Mana traduction Portugais
1,604 traduction parallèle
Selam, kardeşim.
Olá, mana.
- Hey, naber kardeşim?
- Tudo bem, mana?
Çok teşekkürler, kardeşim.
Obrigado, mana.
Seni seviyorum, kardeşim. Senin için çiğ tavuk bile yerim. Ama Muhteşem ve arkadaşlarıyla bir arabada 5 saat?
Adoro-te, mana, e faço tudo por ti, mas 5 horas num carro com o espantoso e os manos dele?
Oldu bil, kardeşim. - Söz mü?
- Está prometido, mana.
Bana acımana gerek yok, Hank. Oldu mu?
Não preciso que tenhas pena de mim, Hank.
Hadi, kardeş.
Anda lá, mana.
Acımana ihtiyacım yok.
Não necessito da tua piedade.
Kompartımana girip bir kadının saatini ve ruhunu çaldılar.
entraram na carruagem e roubaram um relógio de uma mulher. - E a alma dela.
İtfaiye onu taşımana izin veriyor mu?
O departamento de bombeiros deixa-te andar com uma coisa dessas?
- Biraz neşelen ama!
- Não faças fitas, mana! - Olha que vou mesmo!
Aman, şükürler olsun.
Bem, ámen, mana.
Bana acımana zerre kadar ihtiyacım yok.
Do que não preciso é que sintas pena de mim.
- Kızkardeş! Seni görmek ne güzel!
Mana, que bom ver-te!
Büyüleyici bir dul olmuşsun, kız kardeş!
Dás uma viúva deslumbrante, mana.
Bak, çıtkırıldım!
Isso não falta aí, mana.
Kız bilmiyorum.
Não sei, mana.
Geciktim, ablacığım.
Lamento o atraso, mana.
Merhaba abla.
Olá, mana...
Söylemedi deme, bu gezi, seni sonsuza kadar değiştirecek.
Estou a dizer-te, mana, esta viagem vai mudar-te para sempre.
- Hadi, yürü. - Carolyn, bekle.
Anda, mana.
Ne dersin ıslanalım mı biraz?
O que dizes, mana? Queres ir dar um mergulho?
Bombayı taşımana izin veririm.
Deixo-te segurar a bomba.
Ablan nasıl?
- Como está a tua mana?
Rene, odun taşımana yardım etmemizi istedi.
Rene disse-te para ajudá-lo a levar lenha para dentro da casa.
Ablan geldi diye! Büyük adam!
Quando tens a mana ao lado, falas!
İyi geceler, kardeşim.
Boa noite, mana.
Özellikle sen, kızım!
Em especial, tu, mana.
Senin beni tanımana?
Queres conhecer-me?
- Sıra sende.
- É a tua vez, mana.
Bir avcının kampı işte kardeşim.
É o acampamento de um caçador, mana.
Ee, kardeşim, nasıl gidiyor?
Então, mana, como estão as coisas?
Kardeşim, nasılsın?
Olá. - Como te sentes, mana?
Karşımızda havuz, kulüp ve bunların keyfini çıkarmak için uzun bir yaz var.
Mana, temos a piscina, todo o clube e o Verão inteiro para gozá-lo.
Troy'la ikinizin harika bir gösterisi var.
Mas tu e o Troy tenham um bom espectáculo, mana.
Ananasının keyfini tek başına çıkar.
Goza sozinha o teu ananás, mana.
- İçkiyi bırak da yollan, kızım.
- Larga o copo e põe-te a andar, mana.
Kendine iyi bak.
Fica bem, mana.
Şunları arabana taşımana yardım etmemi ister misin?
Quer que a ajude a levar isto para o carro?
Dediğim gibi meşgulüm ama bir kardeşe yardım etmek için birkaç dakika ayarlayabilirim.
Como disse, estou ocupado, mas talvez possa tirar uns minutos para ajudar uma mana.
Yani İç İşleri rozet taşımana izin veriyor mu?
Queres dizer que os Assuntos Internos te deixaram ficar com ele?
Hey, kardeş.
Olá, mana.
Sağol, kardeşim.
Obrigado, mana.
Abla, lütfen yardım et!
mana, por favor ajuda-me!
Abla, ölmek istemiyorum!
Mana, eu não quero morrer!
Ablam beni götüreceğine söz verdi.
A Mana prometeu que me levava lá.
Abla!
Mana!
Selam kardeş.
- Olá, mana.
Selam fıstık.
Moody. Olá, mana.
Daha sonra 1925'te masasına fizik cennetinden çıkan talih kuşu gibi bir mektup bırakıldı.
Então, em 1925, apareceu uma carta na sua secretária que viria a revelar-se como o maná do céu da Física.
Merhaba kız kardeş. Seni gördüğüme sevindim.
- Olá, mana.