Levo traduction Portugais
9,409 traduction parallèle
Kanan'ı istediğin yere getireceğim.
Eu levo o Kanan até ao sítio.
Seni Knick'e götürmek için fazla vaktim yok.
Pronto, levo-o para o Knick em menos de nada.
Hasta insanları hastaneye çabucak taşıyorum.
Levo os doentes para o hospital em menos de nada.
Sen havai fişekleri getir ben insanları getireyim.
Leve o fogo-de-artifício e eu levo as pessoas.
Birden sharknados ile. Birleştirme bunlardan yeterli ıf,
Eu levo-vos ao General.
Kahveyi ben hallederim.
Eu levo o café.
- Polis olma konusunda ciddiyim.
Levo muito a sério ser polícia.
O almasa da ben gelecek nesillere olan sorumluluğumu ciddiye alıyorum.
Eu levo a sério as minhas responsabilidades para com as gerações futuras, mesmo que ele não o faça.
Yanınıza getiririm.
Eu levo-lhos.
Ben öne biniyorum.
Eu levo a espingarda.
Ben ilgileniyorum.
Eu levo-a.
Sinsice bir hayat süremezsin.
Não levo uma vida fácil.
Ben de geliyorum o zaman ve merak etme o değerli telsizini de getiririm.
Então eu também vou. E não te preocupes, eu levo a porcaria do teu rádio.
Burada bekle, seni içeri sokacağım.
Espera aqui, já te levo para dentro.
- Ben alabiliri.
- Eu levo isso.
Tamam 4000 $ nakit. - Öğleden sonra getiririm.
Está bem, quatro mil em notas, e levo-te esta tarde.
Dur ben açayım sana.
Eu levo isso.
En az 50 doz istiyorum ama fazlasını verirseniz neden almayayım?
Preciso no mínimo de 50 doses, mas levo mais se estiver bem-disposta.
Sen silahları al, ben yemekhaneden götürürüm onları.
Tu vais buscar as armas e eu levo-os até ao refeitório.
İsterseniz koruyucu giysili bir ekip yapıp diğer katları temizleriz.
Se quiser, eu levo uma equipa em fatos anti-radiação e varro os outros níveis.
16 yaşına geldiğinde, seni Cincinnati'ye götürürüm, o zaman orada ki görülecek şeyleri görürsün.
Quando tiveres 16 anos, eu levo-te a Cincinnati, e vais ver o que há para ver.
Ben her şeyi ciddiye alırım.
Levo tudo muito a sério.
- Ben seni götürürüm.
- Eu levo-te.
- Ben götürürüm dedim.
- Eu levo-te.
Bunları da.
Levo estas duas.
Savaş zırhımı giyip geleceğim.
Estarei lá. Levo uma armadura.
Bu olduktan ve Omega güvenceye alındıktan sonra istediğiniz herhangi bir yere gitmenizi bizzat sağlayacağım.
Depois disso, com o Omega seguro, levo-o para qualquer sítio que queira ir.
Hadi, seni hastaneye götüreyim.
Anda, levo-te ao hospital.
İşin bitince beni ararsın ve onu sana getiririm.
Telefona-me quando acabar e eu levo-a até ti.
- Seni buraya getireceğim.
- Eu levo-te lá.
Ben, Bay Hogan ile revire bakayım. Siz de elbiseleri getirin.
Olha, eu levo o Sr. Hogan à enfermaria, faço-lhe o curativo.
Çabucak dönebilmem için seni bir an önce revire götürmeliyim.
Quanto mais cedo lá chegar, mais rápido o levo à enfermaria.
Sizi onlara götüreceğim.
Eu levo-vos até eles.
Sorunumu başka yerlerde çözeceğim.
Eu levo a minha confusão para outro lado.
Kağıtları imzalayacağım, noter kâtibine vereceğim.
Eu assinarei os papeis e levo-os para autenticação.
Sizi ülkeme götürürüm, ona adımı veririm.
Levo-te para a minha terra, ela fica com o meu nome.
Onu Slauson'da alışveriş merkezine götürdüm.
Levo-o até um pequeno centro comercial em Slauson.
Seni film izlemeye götüreceğim.
Eu levo-te ao cinema.
Angela'yı götürmüyorum.
Não levo a Angela.
Memur Gordon? Ben Gerry'i muhabbet etmeye götürürken, personel kayıtlarına bakabilir misiniz?
Agente Gordon, importa-se de rever os registos do pessoal enquanto eu levo aqui o Jerry para conversar?
Asgard'a götüreceğim.
Levo-a para Asgard.
- Seni ona götüreceğim.
- Levo-te até ela.
Seni bizim gibi insanların olduğu yere götüreceğim.
Levo-te para um sítio onde podes estar com pessoas como nós.
Seni bizim gibi insanların olduğu yere götüreceğim.
Levo-te para um sítio onde estarás com pessoas como nós.
Söz veriyorum seni Skye'a götüreceğim.
Eu levo-o à Skye, prometo.
Seni bizim gibi insanların olduğu bir yere götüreceğim.
Levo-te a um sítio onde podes estar com pessoas como nós.
İkinizi de götüreceğim.
Levo os dois.
Ben Moto'yu alacağım.
Eu levo o Moto.
Tamam, ama sadece küçük bir tane.
Levo alegria às pessoas. Queres outra?
Ailem alacak beni.
Eu levo-te ao aeroporto. Os meus pais levam-me.
Ben de seni geçireyim.
Eu levo-te à porta.