ninharia nem leva o Freundlich à fronteira da Rússia.
Neredeyse her hafta yazıp kuramımda açık bulmaya çalışıyor.
Escreve quase semanalmente, a tentar encontrar falhas na minha teoria.
Bir skandal ortaya çıkınca kontrol altına almak zordur ve daima kadın için erkekten daha kötü sonuçlanır.
Um escândalo é difícil de controlar e acaba sempre por ser pior para a mulher do que para o homem.
Bu noktaya gelmek için Riemann'ın geometrisini kullandık çünkü koordinat dönüşümleri altında belli değişmezleri içeriyor...
Para chegar aí, usámos geometria de Riemann, contém variáveis na transformação de coordenadas...
Hayal kırıklığına uğradım.
É decepcionante.
Ayrıca kasık tekmeleyen benimdir.
E o tipo dos chutos na rata é meu.
Kız öğrenci birliğine kabul haftamı hatırladım.
Isto faz-me lembrar a semana da praxe na faculdade.
Drake'in taş gibi kıçına.
Ao cu jeitoso do Drake.
Kızı şöhret canavarına kaptırdık.
O monstro da fama levou-a para longe.
Evlerinde oturmuş güzelce hayatlarına devam ederken bir mahalle kızı yanlarına taşınacak ve Cosbyler gibi mi takılacaksınız?
Estão sentadas em casa, têm uma vida agradável, de repente, aparece lá uma pelintra e achas que serão felizes como os Cosby?
Gerçekçi olursak, onu biraz itip kakardık.
Na verdade, tínhamo-lo torturado um bocado.
Kıçına bir şeyler sokup diğerlerinin yanına koyardık.
Enfiávamos-lhe coisas no cu e depois metíamo-lo na sala com os outros.
Bu deli, kaçık şirin havalarının yanına kaldığı günler geçmişte kaldı.
Este comportamento de maluca, miúda peculiar e engraçada tem de acabar.
Denizler Altında 2.000 Vajina saçmalığıyla Poussey'in anısına saygısızlık etmeyeceğim.
Não vou desrespeitar a Poussey com uma merda que parece as 2000 Léguas de Besugo.
Gardiyanlarla hapis olup muhtemelen kıçına bir şeyler sokulan?
Aquele que está na sala, provavelmente a ser sodomizado?
Artık gözlerin aşağıya doğru bakmıyor.
Agora, os teus olhos parecem estar na posição correta.
Artık Leanne'in 100 metre yakınına yaklaşamazsın.
Tens de ficar sempre a uma distância de 90 metros da Leanne.
Yüzü şişmiş tembel hayvan kılıklı arkadaşına ne oldu?
O que aconteceu à tua amiga que parece o Sloth do filme Goonies?
Onu deniz kızına dönüştürmek istemiş.
Queria transformá-lo numa sereia.
Ya artık kimse şüphelenmezken bu adam içeri girdiyse?
E se ele resolver entrar na prisão? Agora que ninguém suspeita disso?
Sen şu fabrika kızlarındansın, değil mi?
És uma das raparigas que trabalha na fábrica, não és?
Saygım var ama bunu hayrına yapmadık.
Respeito isso, mas não o libertámos de graça.
İbne olsun ya da olmasın burada kimin sözünün geçtiğini artık öğrenmeli.
Sendo maricas ou não... Está na altura de ele saber quem manda nesta merda.
Ayrıca "duble penetrasyon" anlamına geldiğini söyledim. Yani artık açık saçık şeylerden başka bir şey düşünemez.
Também lhe disse que significava "dupla penetração", para que não pensasse em mais nada, senão em imagens pornográficas, certo?
Az sonra, yeni aklanan "Yamyam Polis" ile gece görüşmesi, Litchfield Cezaevi isyanından son gelişmeler ve "İkon Kızlar" ın gelecek ayki Moda Haftası'nda kullanacakları şaşırtıcı aksesuara kısa bir bakış.
Durante esta hora, vamos conversar com o "Polícia Canibal" que foi absolvido recentemente, divulgaremos novas informações sobre o impasse na Prisão de Litchfield e mostraremos antecipadamente o acessório surpreendente que as "It Girls"
Bir iki güne, bu iş ne zaman biterse, maksimumda çürüyen bir avuç suçlunun sözüne karşılık benimki olacak.
