Lassiter traduction Portugais
177 traduction parallèle
Stackpole, McFee, Lassiter ve Phalen Avukatlık Bürosu'ndan.
Stackpole, Mcfee, Lassiter e Phalen, Advogados.
Globıl'ın Yönetim kurulu başkanı Bob Tomıs... raporunda Peter Lessiter ve Şirketin başkanı Alan Mintzi anlaşmanın gerçek mimarları olarak değerlendirdi.
Bob Thomas, director-geral da Global, remeteu os repórteres para Alan Mintz, presidente da P.K. Lassiter e Cia, arquitecto do negócio.
- Olur Jack. - Peter Lessiter.
Peter Lassiter.
Casus musun? İnternet'te mi dolaştın? Böyle bir şey mi?
Não faz diferença, porque você pode ter impressionado o Lassiter, mas a mim não.
- P-K Lessiter Yatırımcılık adlı şirket yeni yöneticileri kendine çekmek istiyor.
Uma sociedade de investimentos de nome P.K. Lassiter serve-se dela para atrair novos executivos. Vou dedicar-me à arbitragem, amor.
Ama ona ödül olarak verilen parçayı salonunda saklıyor. Pahabiçilemez bir antika- - Lassiter.
Mas a melhor peça está na sala de estar dele, uma antiguidade de valor incalculável...
orjinal lazer tabancası.
a Lassiter. A pistola-laser original.
Saffron'un bir fikri var.Oraya girip lassiter ı alıp kolayca çıkabiliriz.
A Saffron acha que podemos simplesmente entrar, e tirar a Lassiter da estante dele.
Kapıdan içeri girmek, silahı elimize almak kolay.
Passar a porta e pôr as mãos na Lassiter é fácil.
Lassiter'ın olduğu salon 9. katta.
A sala onde está a Lassiter é no nono andar.
Biz o düğmeye bastıktan 30 saniye sonra lassiter paramparça olacak.
30seg depois de premirmos o botão, o saque é incinerado.
Biz sadece değersiz Lassiter'ini çalıyoruz. Yaptığımız tam olarak bu.
A menos que pareça que estamos a roubar a sua preciosíssima Lassiter, porque é o que estamos a fazer.
Mays Gilliam, Debra Lassiter.
Mays Gilliam. Debra Lassiter.
Seni Martin Geller, Debra Lassiter ile tanıştırayım.
Deixa-me apresentar-te ao Martin Geller, e à Debra Lassiter.
Gilliam'ın danışmanı Debra Lassiter'in araçtan inmesinden sonra..
É isso que os jornalistas desejam saber após a conselheira de Gilliam
.. Washington'luların bilmek istediği şey bu.
Debra Lassiter, abandonar a campanha.
Lassiter'in gittiğini biliyorum ama bence..
Eu sei que a Lassiter está de fora, mas penso...
Kariyerimin en başarılı olayı, ve kimse ona dokunamaz. Lassiter evrensel olarak biliniyor.
Bem, eu nunca cheguei a dizer-te o nome dele.
Eğer, birisi postaya ceset aldığımı duysa işimi kaybederim.
A Lassiter. A pistola de laser de mão original.
Selam, Bu Zoe ve Malcolm Reynolds için bir mesaj.
Passar da porta e pôr as mãos na Lassiter é fácil.
O, afedersin Rahip.
O gabinete com a Lassiter fica no nono andar.
Belki hayatta olmazsam işe yarayabilir diye düşünmüştüm. Öldün ve senin peşini bıraktıklarını düşündün.
A menos que pareça que estamos a roubar a sua Lassiter, porque é isso que estamos a fazer.
Bu "imdat durumu" birinin pantolonunda vuku bulmuyordur herhalde, değil mi?
Um artefacto valioso, o maior golpe da minha carreira e ninguém quer. A Lassiter é conhecida universalmente.
Chase Lassiter mi o?
Aquele é o Chase Lassiter?
Lassiter'la öldürücü olmayan silahlar konulu seminere gitti? Şehir dışında?
Vai a um seminário sobre armamento com o Lassiter fora da cidade?
Bilmiyorum Lassiter sen söyle.
