English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ M ] / Marıno

Marıno traduction Portugais

2,894 traduction parallèle
Sence denize açıldıktan sonra cinayeti işledikten sonra cesedi denize mi atacak yani?
Pensas que ele está a planear matar o tipo, sair a navegar - e atirar o corpo no mar? - Parece que sim.
Denizde başka balıklar da var.
Há mais peixes no mar. Tudo bem.
Gelinim Giulietta torunum Flippo, oğlum Nino ve karısı Maria adına üç yıl önce ölen oğlumun anısına buraya geldikleri için bütün akrabalarıma ve arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Em nome da minha nora Giulietta, do meu neto Filippo do meu filho Nino e da sua mulher Maria agradeço a todos os familiares e amigos por estarem reunidos para recordar o meu filho Pietro desaparecido no mar há três anos.
Şu ana kadar hiçbir insanı denizde bırakmadım, hadi!
Nunca deixei ninguem no mar.
O insanları orada öylece bırakmalı mıydım?
Devo deixar cristãos morrerem no mar?
Denizdeki insanları kurtarmanın yasak olduğu doğru mu?
É verdade que salvar cristãos no meio do mar é proibido?
Babam bana denizde can kurtarmam için eğitti.
O meu pai ensinou-me que é obrigação socorrer alguém no mar.
Ama çocuklarıma, denizde siyah tenli birini gördüklerinde rota değiştirmelerini öğüt edeceğim.
Mas eu tive que ensinar aos meus filhos a mudar de rota se houver pele negra no mar.
Demek istediğim, deniz varken bir balıkçı nasıl aç kalabilir?
É possível um pescador morrer de fome quando tem comida no mar?
Senin zamanlarında denizler balık kaynıyordu ama şimdi ne zaman balığa çıksak balık yerine yaşayan ve bir sürü de ceset buluyoruz.
No vosso tempo, havia muitos peixes no mar. Agora nós vamos pescar e em vez de peixes recolhemos cristãos vivos e muitos mortos.
Denizin ortasındaki bir resiften geçimimizi sağlıyoruz ve deniz yasalarına saygı duymak zorundayız.
Vivemos num recife no meio ao mar e temos que respeitar as leis do mar.
Sence reklam için onları boğulmaya terk mi etmeliyiz?
Segundo ti, vamos deixá-los morrer no mar por causa da publicidade.
Denizde birçok gün aç kaldık.
Tantos dias no mar, sem nada para comer.
Dünyanın dört bir yanından gelen fon ve kaynaklar bu bölgeye aktarılıyor. Çevresel etkiler ve yaşam kaybı, hiç bu kadar büyük olmamıştı. Tam olarak sabah 10 : 00.
Nas notícias de última hora o desastre no Mar Negro continua a piorar, as rachaduras enormes que engoliram o mar estão crescendo em tamanho e espalharam-se em áreas habitadas, evacuações em massa estão a ser feitas agora dentro de um raio de 200 milhas da linha da costa,
Denizin dibinde bir delikte bulduğum bir kütük sadece.
Oh, é só um tronco que encontrei num buraco no fundo do mar.
Denizin dibinde bir delikte bulduğum kütüğün üstündeki yumruda bir kurbağa var.
Oh céus, há um sapo num buraco neste tronco que encontrei num buraco no fundo do mar.
Bakın, denizin dibinde bir delikte bulduğum kütüğün üstündeki yumrudaki kurbağanın kuyruğunda bir salyangoz var.
Esperem, há um caracol na cauda do sapo no buraco neste tronco que encontrei num buraco no fundo do mar.
Sadece geçen hafta Bering Denizi'ne 3 tane Akula sınıfı denizaltı indirdiler
Só na semana passada colocaram três submarinos Akula no Mar de Bering.
Broşüre göre, okyanus ve golf sahası, otelin zıt kısımlarındaymış.
No panfleto diz que o campo de golfe e o mar ficam em lados opostos do hotel.
Devriye teknesi cesedi burada buldu. Potomac Nehri, Waterfront Parkı'nın girişinde bulundu.
O barco patrulha recuperou o corpo do Dansby aqui, num braço de mar no cais do Rio Potomac.
Sanırım bu, denizde çırpınan birine can yeleğini atacağın sırada kendinin de can yeleği veya güvenlik ağı olmadan denizde sürüklendiğini sezip durumun farkına varmanın verdiği çaresizlik.
Acho que essa impotência, essa tomada de consciência, esse pressentimento de estar à deriva no mar sem nenhuma bóia, sem salva-vidas, quando você pensou ser aquele que atiraria a bóia
Öncelikle sendeki şu şımarıklığı yok etmemiz gerekecek.
No mínimo, conseguimos tirar-te um pouco dessa arrogância.
