Lucky traduction Portugais
1,084 traduction parallèle
Lucky, sen iyi misin?
Lucky? Diabos, estás bem?
- Teşekkürler Lucky.
Obrigado, Lucky.
İyi geceler Lucky.
Boa noite, Lucky.
İyi geceler Lucky.
- Boa noite, Lucky.
Lucky bu duvarlar 12 metre boyunda.
Lucky, aqueles muros têm 8 metros de altura.
Bana biraz zaman ver de gidip, Lucky ile konuşayım.
Deixa-me falar com o Lucky
Ama adım gibi eminim ki ; Santa Poco halkı kendi El Guapo'larının ve gerçek El Guapo'nun üstesinden gelmeyi başaracaktır.
Tão certo como eu me chamar Lucky Day, o povo de Santo Poco pode vir a vencer o seu próprio El Guapo, que por acaso é o verdadeiro El Guapo.
Eşyaları çiğnemek yok, makineleri kurcalamak yok...
Não podes dar voltas na máquina de secar não podes mastigar nenhuma parte do corpo do Lucky...
Ama bu adil değil! O, eşyaları çiğneyebilir öyle mi?
Não é justo, porque é que ela pode mastigar o Lucky?
Şanslı için süper birşey.
É perfeita para o Lucky.
Şanslı'nın peşinde.
Lucky está lá.
Kastettiğim kedimiz Şanslı.
Isto é, Lucky. O nosso gato.
Lucky bile bundan daha iyisini yazabilir.
Lucky consegue escrever melhor que isso
Pardon, Şanslı.
Lucky.
Hey, şanslı.
Oh, Lucky. ( sortudo )
Yazık, zavallı şanslı, Ben, bir "kedi" olarak onu beğenirim.
Pobre Lucky, eu gostava dele como gato ;
Şanslı değildi.
Não é o Lucky.
Lynn, git ve Lucky'yi serbest bırak.
- Lynn, vai desamarrar o gato. - Já vou.
Tamam, ben de Lucky e veriyorum o zaman.
- Está bem, dou-o ao Lucky.
Bu "Seni şanslı seni" ye verilmiş bir karşılık olabilir mi?
Pode ser uma coisa que responda a : "Anda cá Lucky"?
Bir dakika kaldı, Luckmeister.
Falta um minuto, Lucky.
Lucky Strike, lütfen.
Lucky Strike, por favor.
Lucky Strike, lütfen.
Um maço de Luckie Strike, por favor.
Neden Lucky'nin diş fırçası mikro ısıtıcıda?
Porque estão os pratos por lavar no microondas?
Pekala. Hala şanslısın.
Mantém-te firme, Lucky.
Kıpırdama, Lucky.
Fica parado, lucky.
- Bu, Lucky.
- Este é o Lucky.
- Merhaba, Lucky.
- Olá, Lucky.
Lucky!
Lucky!
Lucky Gordon beni öldürecek.
Lucky Gordon vai matar-me.
Sen olmasaydın, Lucky'le tanışmayacaktım.
Nunca teria conhecido o Lucky se não fosses tu.
Johnnie Edgecombe, Lucky Gordon, birer tavşandır.
Johnnie Edgecombe, Lucky Gordon, são peixe miudo.
- İki Lucky lazım. - İki Lucky.
- Dois maços de Lucky.
- Lucky, adamlara çocuğun işini bitirmelerini söyler misin?
Mande seus homens livrarem-se dele.
- Bunları konuştuk.
Lucky, já discutimos isso antes.
Lucky, doğru olmadığını söyledim.
Eu lhe disse a verdade.
Lucky Strike, Chesterfield, Camel?
Por exemplo, Lucky Strike, Chesterfield, Camel?
Bir sürahi sıcak kahve ve birkaç paket Lucky Strike istiyorum.
Fazia-me jeito uma cafeteira cheia e uns maços de Lucky.
Ayı gibi herifi nası taşıcan len?
You're real lucky.
Gangster olan Lucky Lipinsky mi?
Lucky Lipinsky o gangster?
Onu bugün neşelendirecek bir şey varsa ancak piyangodan çıkacak bir ceset olur.
A única coisa que o deve animar hoje é a descoberta de um corpo no "Lucky Dip".
Dünya Le Bourget'dan Fransa kariyerinde... şanslı Lindy'den beri... kimseyi böyle omuzlar üstünde görmedi.
O mundo não vê nada assim... desde que os franceses transportaram Lucky Lindy aos seus ombros... do campo Bourget.
Bana bir paket Lucky Strikes ve konyak ver.
Consiga-me um pacote de Greves Sortudas e um cognac.
# I know that the lucky old sun...
* Eu sei que o lucky old sol...
# I know that lucky old sun
* Eu sei que Iucky old sol
Merhaba Lucky.
Atenção, Sortudo.
Yapacağımız ilk şeyaltı paket Lucy-Lager almak olacak. Ve o meşhur Hollyw ood yazısına tırmanacağız. Ve ay ışığında uluyacağız.
Por Deus, a primeira coisa que faremos é comprar uma caixa de Lucky Lager e vamos subir naquela placa famosa de Hollywood e vamos uivar para lua.
Bunlar Lucky Lager değil.
Espere um pouco. Essas não são Lucky Lager.
Lucky Lager söylemiştik.
- Pedimos a cerveja da sorte.
Şimdi de cam bardak yasak. Sırada ne var Lucky?
- O que será a seguir?
Lucky.
Lucky.