English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ M ] / Maldita

Maldita traduction Portugais

5,896 traduction parallèle
Eğer siktiğimin onuru senin için bu kadar önemliyse bildiklerimizi anlattığımız takdirde bizi öldürmeyeceğine onurun üzerine söz ver.
Se a tua maldita honra é assim tão importante para ti, dá-nos a tua palavra pela tua honra que não nos matas se te dizermos o que queres saber.
Kıçı kırık hayatımızın gerçekleri.
Os factos da maldita vida.
Hepiniz bana sırt çevirdiniz şimdi de başın belaya girince utanmadan buraya gelip sığınmaya kalkıyorsun.
Todos vocês viraram-me as costas, e agora estás em sarilhos e tens a maldita lata de rastejar de volta para aqui.
Jason tanıştığım en tatlı adam değilse ben de ne olayım.
Mas, maldita seja se o Jason não é o homem mais adorável que conheci.
Ve beni bu lanet sandalyeye oturttu.
Colocaram-me nesta maldita cadeira.
Bir tane bile cevapsız çağrı veya sesli mesaj görmedim, Kantos.
Não vi nenhuma chamada perdida nem nenhuma maldita mensagem de voz, Kantos.
Lanet tavuk.
Maldita galinha.
Bu siktiğimin evine sıkıştım kaldım.
Estou presa nesta maldita casa.
Bütün gün sikişmek zorunda olsan da başını sokacak bir yuvan, karnını doyuracak aşın var.
Você tem que ir buscar o arado durante todo o dia, sim, mas você chega em casa e a um teto sobre sua cabeça e alimentos em sua maldita barriga.
Bir gece lanet hapishaneden hepimizi tahliye ettiler.
Uma noite... tiraram-nos todos da maldita cerca.
Tüm bu sevdiğin siktiğimin sevimsiz şeyleri!
Toda... a maldita... a horrível merda que tu adoras!
Sadece, lanet greyfurtumu getir.
- Traz-me, apenas, a minha maldita toranja.
Irving bir sebepten dolayı Henry'nin kontrolünde olduğu için ve Jenny'deki o aptal para yüzünden sadece birbirimize güvenebiliriz.
Com o Irving nas garras do Henry, e essa maldita moeda na Jenny, só nos resta confiarmos um no outro.
O korkunç kadın.
A maldita bruxa.
Ve sonra telefon konuşması.
Depois, fazemos a chamada, sabem, aquela maldita...
Şu anda beni yargılıyorsunuz.
Sua maldita... Estás a julgar-me agora. Consigo senti-lo.
Büyük ekran televizyonunu açıyor. Odasına göçmenler giriyor gibi.
Ele liga a maldita TV grande dele e parece que a Imigração está a entrar no quarto dele.
Bu Kabil'in Mührü.
É a maldita Marca de Cain.
Nefretinin adını koy, ona hakim ol ve bırak o anasını sattığımın okunu.
Dá nome à tua raiva, agora. Domina-a. E solta essa maldita corda.
Ama şu lanet bürokrasi elimizi kolumuzu bağlıyor.
Mas a maldita burocracia está a matar-nos.
Beeman, o lanet bürokrasi benim.
Beeman... eu sou a maldita burocracia.
O mikroplu şeyi bana batırmayacaksın, değil mi kaltak?
Não me espetes essa coisa maldita, sua vagabunda. Sua vagabunda!
Hepsi lanet frengi hastası olamaz!
Eles não podem estar todos com a maldita doença!
Bir kere olsun o lanet çeneni kapat ve yalan söyleme.
Apenas, cala essa maldita boca e pára de mentir... Pelo menos uma vez.
Oğlum bir enstitüde, lanet bir hapishane.
O meu filho está numa instituição, numa maldita prisão.
Otelin birkaç alt sokağında bir bomba bulmuşlar.
Encontraram uma maldita bomba no cruzamento da Rua "K" com a 18.
- George Washington!
O George Washington, para podermos acabar com esta maldita guerra.
- Bu lânet savaştan elde edilecek kâr da var.
Há lucro para ser feito com esta maldita guerra.
Üç cehennem aşkına defol!
- Sai! Vai-te embora, maldita!
Götür beni işte!
Só preciso de uma maldita boleia!
Biri şu kör olası şelaleyi kapayabilir mi lütfen?
Alguém faz o favor de desligar aquela maldita fonte? !
Lanet cüzdanım.
A minha maldita carteira.
Kahrolası pinti FBI.
Maldita e mesquinha FBI.
Dokunmamanız gereken bir yere dokunursanız bütün bina yerle bir olur.
Se mexerem em algo que não é suposto, toda esta maldita coisa pode cair aos pedaços.
- Siktiğimin New York'u. - Hayır!
- Maldita cidade de Nova Iorque...
Yani kendi lanet evinde misafir gibi davranmayı kes.
Pare de agir como convidado na sua maldita casa.
Ben senin çocuğun değilim.
Não sou a tua maldita filha.
Neredeyse şu lanet şeyleri sana getiremiyordum.
Eu quase que não trouxe a maldita coisa para ti de qualquer modo.
Bu mutfakta hiçbir şeyi bulamıyorum!
Não consigo encontrar nada nesta maldita cozinha!
Crispin, aç şu lanet kapıyı!
Crispin, abre a maldita porta!
Onu görmeye gitmezsek lanet aşıyı alıp kaçtığımızı sanır.
Se não formos, ele pensará que fugimos com a maldita vacina.
Nasıl bir karmaşa bu?
Que maldita confusão.
Şu andan itibaren Bay Shelby, koca Çingene ağzınızı kapatacak ve talimatlarınızı dinleyeceksiniz.
A partir de agora, Sr. Shelby, cala a sua maldita boca cigana e ouve as suas instrucções.
Lanet sürtük.
Maldita cabra.
Etrafa fırlayanları görseydin böyle demezdin Paul.
Paul, foi como a maldita roda da arte.
Bir gazeteye baskın yapmak daha önce görülmemiş bir şey olmalı.
Tenho que dizer, fazer uma busca numa redacção tem que ser uma maldita acção sem precedentes.
Cambridge'in İngiltere'de olduğunu biliyorum mal herif.
Eu sei que Cambridge é na maldita Inglaterra, cabeça de merda.
Ama senin tüm kazandığın bir kurşun ve elindeki kurt kafalı değnek oldu.
E tudo o que você conseguiu foi uma bala e uma maldita bengala com cabeça de lobo.
Duyduğuma göre lanet şey ara sıra sıkışıveriyormuş.
Esta maldita coisa encrava de vez em quando, pelo que sei.
Yani al şu lanet kamerayı.
Então, vá buscar a maldita câmara.
Hass. Lanet şey ısırdı beni.
Esta maldita coisa picou-me

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]