Marechal traduction Portugais
534 traduction parallèle
Mareşal Bugeaud bunu yapabilseydi Cezayir'i almıştı.
A Argélia já foi tomada pelo Marechal Bugeaud.
Ekselans Savaş Bakanı Herring'e hitap ediyor.
Fala agora com o marechal Herring, Ministro da Guerra.
Mareşal Herring.
O marechal Herring.
Mareşal Herring'in zekâsı sayesinde oldu. Kendisine takdir madalyası vereceğim.
Isto graças ao génio do marechal Herring, a quem vou conceder uma medalha pela minha gratidão.
Mareşal Herring'in şerefine!
Ao marechal Herring!
Osterlich'de bulunan Mareşal Herring'le haberleşiyorum.
- Bem. Estou em contacto com o marechal Herring, na Osterlich.
Field Marshall Göring Der ki...
O marechal de campo Goering disse :
- Sen, Mareşal Murat.
- É você, Marechal Murat.
Mareşal Murat her sabah kahvaltıda bir tabak yermiş.
Li como o Marechal Murat costumava comer um prato ao pequeno-almoço.
General, bir saat önce Tuğgeneral Caldicott... -... ve Tümgeneral Lloyd-Hughes'la birlikte çıktı.
Saiu com Caldicott e o Marechal Lloyd Hughes.
Sizce Mareşal Petain de Pierre Laval gibi sizi hain olarak mı görüyordur?
Acha que o marechal Petain, vos considera traidores, como o Pierre Laval?
Mareşal Petain'ın artık yaşlı bir adam olduğunu ve barbarların elinde olduğunu unutmamaya çalışıyorum.
Tento lembrar-me de que o marechal Petain é um homem idoso, agora. Entregue nas mãos de bárbaros.
Eminim yüzbaşı kendini Mareşal Petain'den ve genelkurmaydan daha akıllı sanmıyordur.
Creio que o capitão não se julga mais inteligente do que o marechal Petain, ou do que o chefe do Estado-maior.
" Mareşal Petain liderliğindeki Fransa Almanya ile ateşkes imzalamıştır.
França, sob a liderança do marechal Petain, assinou um armistício com a Alemanha.
Bakın, önce bu hanım, sonra bu hanım ve sonra da ben.
- Olhe, primeiro vai ela. Depois sou eu e depois o Marechal.
Yani De Wendeller, Henri Bordeaux ve yaşlı Mareşal gibi adamlar tarafından.
Homens como De Vendel, Henri Bordeaux, e pelo seu velho marechal.
Beni hatırlamayacaktır ama Wellington kumandasındayken ben mareşalin yardımcısıydım.
Ele não se recorda de mim, mas fui assistente do Marechal Provost quando ele pertencia ao grupo de Wellington.
Mareşal haklı olduğunu söylüyor.
- O marechal-de-campo concorda com você.
Mareşal?
- Marechal-de-campo?
Mareşale ulaşamadınız mı henüz? Hayır efendim.
- Já achou o marechal-de-campo?
- Mareşal Kesselring yardım gönderemiyor.
- Marechal-de-campo Kesselring lamenta.
- Dr. Strolin mareşalin eski bir arkadaşıdır.
- Um velho amigo do marechal.
Mareşalin eski bir arkadaşı olduğunu söyledi.
Ela disse que é um velho amigo do marechal.
Aralık 1943'te Rommel, Paris'in dışında, Fontainbleau Pompadour sarayında... batı orduları en üst komutanı Von Runstedt'e hazırladığı... raporu sundu.
Um mês depois, Rommel apresentou-se ao marechal-de-campo Von Rundstedt, comandante supremo no oeste, em seu quartel-general, no palácio de Pompadour, em Fontainebleau, nos arredores de Paris.
Beyler, Mareşal Von Rundstedt.
Marechal-de-campo Von Rundstedt, cavalheiros.
- Mareşalim.
- Marechal-de-campo.
Dostlarım... Mareşal Rommel ile birkaç dakika yalnız konuşmamıza izin verir misiniz?
Quer fazer sala aos nossos amigos enquanto o marechal Rommel e eu conversamos?
Elbette mareşal.
Não importa, marechal-de-campo.
- Teşekkürler mareşal.
- Obrigado, marechal-de-campo.
Ben Dr. Strolin. Mareşali ve bayan Rommel'i görecektim.
Dr. Strolin para ver o marechal e a Sra. Rommel.
Ben mareşal Rommel.
Marechal-de-campo Rommel aqui.
Bana mareşal Keitel'i bağlayın.
Quero falar com o marechal-de-campo Keitel.
- Mareşal Rommel'i görmek istiyoruz. - Ona ileteceğim efendim.
- Viemos ver o marechal-de-campo Rommel.
Daha ileri gitmeden önce mareşali uyarmalıyız, Evin etrafı tamamen çevrildi.
Antes de continuarmos, o marechal-de-campo deveria saber que a casa está cercada.
Mareşal şimdi geliyor.
O marechal-de-campo está vindo.
Mareşal Goering. Sanırım.
O Marechal Goering, creio.
Baksana, Maréchal, şurada karargahtan biri var.
Ouve, MaréchaI.
Bu fotoğrafı hatırlıyor musunuz, Bay Maréchal?
MaréchaI. Diga-me, M. MaréchaI, conhece esta fotografia?
Teğmen Maréchal, pilot.
- Tenente MaréchaI, piloto.
- Maréchal.
- MaréchaI!
Bu kez aynı düşüncedeyiz, Maréchal.
Mesmo que não participe nas manifestações culturais, permitam-me que os felicite.
Benimse unutamayacağım tek şey Maréchal olmadan yola çıkmak.
Há uma coisa que me desconsola imenso : ir embora sem o MaréchaI.
Teğmen Maréchal, 5 kaçma teşebbüsü.
Tenente MaréchaI, cinco tentativas de fuga :
Bir Rosenthal'in Maréchal'in sözü mü?
A palavra de um... Rosenthal, a de um MaréchaI?
Maréchal, Rosenthal...
Um MaréchaI e um RosenthaI oficiais?
Teğmen Maréchal ve Rosenthal'in kaçtıklarını saygılarımla arz ederim.
Major, os tenentes MaréchaI e Rosenthal evadiram-se.
- Biliyorum. Maréchal öylesine üzgün ki, kendisi söylemeye cesaret edemedi.
O MaréchaI está tão triste que não conseguiu dizer-te.
- Nereye gideceğini söyledi mi?
E o Marechal Lloyd Hughes.
O yaşlı Mareşallerinin hatırına mı?
- Para agradar ao velho Marechal?
Mareşalim. - Bir kulağımız koridorda olsa iyi olur. - Emredersiniz efendim.
Prezado marechal-de-campo Rommel, tenho total confiança no portador deste bilhete, tenente-coronel Caesar Von Hofaker do meu gabinete.
- Mareşal. - İkinizi de yeniden görmek güzel.
- Marechal-de-campo.