Likör traduction Portugais
476 traduction parallèle
İşte likör.
Tèm aqui as vossas bebidas.
Hizmetçilerden biri likör içmiş yine.
Um dos criados atirou-se de novo ao xerez.
Verandada likör alalım mı?
Vamos tomar um xerez no alpendre?
Biraz likör içelim mi?
Vamos tomar um xerez?
- Üzgünüm ama likör lekesi.
- Desculpa é licor.
Kızılderililere likör satıyorsunuz.
Que vende alcóol aos indios.
- Likör alır mısın Martha?
- Um licor, Martha?
Çok fazla likör vardı.
Havia muito okolehao.
İyi likör.
Okolehao bom.
- Peki ya kaçak likör?
- E o álcool de contrabando?
Likör yok.
Sem okolehao.
Likör galiba.
Acho que é licor.
Diğer bir deyişle kadının vücudu... ıslak bir biftek, bir bardak likör, bir şişe comphor,... uranyum, streptomysin gibi... dalgalanıyor...
Por outras palavras, aquele corpo feminino... dançando no palco é um suculento pedaço de carne... um copo de licor, uma garrafa de cânfora... estreptomicina, urânio...
Şu çantadaki likör mü?
Isso que traz dentro da caixa não é licor, pois não?
iyi likör ve güzel görünen kadınlar.
Boa comida, boa bebida e mulheres bonitas.
Hayır. Mümkünse Likör alayım.
Não prefiro um copito.
Bana bir kadeh daha likör verin.
Ah sim, bom entretanto sirva-me outro copito.
Yemek sonrasında sizin için likör ısmarlamama izin verirseniz beni çok gururlandırırsınız.
Seria uma honra para mim... se me deixar lhes oferecer um licor depois de jantar.
Likör onu sakinleştirir.
A sua confusão irá diminuir com o licor.
Tadını gidermek için içine biraz likör ekle.
Põe-lhe um pouco de uísque, para mudar o sabor.
Kasabada kalmalıydık. Birkaç kız bulup likör içerdik.
Devíamos ter ficado na cidade... arranjando umas garotas e mais bebidas.
Tüketilen likör miktarına hayatta inanamazsın.
Não vão acreditar na quantidade de bebida que consumiram.
Hanımefendiye likör ikram et.
Oferece um Fernet à senhora. Far-lhe-á bem.
- Hanıma biraz daha likör ver.
Oferece outro cálice à senhora. Aceita?
Cin, likör ve birkaç kişisel şey.
Somente alguns objetos pessoais.
Tavuklar, cin, likör ve tüfekler. Bilemiyorum.
Galinhas, bebidas, armas, não sei mais.
Likör tatlısı yeterli mi?
Chega de refresco?
Kart oynuyorlar, likör içiyorlar, ve kadın kovalıyorlar.
A jogar às cartas, a beber, a correr atrás de mulheres.
- Küçük hanım, biraz likör alırmısınız?
Senhorita, vou trazer um licor.
Her şey hakkında ama özellikle bir bardak likör ve hediyeler benim için.
Que eu não esteja ébrio e me sinta prendado.
Likör ile belki durumu kurtarabiliriz.
Embebede-os, possívelmente assim possamos escapar às escondidas.
iyi likör, birkaç poker masası ve hiç kız olmayacak.
Bom uísque, poucas partidas de cartas e sem raparigas.
Biraz likör.
Um pouco de licor.
Umarım doktorun elinde çok likör vardır
Espero que esse doutor tenha muito mescal à mão.
Gidip biraz likör bulacağım.
Vou buscar um pouco de mescal.
Gidip likör bulayım.
Vá buscar um pouco de mescal.
Bir de küçük, nefis bir likör?
- O que se passa? - Onde é que vão?
Bir likör almak için olamaz. Yukarıda bol miktarda var.
Não foi buscar álcool, tinha muito aqui.
Annem misafirlere likör yaptığında... onu benden saklamaya çalışırdı.
A mamã fazia um licor igualzinho a este. Mas ela escondia-o porque era para as visitas e não para mim.
- Likör içer misiniz?
- Quer tomar um licor?
Payımı satmakla iyi yaptım belki de, bu sayede likör paramı çıkarttım.
E eu digo que mereço uma parte! Pelo menos, que me chegue para os copos.
Biraz likör ister misin?
Você gostaria de alguma bêbida?
Hiç likör kalmadı.
Não há mais bêbida.
Likör?
Schnapps?
Yakınlarda likör satan bir yer varsa, belboyu da yollayabiliriz.
Mande o contínuo buscar.
Bilmiyorum. Likör dükkanları çok fazla soyuluyor.
Roubam muito as lojas de licores.
Evet, git bir likör dükkanı soy.
Sim, vá roubar uma maldita loja de bebidas.
AİLE LİKÖR DEPOSU içki yasağı nedeniyle...
LOJA DE BEBIDAS FAMILIAR devido à proibição...
Majesteleri Likör istiyor.
Sua Alteza deseja um copo de licor.
Likör getiririm.
Até amanhã.
Veya bir likör?
Algum licor?