English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ L ] / Lydon

Lydon traduction Portugais

53 traduction parallèle
Ronnie'nin basina gelenleri gosterecegini soylemistin. Ronnie tesisin içinde oldu. Disarida ne ariyoruz?
Harley Lydon, líder da nefasta gangue da Rosa Negra morreu ontem à noite numa perseguição depois de uma tentativa de furto à loja central de peles.
- Lydon Tepesini hatırlıyor musun?
- Lembra-se de Lydon Hill?
Beni bisikletle Lydon Tepesine çıkarırdın.
Costumava levar-me a subir Lydon Hill na sua bicicleta.
Bölgesel Güvenlik Sorumlumuz John Lydon. Deniz Müfreze Komutanı John Baldwin.
John Lydon do RSO e o Comandante John Baldwin.
Lydon Endüstri'sinden Bay Gerald Lydon'ın şoförü ve yardımcısıyım.
Sou motorista e attaché do Sr. Gerald Lydon, Lydon Industries.
Teşekkür ederiz. Bay Lydon'ın size bir teklifi var.
O Sr. Lydon tem uma proposta para si.
Ama bunu kabul edemem. Lütfen Bay Lydon'a bir daha benimle irtibata geçmemesini söyleyin.
Por favor, diga ao Sr. Lydon para não me voltar a contactar.
Gerald Lydon adında bir adamla işbirliği mi yapıyorsun?
Está comprometido com um tipo chamado Gerald Lydon?
Lydon hatırlayamadığını söylüyor. Ama hemşiresi bütün olaya tanık olmuş.
O Lydon diz não se lembrar, contudo a enfermeira dela testemunhou tudo.
Lydon'ın oğulları.
O meu pai está doente. - O seu advogado está a chegar.
Veliahtlar.
- Os filhos do Lydon.
İçinde arı olan kutunun sende ne işi var? Gerald Lydon'ın davasını alıyoruz.
Por que tem a caixa com a abelha?
Öyle mi?
Aceitámos o caso do Gerald Lydon.
Resepsiyondan, Gerald Lydon ile ilgili sorularınız olduğunu söylediler.
A recepcionista disse que tinha uma pergunta a fazer sobre o Gerald Lydon.
Lydon, bu hastalığı ona birinin verdiğini mi düşünüyor?
O Lydon pensa que alguém o infectou com AAC?
Ama Bay Lydon, şu an ismini hatırlayamadığı genetikçinin bunun teknik olarak mümkün olduğu konusunda baya ısrar ediyor.
Mas o Sr. Lydon insiste que geneticistas cujos os nomes lhe escapam, asseguraram-lhe ser tecnicamente possível.
Daha da ilginç olan ise, kredileri imzalayan kişinin Carter Lydon olması.
E, um facto curioso, é que... o fiador do seu empréstimo foi um tal de... Carter Lydon.
Carter Lydon burada yaşıyor.
Mas por que temos de ir à Noruega? O Carter Lydon vive cá.
Bayan Kademan'ın cinayeti Gerald Lydon davasıyla bağlantılı.
O assassinato da Mna. Kademan está ligado ao caso do Gerald Lydon.
Gerald Lydon'ın dosyası kapandı.
O caso do Gerald Lydon está fechado.
Şu an elimizdeki en sağlam şüpheli Lydon'ın oğlu, Carter.
O nosso suspeito mais promissor até agora, é o filho do Lydon, o Carter.
Gerald Lydon adında bir hastayla çalıştığını biliyordum ama Tash bana, o hastalığı başkasının bulaştırdığını düşündüğünü hiç söylememişti.
Sabia que ela trabalhava com um doente de demência chamado Gerald Lydon, mas... a Tash nunca me disse pensar que alguém o tinha... infectado.
Şimdi tek yapmamız gereken birinin, bir dahiye böyle bir şey geliştirip Gerald Lydon'ın üzerinde kullanması için para ödediğini kanıtlamak.
Então, o que temos de fazer, é provar que alguém pagou a um génio para o desenvolver e usar no Gerald Lydon.
Ama siz sonuçları aldığınızda birinin, muhtemelen Carter Lydon'ın Norveçli bir genetikçiyle işbirliği içinde çalışıp şimdiye kadar var olmayan bir bileşimle Gerald Lydon'ı zehirlediğini ve olanları öğrendiği için de Natasha Kademan'ı öldürdüğünü kanıtlamaya yaklaşmış olacağım.
Mas, quando obtiver os resultados, eu estarei muito perto de provar que alguém, muito provavelmente o Carter Lydon, a trabalhar em colaboração com um geneticista norueguês, envenenou o Gerald Lydon com um composto até agora não existente e depois matou a Natasha Kademan quando ela descobriu o plano dele.
Demek istediğim Gerald Lydon ile bir sözleşmemiz yok ama Carter'ın tırnaklarını yediğini fark ettim.
Obviamente, não temos um contrato com o Gerald Lydon, mas notei que o Carter rói as unhas.