- Não sei. - Lassiter, cortou o cordão.
- Lassiter mi bu?
- Aquele é o Lassiter?
Albay Lassiter, efendim!
Coronel Lassiter!
Müttefik Quantrill'in Lincoln'u öldürme planlarına son vermiştir. Ve büyük-büyük-dedem Albay Muscum T.Lassiter katılmıştır.
Pôs fim à conspiração do confederado Quantrill para assassinar Lincoln, e envolveu o meu tetravô, o Coronel Muscum T. Lassiter.
Hepsi bu. Dedektif Lassiter nasıl, kim, neden olduğunu öğrenmek istiyorum.
Posto isto, Detective Lassiter, quero saber como, quem e porquê.
Şaşırtıcı bir biçimde Lassiter bize bilgi vermiyor.
Por estranho que pareça, o Lassiter sonegou informações.
İstiyorum, ama Lassiter izin vermiyor. Döneme uymuyormuş.
Eu quero, mas o Lassiter não deixa, diz que são anacrônicos.
Ama Lassiter'ın büyük-büyük-dedesi Muscum onları köprüde gafil avladı, değil mi?
Mas o tetravô do Lassiter, Muscum, conseguiu travá-los, certo?
Yanlış adamı tutukladığını söylemiştim Lassiter. Biliyorum.
Eu disse que se tinha enganado na pessoa, Lassiter.
Bu baş dedektif Carlton Lassiter Ve onun sevimli yeni partneri Juliet.
Este é o Detective Carlton Lassiter e a sua nova colega, Juliet.
Lassiter bunun planlanmış bir soygun Olduğu konusunda akılalmaz bir fikre sahip.
O Lassiter tem a ideia absurda que se trata de um golpe elaborado.
Liste, liste. Lassiter'in toplantısından Sonra süphelilerin bir listesini yaptım.
- Compilei uma lista de suspeitos após os esclarecimentos do Lassiter.
Lassiter'in ki.
- Do Lassiter.
Lassiter'ın resminde, o kasada Bir işaret belirmemeliydi.
Nas fotos do Lassiter, não havia marcas na caixa-forte.
Bu Lassiter'ın süphelisi.
- É o suspeito do Lassiter.
Lassiter.
Lassiter!
Kaseti en azından Lassiter'inki yerine Başka bir odada izleyebilir miyiz?
Temos mesmo de ver a cassete no quarto do Lassiter?
Üzgünüm Dedektif Lassiter ama Burada yazan bu.
Desculpe, Detective Lassiter, mas é o que diz aí.
Bu Dedektif Lassiter değilim. Anlayamadım efendim.
- Este não é o Detective Lassiter.
Lassiter'in kalp krizi teorisin hiç de uzak bir ihtimal olmadığını düşünmeye başladım.
A teoria do ataque cardíaco do Lassiter pode não ser descabida.
Lassiter'in yeni ortağı. Kız arkadaşını başka yere atadılar.
A nova colega do Lassiter, transferiram-lhe a namorada.
Fiziksel olarak duyduğumu Yada sizi onunla ve Dedektif Lassiter'la beraber Yürürken gördüğümü bilmiyorum Ama kesinlikle psişik Kelimesini duydum.
Não sei se a ouvi psiquicamente, ou se quando passava com ela e o Detective Lassiter, mas ouvi a palavra vidente.
- Haklısın.
Ele está à sua espera, Sr. Lassiter.
Orada yaptığın soytarılık Lessiter'ı büyüledi. Ama bana sökmez. İşi alacağından da şüpheliyim.
Mesmo que consiga o emprego, o que duvido, aviso-o de que o Peter Lassiter cansa-se dos seus favoritos muito depressa.
Özellikle de New Jersey'den gelen bir lastikçi. Aklın varsa çeneni kaparsın. Bizden uzak dursan iyi olur.
Portanto, se tiver cautela, não levante ondas e andar longe do Lassiter, talvez eu o deixe ficar quando ele se fartar de si.
Eğlenceli birşey mi geldi?
A Saffron tem uma ideia de como podemos entrar e tirar-lhe a Lassiter.