Gökyüzünde, karada ve denizde, bunu bekliyoruz,
# Que estamos à espera No Céu, na Terra e no Mar #
Deniz tarafında işler iyi gitmedi ve hala burdayız
Coisas piores acontecem no mar, e nós ainda aqui estamos, certo?
- Arkadaşın denize mi gömülecek?
A tua amiga vai ser enterrada no mar? Pára.
- Denizde su bulacaksınız.
Tem que ir para o mar... A água está no mar.
Dedi ki deve sürücüsü demişti ki, "Su denizin içinde olacak".
Ele disse... O cameleiro disse, "que encontrariamos água no mar."
Denizde demedi, denizin içinde dedi!
Não disse junto ao mar. Ele disse : No mar!
Ancak uçuş sırasında inekler huysuzlanmış mürettebatta bir kazadan sakınmak için onları dışarı atmak zorunda kalmış.
No entanto, durante o voo, as vacas ficaram agitadas e perante a possibilidade de um acidente aéreo a tripulação viu-se forçada a atirá-las borda fora. Tiveram o azar de uma das vacas aterrar num navio de pesca japonês e mandá-lo para o fundo do mar.
Daha çok kişi var.
Tenho mais peixes no mar.
Bu noktada bizi ilgilendiren konu denizdeki gemilere ateş açılabilecek olması.
Este é o ponto em que nós nos preocupamos que possa haver disparos, entre os navios no mar.
Denizin ötesindeki manastırda.
No convento do outro lado do mar.
Ben okyanusta yüzmüyorum.
Não nado no mar.
Ama köpekbalıkları yalnızca okyanusta bulunur.
Tubarões há só no mar.
Eğer hiç okyanusa girmiyorsam köpekbalığı tarafından öldürülme riskini sıfıra indirebilirim.
Posso reduzir a zero o tubarão se nunca nadar no mar.
Okyanusa çakılmakta olan bir uçağın içinde değilsen ve çarpmanın etkisiyle ölmezsen tabi.
A menos que estejas num avião que caia no mar e não morras do impacto.
Devlet raporlarına göre özel bir jet Norveç sahilinde denize düştü.
Informações governamentais dizem, que um jacto privado se despenhou no mar na costa da Noruega.
Ama denizde ölemem.
Mas não quero morrer no mar, lentamente.
Kuzey Denizi'nin tam ortasında.
- É no meio do Mar do Norte.
Rex, yıldönümümüzü sen ve senin aptal iş ortaklarınla denizde geçirecek değiliz, tamam mı?
Rex, não vamos passar o nosso aniversário no mar contigo e os teus sócios idiotas, está bem?
Adı "Denizdeki Fırtına". Mauro Iacobelli tarafından yapılmış.
Chama-se "Tempestade no mar", de Mauro Iacobelli.
Deniz tabanı üzerindeki bu garip dairesel izler başarıIı bir ekip işi.
Estranhas marcas circulares no fundo do mar são a marca de uma equipa com um sucesso espectacular.
Tam denizde yüzmeye alışmışken, karaya çıkıyoruz.
Quando ficamos confortáveis para nadas no mar... acabamos em terra.
Denizdeyken, İspanya'ya ulaşmadan doğumunu geciktirmesi için otlar bunlar.
Ah, leve estas ervas. Enquanto estiver no mar, vai retardar o parto até chegar na Espanha.
Denizde birçok balık olacak.
Está cheio de peixes no mar.
1975'te Greenpeace, balina avcılığına karşı denizlerde avcı filolarona karşı bir kampanya başlattı.
Em 1975, a Greenpeace lançou a sua campanha contra a caça à baleia, confrontando frotas baleeiras no mar alto.
Levye ile yengeç ve karides tuzaklarını yakalayabilirsin.
Usas o pé-de-cabra para agarrar as armadilhas de caranguejo e camarão no mar.
Tüm eski ve mevcut balıkçıları, yengeç avcılarını, karides avcılarını, Poseidon'un arkadaşlarını, denizden çıkan her türlü adamı 35,000 üstü borcu olanların listesiyle karşılaştırdım.
Cruzei os pescadores no activo ou não, homens dos caranguejos, dos camarões amigos de Poseidon, ou do que vem do mar, ou qualquer coisa, que tenham empréstimos com prestações em falta acima dos 35 000.
Dünya o siyah tuzlu deniz suyunda sona eriyor.
A terra acaba no mar negro de sal.
Dünya denizde sona ermiyor, onun ötesinde sürüyle çamur var.
A terra não acaba no mar, há muita poeira além mar.
Sonuçta, burası lanet bir ada ve buradan gitmenin tek yolu deniz.
No final das contas esta ilha é uma merda. A única forma de sair é pelo mar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]