English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ K ] / Kırıl

Kırıl traduction Portugais

11,058 traduction parallèle
Ayağımın nasıl kırıldığını biliyor musun?
Sabes como parti o pé?
Kırılır onlar.
- Sim. - Parte-se, sabias?
- Mercer'e söyle yarın önemli işlerimi hallettikten sonra kılıcı hazır olacak.
Avise que terá a espada amanhã depois de eu tratar assuntos urgentes.
Sanırım bu güzel bir kılıç...
Tem um cabo porreiro, acho...
Hayır Gustav, o bir güneş kılıcı değil.
Não, Gustav, não é uma espada de sol.
Her zaman onu kıl payı kaçırıyoruz.
Perdemo-lo sempre.
Hookfang gitmiş! Akşam ağılını kırıp kaçmış!
O Hookfang desapareceu, saiu do curral dele ontem!
Kahvaltılık gofretlerden almak için gelmedin sanırım.
Creio que não vieste buscar uma barra energética?
Sayın Yargıç, açıkça belli ki bu en iyi ihtimalle ihmalkârlık, -... en kötü ihtimalle de kasıtlı dolandırıcılık.
Meritíssima, como pode ver, houve uma clara negligência, prática deliberada.
Bu dolandırıcılık yapıldığını göstermez.
- Não houve dolo da nossa parte.
Dolandırıcılık olmasının nedeni kendi türev ürünlerinin ne kadar riskli olduğunu bildiği halde müvekkilimize satmış olması.
- O dolo foi a criação destes derivados. Ele sabia quão arriscados eram e vendeu-os mesmo assim.
Neredeyse gitti sayılır. Kuyunun kuruduğu en kısa sürede, o gitmiş olacak.
Quando o poço estiver seco, ele vai-se embora.
Senin gibi bir yaratık da bu gariplikler arasında sayılır.
Uma criatura como tu está, certamente, entre elas.
- Sanırım Squanch Gezegeni'ne 6.000 ışık yılı uzaklıkta.
Deve ser para o Planeta Asfixia, a 6000 anos-luz daqui.
Hayal kırıklığı karşısında nasıl tepki vereceğimden şüpheniz varsa diye.
Para o caso de ter dúvidas sobre como processo a decepção.
Kızlar bana bayılır.
Raparigas gostam de mim.
Belki de taşımacılık şirketinin adıdır.
Talvez seja o nome da empresa transportadora.
Onsuz büyüyen bir oğlu olabileceğini öğrenirse eğer yıkılır resmen.
Se ele descobre que pode ter um filho que cresceu sem o conhecer, vai ficar destroçado.
İyi durumda bir asiye karşılık Elena'nın içinde yattığı tabut. Hayır.
Um Herege em boas condições pelo caixão que contém a Elena.
O olmadan kılıç sadece bir kılıçtır. "
Sem isso, a lâmina é apenas uma lâmina. "
Asla kılıç kavgasına hayır diyemem.
Nunca um para resistir a uma luta de espadas.
Bir vampirin kalbine tamamen bir kılıç girdiğinde büyülü bir kanal görevi görür ve ruhu bir taşa çevirir ve bu taşın amacı sizin gibi vampirleri cezalandırmaktır.
Sabem, quando um vampiro é atingido no coração com a espada completa, ela age como uma conduta mágica, transferindo o seu espírito para esta... Pedra particularmente má, e a função da pedra é castigar vampiros como vocês, rapazes.
- Bayan güreşçi kılığına girip, Ağır Regl'i ringde mağlup edeceğim.
Vou-me tornar uma lutadora de wrestling, e derrotar a Monstruação no ringue.
Ne sık yanılırım bilirsin.
Sabes quantas vezes me engano.
Kızıl Taç. Aradaki sihirli engelleri aşarak konuşmakta kullanılır.
Coroa Escarlate, é usado para comunicar através de barreiras.
Sanırım asıl endişelenmen gereken kişi kızın.
Suponho que é mesmo a tua filha que te deve preocupar.
Dolandırıcılık ve yolsuzluk departmanıyla görüşeceğim.
Preciso de falar com o departamento de fraudes.
Kılıcını kaldır ve İngiltere'nin senin adına savaşan erkeklerini koru.
