Marcello traduction Portugais
215 traduction parallèle
- Marcello için endişeleniyorum. - Yine ne yaptı?
Os outros meninos também não estão.
Gidip Marcello ile konuşmam gerek.
- Estávamos lá embaixo. - Onde? Por que pergunta?
Gelmesi imkansız olmayan bir şey için...
Marcello e ele, o que esperamos.
Marcello ve diğerleri... Başka bir dünya var!
Mas eu não tenho medo.
Selam Marcello.
- Olá, Marcello.
Giyinip kuşanmış nereye gidiyorsun?
- Marcello, onde vais todo elegante?
Onu nereye götürüyorsun? Çekin, haydi çabuk!
- Marcello, onde vão?
Merhaba Marcello.
Olá, Marcello.
Önlerine geç Marcello!
- Passa. Marcello, passa à frente.
Bana bak, gelirsem gözünü oyarım!
Marcello, se vou lá torço-te o pescoço
İtalyan erkekleri hakkında ne düşündüğünü soruyorlar.
Querem saber o que pensa dos homens italianos. - Marcello!
Sylvia lütfen! Marcello, ne oldu?
Sylvia, por favor.
Hiçbir şey, gidin buradan!
- Marcello, o que aconteceu? - Nada, vão-se embora.
Bizi bekle!
- Marcello, não sejas sacana, espera!
- Her şey çok zor Marcello.
É tudo tão difícil, Marcello.
Marcello, neredesin?
Marcello, onde estás?
Haydi her şeyi anlat bakalım.
Marcello, agora vais-nos contar tudo.
İşte Marcello da geldi!
Marcello, aí vem. - Olá, Robert.
Neden karşı koymuyorsun!
- Marcello, bate-lhe também.
Neler oluyor?
Marcello, o que aconteceu?
Denemek ister misin?
Marcello, queres experimentar?
Çok az, ama onu Marcello içecek.
- Há e quase acabou, é para o Marcello.
Sen ki oğlun için dayanılmaz acılar çektin.
Minha Nossa Senhora, seja boa. Marcello, mas...
İyi akşamlar Marcello, nasılsın?
- Boa noite Marcello. - Olá.
Marcello gelsene!
- Marcello, anda cá!
Marcello'yu ondan daha çok sevdiğinizi anladığınız gün mutlu olacaksınız.
Quando perceber que ama o Marcello mais do que ele próprio, será feliz.
Sizi dostum Marcello ile tanıştırayım. Ondan daha önce bahsetmiştim.
Apresento-vos o meu amigo Marcello do qual às vezes vos falei e a sua namorada Emma.
Bir şey içer misin?
- Marcello, tomas alguma coisa?
Ne var Marcello?
Marcello, o que tens?
Benim gibi kurtuluşu böyle dört duvar arasında bulacağını sanma Marcello.
A salvação não se encontra fechado em casa. Não faças como eu.
Sadece dostun olabilirim, sana nasihat veremem.
Marcello, posso só ser teu amigo, mas é impossível aconselhar-te.
Az önce baban geldi.
Marcello, chegou o teu pai.
İnan bana, şuradaki masada.
Marcello, é verdade. Está sentado na mesa.
Marcello!
Marcello!
Bu Pina olmalı.
Olá, como vai? - Preocupada com Marcello.
- Duydun, oraya geç. Geç hadi.
Marcello!
Marcello!
Esperem um momento. Os alemães estão lá.
Neden hemen buraya gelmiyorsun?
Marcello, por que não vens ter comigo?
Beni seviyor musun?
Marcello, gostas de mim?
Bana şampanya ver.
Marcello, passa-me o champanhe.
Aferin Marcello!
- Bravo, Marcello, boa ideia.
Marcello nereye gittiğinizi söyle!
- Desaparece! Marcello, diz-me onde vais.
Süt bulmalıyız.
- Marcello, temos que arranjar leite.
Buraya gel, çabuk!
Anda cá, Marcello. Depressa.
Marcello geldi!
Ali vêm eles.
İngilizce tartışabilir misin?
- Marcello sabes bater em inglês?
Marcello, başını kaldır lütfen.
- Levanta um pouco a cabeça.
Bunu çektim, şimdi ne yapacağım?
Marcello, esta já está. E agora?
Ne dedi?
O que é que o Marcello disse?
Aşağı in!
Marcello, desce.
Neden bu kadar değiştin?
Marcello, porque mudaste tanto?