Kimse aynı gece şantaj planlayıpta cinayet işlemez. Bu adamın Lydon ailesiyle bir bağlantısı yok. Üstelik sözde kurban gerekli formülü bize mesajla attıktan 20 dakika sonra bıçaklandı.
Sem esquecer o facto de que ninguém planeia fazer chantagem e cometer um homicídio na mesma noite, o homem não tem qualquer ligação com os Lydon e a sua suposta vítima enviou-nos a fórmula para induzir a AAC e foi esfaqueada 20 minutos depois.
Peki olayın, Carter Lydon ile alakası ne?
Como é que encaixa o Carter Lydon na história?
Gerald Lydon'ı zehirleme planından bahsediyorum.
Falo do plano para envenenar o Gerald Lydon.
Bak, her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu ve Natasha'nın katilini bulmanın Gerald Lydon'a olanları da açıklayacağını sandığını biliyorum. Ama o şekilde olmadı.
Sei que julgava estar tudo relacionado e que encontrar o assassino da Natasha, ajudaria a explicar o que aconteceu ao Gerald Lydon, mas não teve o desfecho esperado.
Gerald Lydon tek hedef değildi.
O Gerald Lydon não era o único alvo.
Carter Lydon değil. Babasının hasta olmasını isteyebilir belki ama yabancılara yapması için sebebi yok.
Tem motivos para querer o pai doente, mas não tem motivos para atacar estranhos.
Gerald Lydon'ın verdiği Osmia avosettayı inceliyordum ama birden kaçtı.
Estava a examinar a osmia avoseta que Lydon me ofereceu e esta fugiu.
Gerald Lydon'ın zehirlendiğini kanıtlamam için verilen nadir arıyı hatırlıyor musun?
Recorda-se da abelha rara que me ofereceram por provar que o Gerald Lydon tinha sido envenenado?
Miles Lydon bu, Skye değil yani. Bu hepimizi tümden rahatlattı.
Foi o Miles Lydon, não foi a Skye, para nosso alívio.
Bay Lydon'ı bulup, tutuklayalım. Neler biliyormuş öğrenelim.
Encontrar o Sr. Lydon, para ver o que ele sabe.
Eğer sen değilsen, Bay Lydon kiminle birlikte çalışıyor?
Se não é contigo, com quem está a trabalhar o Sr. Lydon?
Bay Lydon'un bize verdiği hesap bilgilerini kullanarak S.H.I.E.L.D. Merkez onun şurada tutulduğunu düşünüyor.
Utilizando a informação que o Sr. Lydon nos deu, o Sede da SHIELD acredita que ele está retido aqui.
Demek geldiniz, Bay Lydon.
Finalmente, Sr. Lydon.
Emlakçının telefonundaki indirmelere göre Lydon adında biriyle görüşecekmiş.
A informação descarregada do telemóvel do agente imobiliário diz que ele se ia encontrar com alguém chamado Lydon.
Lydon'un Bittaker'lera bağlantısı olduğunu doğruladık mı?
Conseguimos confirmar a ligação do Lydon aos Bittakers?
- Normalde Lydon gibi adamlarla işe arabulucu dahil edilir yan koruması sıkı ya da siber bağlantılı bir aracı.
- Normalmente, com um tipo como o Lydon, deve haver um negociador envolvido, um intermediário que contorna os contactos directos ou virtuais.
Bittaker-Lydon bağlantısı.
A ligação entre os Bittakers e o Lydon.
Lydon, onun elimizde çok iyi ve net bir resminin olduğunu biliyor.
O Lydon sabe que nós vimos bem a cara dele.
Aramayacaksınız bir de Lydon'ı bize vereceksiniz yoksa oğlunun sağlığı hakkında iyi bir şeyler söyleyemem.
Você vai cancelar essa ordem e vai entregar-nos o Lydon, caso contrário não poderei garantir o bem-estar do seu filho.
Ethan'ı 24 saat tutacağız ama Lydon, daima bizden bir adım önde.
Podemos manter o Ethan aqui durante 24 horas, mas o Lydon tem estado sempre um passo à nossa frente.
Lydon, muhtemelen oteli araştırmıştır bu yüzden yerini değiştireceğiz.
O Lydon já deve ter o hotel debaixo de mira, por isso vamos mudá-la de sítio.
Sen şimdi Lydon'un önde olmak istiyorsan Lily'i olduğu yerde bırak, bizde planımızı yapalım.
Não, se quiseres estar um passo à frente do Lydon, deixas a Lily no sítio onde está e nós fazemos o nosso próprio plano.
Lydon, küçük boşluklardan, geçitlerden ve insanların görmediği yerlerden yararlanacak.
O Lydon tirará partido de espaços e corredores apertados, áreas fechadas ao público.
Lydon, bu şekilde içeri girecek.
É assim que o Lydon vai entrar.
Lydon'ın kimliğini belirledik ve elimizde size ve ailenize ait 5 cinayet, 2 cinayete teşebbüsün kanıtları var.
Confirmámos a identificação do Lydon, provas concretas contra si e contra a sua família de cinco homicídios e de duas tentativas de homicídio.
Lydon!
Lidone!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]