Levantai a vossa espada e poupai estes homens de Inglaterra que lutam em vosso nome.
Artık güvende sayılırız.
Por agora, deve ser seguro.
- Açık olayım. Kılıçla cevap vermeye hazırım.
Que fique claro, estou pronto a voltar a pegar na espada.
İnsanlık tarihinde epey bir geriye doğru giderseniz görürsünüz ki bunun birkaç bin yılında düzen hep aynıdır. Yönetimde erkekler vardır.
Sabe, se analisar a história a longo prazo, essencialmente foram vários milénios a fazer as coisas de uma forma, com só os homens no poder.
İki kadın tarafından "Anlamıyorsak satın da almıyoruz" yatırım prensibiyle kurulan şirket "piyasalarda daha fazla kadın olsaydı nasıl bir farklılık yaratırdı" tartışmalarını da beraberinde getirdi.
Fundado por duas mulheres com o principio de investimento de "se não percebemos, não o compramos", aqui fala-se muito da diferenca que teria feito se mais mulheres estivessem envolvidas nos negócios de investimento.
Millet bu durumu alaycılık ve başkaldırıyla yorumluyordu.
As pessoas interpretaram-na com tamanha ironia e provocação.
Kızın bunu kabul etmez ve cezalandırılırdı.
A tua filha, acho, não conseguiu aceitar isso e foi punida.
" Tüm günahlar bağımlılık yaratır...
Todos os pecados tendem a ser viciantes.
Bu yaralanmayla bağlantılı başka bir kırık olduğunu gösteriyor.
Dentro da lesão há uma fractura linear profunda.
Yetki verilmemiş bilgisayar erişimleri için ödenmemiş borçlar, elektronik dolandırıcılık, kimlik hırsızlığı.
Mandados excepcionais para aceder a computadores não autorizados, transferências fraudulentas, roubo de identidades.
Bana kızgın sayılır.
Ela está um bocado lixada comigo.
- Ne olursa. Kumarhanedekiler de en az Kızıl Şahin kadar inatçıdır.
O nosso povo no casino são tão teimosos como o Red Hawk.
Bir soykırımcı ruh hastası en çok diğerlerinin aşağılık olduğunu düşünür.
Um maníaco genocida que considera os outros inferiores.
Sonra ayrılığın verdiği kaygıyla kavga edecektik. Yarın sabah da sen temelli gitmeden önce barışacaktık. Hayır, hayır.
Eu ia fazer o teu jantar preferido, depois íamos brigar por causa da ansiedade da separação e amanhã de manhã íamos fazer as pazes antes de partires para sempre.
O karı kılıklıdır.
Está só batido.
- Hayır. Diyelim ki başarılı olduk ve makineleri kapattık. Sonra ne olacak?
Digamos que somos bem sucedidos, que desligamos os motores.
- Evet uğrar. Beş dakikalığına hayal kırıklığına uğrar sonra darılır ve sen de pes edersin çünkü iradesizsin ve ona rozet verirsin.
- Vai, durante cinco minutos, até fazer uma birra e tu cederes, pois não sabes dizer "não"
Bütün gün yaşlı bunağın peşinde fırıldak gibi dönüyorum her isteğine karşılık veriyorum ve tek bir şey olumlu bir sonuç vermedi.
Passei o dia todo a passear o velhaco, atendendo a cada pedido, e nada, absolutamente nada foi suficiente.
Tatlı böyle kıvrılır zaten.
- Faz uma curva ligeira.
"Kudret abi eli boş dönecek." demiştim. "Rüyayla yola mı çıkılır?" demiştim.
Seguir um sonho é de loucos e voltou sem nada.
Bir tür organize dolandırıcılık operasyonu olabilir. Ya da bir tür seks oyunudur.
Pode ser um golpe organizado, talvez uma coisa sexual...
Bağımlılık bir hastalıktır.
O vício é uma doença.
Karşılık verirsen, diğerleri de saldırır.
Se lutares, os outros são mandados atacar.
Tüm suç babacığın eski rakibi Arthur Maciel'e yıkılır.
E, melhor ainda, culpava o antigo rival do papá, Arthur Maciel.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]