Masanın üzerinde traduction Portugais
316 traduction parallèle
Hançer, masanın üzerinde, Lord Hood'un önünde duruyor.
A adaga estará sobre a mesa, diante de Lorde Hood.
Daha önce geldiğimde, masanın üzerinde... geniş gümüş çerçeveli bir kadın fotoğrafı görmüştüm.
Quando cá estive antes, reparei na fotografia de uma mulher... na secretária, numa moldura de prata.
Orada. Masanın üzerinde.
Ali, na mesa.
# Yemek masanın üzerinde.
- O jantar está na mesa.
Masanın üzerinde dans ettiğimi hatırlıyorum.
Eu estava a dançar em cima de uma mesa.
Cecily, Almanca gramer kitabın masanın üzerinde.
Cecily, a sua gramática de alemão está em cima da mesa.
Kahvaltın masanın üzerinde.
- O café estánamesa.
Şimdi, dün gece içeri girdiğinde kiranın masanın üzerinde olduğunu fark ettin mi?
Ontem reparou se a renda estava em cima da mesa?
Karafı masanın üzerinde mi istersiniz?
Você quer a garrafa na mesa?
Paramı çıkar ve burada masanın üzerinde say.
Tire o meu dinheiro e conte-o na mesa.
O ve zenci, dirsekleri üzeri tebeşirlenmiş bir masanın üzerinde bir gün ve bir gece geçirmişlerdi.
Ele e o negro passaram | um dia e uma noite... com os cotovelos nas linhas | de giz na mesa.
ellerime bak. Masanın üzerinde.
Olhe as minhas mãos estão em cima da mesa.
Bana ulaşabileceğiniz numaralar masanın üzerinde.
Os números onde posso ser contactada estäo na secretária.
Resim malzemelerin masanın üzerinde.
Sente-se. Tem materiais de desenho na mesa.
Ben de sana penceresinde saksılar, masanın üzerinde örtüsü olan bir evde... yaşamaktan bahsediyorum.
Falo sobre levá-lo a uma casa com jarros de flores na janela... e guardanapos na mesa.
İstediğiniz beş dosya masanın üzerinde, Teğmen.
Os cinco ficheiros que pediu estão na secretária, Tenente.
- Onu masanın üzerinde buldum.
Eu encontrei-o.
Şişe masanın üzerinde.
Está em cima da mesa.
Giyinme odasındaydık, beyaz elbisesini giymişti başı öne eğik olarak ve elleri masanın üzerinde sessizce oturuyordu.
Ela estava sentada no salão vermelho, com o seu vestido branco, imóvel, com as mãos pousadas na mesa.
Şurada masanın üzerinde de bu dergiyi buldum.
E esta revista estava ali na mesa.
40 yıl önce masanın üzerinde doğduğum büyük babamın evine.
A visão é-me tão cara que até me dói.
- Elini masanın üzerinde tutabiliyor musun?
- Estás a agarrar-te à mesa?
- Richard'ın eli masanın üzerinde mi?
- Richard, ele está agarrado à mesa?
Masanın üzerinde bir terazi gördüm.
- Vi uma balança no banheiro.
Masanın üzerinde yemek ve dumanı tüten bir teneke fincan varmış.
Havia comida em cima da mesa... e uma caneca de café quente.
İyi, hemen önünde masanın üzerinde adres defterim var.
A minha agenda está à tua frente.
- Masanın üzerinde duruyor, Dan.
- Está na tua mesa.
Adrienne, masanın üzerinde ne arıyoruz biz?
Adrian, tens atracção por tampos de mesa?
Bu gece bana bu masanın üzerinde yaşattıklarına bir türlü inanamıyorum.
Foi uma experiência profundamente religiosa em cima do tampo da mesa.
Masanın üzerinde bir paket sigara olması lazım.
Tire um cigarro da mesa para mim.
Masanın üzerinde bırakacağım.
Eu deixo na secretária.
- Eller masanın üzerinde olsun.
- Mãos em cima da mesa.
Hala burada olmana sevindim, sigara tablamı masanın üzerinde unutmuşum.
Jane, a empregada, estava no hall.
Bir masanın üzerinde çırılçıplak uyandım. İşkence yapmaya başladılar.
Acordei nua sobre uma mesa, e eles me davam choques.
- Masanın üzerinde. Tamam.
- Em cima da mesa.
Şurada, masanın üzerinde baba.
Oh, ali está.
Tabii, şurada masanın üzerinde.
Claro, está ali, em cima da secretária.
Oh, eğer kayak gezisi konusunda karar verdiysen, Lütfen masanın üzerinde not yazarak bırak.
E se tomarem uma decisão quanto à viagem para esquiar, por favor informem a recepção.
Masanın üzerinde banknotlar vardı.
Maços de notas em cima do toucador.
Ellerinizi masanın üzerinde tutun!
As mãos em cima da mesa!
Bugün hayatımın en kötü günüydü ve ben bir masanın üzerinde kefil olmanın çok yardım edeceğini düşünmüyorum...
Está a ser o pior dia da minha vida, e não creio que estabelecer laços afectivos numa mesa deslocada ajude muito.
Dosya masanın üzerinde, Marie.
O dossier está na secretária, Marie.
Odada, masanın üzerinde.
" Está no quarto, sobre a mesa.
Evet, ya da hemen burada masanın üzerinde de yapabiliriz.
Sim, ou podíamos faze-lo agora mesmo em cima da mesa.
Bütün gün masanın üzerinde durmuş.
Ficou na mesa o dia todo.
Eltesteresi masanın üzerinde!
A rebarbadora na mesa!
Yemeğiniz yarım saattir masanın üzerinde.
Servi o jantar, há mais de meia hora.
Masanın üzerinde.
- Bom dia. - Bom dia.
Masanın üzerinde.
- Está na mesa.
Bu çantayı masanın üzerinde buldum.
Esta mala estava em cima da secretária.
- Masanın üzerinde duruyor.
- Sim.