Madem traduction Portugais
7,712 traduction parallèle
- Madem dansı seviyorsun.
Gostas de dançar.
Madem o kadar teşvik ediyor neden hâlâ cinayetle ilişkisine dair bir kanıt bulamadık?
Se estás tão motivado, porque ainda não o ligamos ao crime?
Eh, madem Bash o kadar konuşmuş, umarım olanların talihsiz bir hata olduğundan da bahsetmiştir.
Se ele estava tão falante, espero que tenha mencionado que foi um erro infeliz.
Ah, madem sizi rehbersi bırakıp gidiyorum, bari bedavadan şu dersi vereyim :
Visto que estou deixando-a sem mentor, te darei uma lição de graça :
- Ben çıkayım madem.
- Então eu vou sair.
Pekâlâ, madem sinirli olacaksın, ateşe karşı elektrikle savaşalım o zaman.
Certo, é assim que vai ser. Vamos usar eletricidade contra o fogo.
- Madem bugün vadem doluyor o zaman tek konuşmak istediğim budur.
Se hoje é o meu último dia, é disso que quero falar.
Tamam madem biz de onu arayalım. Yapmak üzere olduğumuz şeyi anlatalım, eğer sorun etmezse seve seve yardım ederim.
Vamos ligar-lhe e dizer-lhe o que vamos fazer e se ela alinhar, eu ajudo-te.
Madem paraya ihtiyacın vardı, neden bana gelmedin ki?
Se precisas de dinheiro, porque não me procuraste?
Madem hala siber tuzağı kullanarak iletişim kurabiliyoruz bu mesaja cevap vermemiz lazım.
Ainda podemos comunicar dentro da rede falsa, por isso precisamos de responder ao texto dele.
Gidelim. - Peki madem.
- Então, pronto.
- Evet. Hazır geçmişi deşmeye başlamışken anneni de deşip çıkartalım madem.
Já que estamos a desenterrar o passado, podemos desenterrar a tua mãe.
İşe yaradı mı bir bakalım madem.
Acho que devíamos ver se funcionou.
İçelim madem.
Vamos acabar com isto.
Nereye gidiyoruz madem?
O nosso destino?
Peki öyle olsun, madem bu oyunu oynamak istiyorsun.
Está bem, tudo bem. Se quer jogar esse jogo.
Madem sır meselesini açtık Kaliforniya'da olan biteni bilmek istiyorum.
Já que estamos a falar em segredos... Quero saber o que aconteceu na Califórnia.
- Madem sen iyi diyorsun Wayne.
- Se o Wayne o diz...
Bir kahve daha alayım madem.
Vou buscar mais um café.
Madem aşktan bahsediyoruz...
Se há muito amor...
Madem öyle ben de bu huysuz adamla, ormanın ortasında beklerim.
Eu fico aqui, no meio da floresta com o rabugento.
İki dakika oturayım madem.
Sento-me um instante.
Evet, madem birlikte çalışıyoruz, birbirimizi daha iyi tanımamız gerek.
Sim. Quero dizer, estamos a trabalhar juntas. Deveríamos conhecer-nos melhor.
Madem Hicks'e ulaşamıyoruz, kanıt toplayarak aleyhine dava dosyası oluşturabiliriz.
Olha, mesmo que não possamos aproximar-nos do Hicks, podemos construir um caso, reunir provas contra ele.
Madem Henry'yi tanımıyorsun o halde sana neden tuzak kursun?
Se não conhece o Henry, então porque é que tentou armar-lhe uma cilada?
Madem öyle, sor ve cevabını bekle.
Bem, tudo o que pedes, recebes.
Madem o kadar iyi haldesin neden kalkıp buralara geldin?
Se está tão bem, porque veio até aqui?
Madem bir şeylere işaret ediyoruz... Anahtarlarımı bulmama yardım etmeni istiyorum senden.
Quero que me ajudes a procurar as minhas chaves.
Madem sen söylemiyorsun 110 volt onu kızartmaya yeter.
Está bem, se não me queres contar... 110 volts deve queimá-lo.
Madem öyle diyorsun...
Já que o dizes assim...
Madem yapabiliyordun bunca zamandır neden çıkmadın?
Se conseguias sair, porque não saíste?
Madem bu aptal iş senin için bu kadar önemli şu şeyi doğru yerine koyuyor musun diye bakmaya geldim.
Tinha de certificar-me que punhas isso no lugar certo. Este trabalho horrível e idiota é tão importante para ti.
- Madem öyle...
- Tu dizes isso...
Madem herhangi biri de yapabilir, başka birinin yerine geçmesine ne dersin?
Qualquer um pode fazer, então, porque não deixas outra pessoa fazer isso?
Madem o kadar harika, neden çocuklarının ev ödevlerine yardımcı olmuyorsun?
Se é assim tão bom, porque não estás a ajudar os teus filhos a fazer os trabalhos de casa?
Madem öyle o halde Tanrı'yı da öldürmem gerekecek sanırım.
Então, parece que terei que matar Deus.
Madem öyle buna içilir. - Evet.
Brindemos a isso.
Kayda geçelim madem, bütün bu gizliliğin sebebi ne?
Só para registar, por quê tanto segredo?
Madem güvenli değil siz neden girdiniz?
Se não é seguro, como é que tu podes entrar?
... madem sizi öldürmeye çalışıyorlar, neden üssü terk etmediniz?
... tem tentado matá-los, porque não abandonaram a base?
Onu çok özleyeceğim ama madem Tanrının isteği bu yönde.
Bem, vou ter saudades dela... Mas, se é isso que Deus quer.
- Madem o kadar harika olacak o zaman neden bahsi yeniden arttırmıyoruz?
Se são assim tão incríveis, então, porque não subimos a aposta outra vez?
" Madem o kadar süperim, neden beni terk ediyorsun?
" Se sou assim tão fabulosa, porque acabaste comigo?
Eh, madem öyle, ben...
Com esses termos...
- Madem öyle, dikkatli oluruz.
Então, seremos cautelosos.
Kütüphanemize akalım madem.
Está na hora da pesquisa.
Madem açık iletişim ilkesine bağlı kalıyoruz... bana söylemek...
Óptimo.
- Madem açık iletişim dedik, öyleyse ben de, senin bana duyduğuna benzer hisler besliyorum sana. - Walter, bilemezdin ki.
- Estariam todos seguros.
Madem öyle neden içeri girmemize izin vermiyorsun?
Então, porque não nos deixa entrar?
Peki madem.
Está bem.
- Madem ısrar ediyorsun.
Já que insistem...