Dentro de um dia ou dois ou quando isto terminar, será a minha palavra contra a de um bando de animais presos na Segurança Máxima.
Vali adına mı pazarlık yapıyorsun, Ulusal Silah Birliği adına mı?
Está a negociar pelo governador ou pela Associação Nacional de Armas?
Senin intikam planına hizmet ederken yeterince ızdırap çekmedik mi Kızıl?
Não achas que já sofremos o suficiente ao serviço do teu plano de vingança, Red?
Annemler üvey babamı uyanık tutmaya çalışırken hep yüzüne vururlardı.
As minhas mães davam chapadas na cara do meu padrasto para o manter acordado.
- Aslında çok yoruldum Kızıl.
- Red, na verdade, estou bastante cansada.
- Kız hasta. İlaçlarına ihtiyacı var.
- Ela está doente.
Eminim onu ilk kez hayal kırıklığına uğratmıyorsundur.
De certeza que não é a primeira vez que o desiludes.
Kızıl, bence artık senin oturup sakinleşmenin vakti geldi!
Red, está na hora de te sentares e de teres calma!
Yine de küçük kızımın başına gelenden daha iyidir.
Continua a ser muito melhor do que o que a minha filha recebeu.
Gerçi hep ilişkideki kız tarafının sen olacağını sanırdım ama sanırım içinde hep sağlıklı dozda testosteron vardı.
Imaginava que fosses a figura feminina na relação, mas sempre tiveste uma boa dose de testosterona dentro de ti.
İşlerin yolunda gitmediği, gecenin bir yarısı banyoda yere oturup eski kız arkadaşlarını arayınca anlaşılıyor herhâlde.
Sabemos que estamos na fossa, quando ligamos às antigas namoradas, sentadas no chão da casa de banho, a meio da noite.
Kafa derinin üst kısmını kaldırıp beyindeki basıncı azaltmak için kafatasına delik açıyorlar.
Levantam uma aba do escalpe, fazem um furo no crânio e aliviam a pressão sobre o cérebro.
Hayatı boyunca tek istediği, onu sevilmeye layık olduğuna inandıracak biriydi.
Ela sempre desejou ter alguém na vida que lhe assegurasse que merece ser amada.
Bu canavarın niye bunca zaman sonra ortaya çıktığına gelince, bence özüne sadık kalırsa kendisi açıklayacaktır.
E quanto a razão deste "Monstro" ter voltado depois de todos estes anos, eu diria que se permanecer fiel ao padrão, - ele mesmo vai contar-nos.
"Yaşam yolumuzun ortasında karanlık bir ormanda buldum kendimi çünkü doğru yol yitmişti."
"Quando já ia na metade do caminho da nossa vida, vi-me numa floresta sombria, porque perdi o rumo do caminho certo."
-... sıradışı bir şey bulamadık.
- ou na do seu companheiro.
Onu hayal kırıklığına uğrattım.
E eu falhei com ela.
Jack, Onario'nun babasına ulaşmaya çalıştığı konusunda haklıydık.
Jack, estávamos certos sobre o Onario ir atrás do pai.
- Sadık bir mürit Ateş'i layık olmayan bir krala, bir Azgeda kralına vermektense ölürdü.
Um seguidor devoto preferiria morrer a dar a Chama a um rei indigno. Um rei Azgeda.
Yarısı yaşındaki bir kadına sarkıntılık ediyor. Çok uygunsuz!
Apalpar uma mulher com metade da idade é indecoroso.
Hayatımızdaki en muhteşem insan düşüncesi başarılarından birine tanıklık ediyoruz.
Testemunhamos um dos feitos mais brilhantes do pensamento humano na nossa vida.
Hatta beni görmeye gelme sebebinizin açık sözlülüğüm olduğunu düşünüyorum.
Na verdade, julgo que me visitou exactamente devido à minha franqueza.
Tanık Koruma vardı, ben değil.
Na Protecção de Testemunhas. Não era eu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]