Melez traduction Portugais
927 traduction parallèle
Stoneman'ın hamilik ettiği Silas Lynch, siyahların melez lideri.
O protegido do Stoneman, Silas Lynch, mulato, líder dos negros.
Babası dönmeyince, Lynch'in kendisi hakkındaki planlarını görmezden gelen Elsie, yardım istemek için melez lidere gider.
Seu pai não retorna e, desconhecendo os designios do Lynch para ela, Elsie vai a pedir ajuda ao líder mulato.
Sonuçta, Belcher adalarındaki bir yıllık kışın ardından, Moose kabilesinden bir melez olan kaptan ve kendim, fimler, haritalar ve notlarımla beraber uygarlıktan çıktık.
Finalmente, depois de invernar um ano nas Ilhas Belcher, o capitão e eu retornamos à civilização junto com minhas notas, meus mapas e meus filmes.
Yanında Marie adında bir kadınla ve Pard adında küçük gri beyaz bir melez köpek var. "
"A polícia Ihe segue a pista. Viaja com uma tal Enjoe e um cão cinza e branco chamado Pard".
Çarkçıbaşı tarafından yönetilen ve tropik limanlardan gelen hepsi birbirinin aynı melez serserilerdi.
Vagabundos, de todos os portos dos trópicos. Liderados por um maquinista-chefe, capitão Desaint Pater.
Bir süredir izliyorum seni o eksik etek melez kızdan gözlerini alamıyorsun.
Tenho andado a observar-te... a fazeres olhinhos à mestiça.
Hiçbir kadın beni kendine bağlayamaz hele senin gibi melez bir eksik etek asla. Bu, bu hiç umurunda değil mi? Hayır.
Tu não queres saber?
Melez misin?
És meio índio?
Yüzbaşı Hakar, bu melez köpeği konuşturacaksın!
- Façam com que confesse.
Bunu yapmak istiyor. McAndrews'ın ona melez dediğini söylüyor. Silahı ilk çeken oymuş.
Ele diz que McAndrews o chamou de mestiço... e foi o primeiro a sacar a arma.
- Melez olmam kurtarmaz mı?
- Nem por mestiço?
Melez, çocuklara göre işte.
Um rafeiro, tipo para miúdos.
Gören de seni melez sanır.
Podemos confundir-te com um mestiço.
- İki beyaz, bir melez, bir Kızılderili?
- Dois brancos, um mestiço e um índio?
İki beyaz, bir melez ve bir Kızılderili.
Dois brancos, um mestiço e um índio.
O melez herif yaptı.
Foi aquele mestiço.
-... melez çocukları vardır.
-... uns dois filhos mestiços.
Kaç melez çocuk doğurmuşum?
Quantas crianças mestiças têm o seu sangue nas veias?
Buradaki ironi ise ; çoğu zenci melez ve güneydeki bütünleşme iyi kurulmuş.
A ironia é que muitos negros são mulatos... e a integração está bem estabelecida no sul.
Melez piçini geri almak için ilk fırsatta kaçtın yani.
Então fugiste logo que tiveste oportunidade para voltar para este... mestiço bastardo.
- Melez.
- Mestiço.
Bu melez, Beauregard Bennet'a benziyor!
Este mestiço, parece ser Beauregard Bennet!
"Melez" terimi kullanılabilir.
O termo "mestiço" é aplicável.
Bay melez.
Sr. Mestiço.
Melez, şimdi kim sersemmiş, ha?
Agora quem é o estúpido, mestiço?
Cherokowa anne ve İrlandalı babası olan melez Apachi, O'Brien.
O'Brien, apache mestiço. Mãe cherokawa e pai Irlandês.
Çomar, tazı, melez, spanyel, sokak iti, fino su köpeği, kurt kırması nasıI hep köpek diye anılıyorsa.
Como sabujos, galgos, cães vadios, spaniels, perros, cães fraldeiros poodles e meios-lobos são todos chamados "cães".
"Genetik olarak farklı türlerin çaprazlanması bile melez özellikleri azaltabilir."
Com as heterosis reduzem-se os cruzamentos.
Bu yüzden toz olsan iyi olur Melez. Yoksa seni öldürürüm.
Quero que saias daqui, mestiço... antes que te mate.
Melez kayboldu.
O mestiço escapou.
O melez bizi öldürecek ve Josh'ın doktora ihtiyacı var.
Esse mestiço derrotou-nos... e Josh precisa de um médico.
Bayan, burada düzeni sağlamakta oynak bir kadın, üfürükçü bir adam ve bir melez yokken de yeterince zorlanıyordum. O yüzden, Şerif olarak buradan gitmenizi istiyorum.
Senhora, já tenho problemas de lei e de ordem suficientes aqui... sem ter que somar uma mulher libertina e um curandeiro... e um mestiço aos meus problemas... e como xerife, tenho que pedir para que sigam viagem.
Goldick'lerin oradaki melez Komançi'ye mi gidiyoruz?
Na casa daquele "mestiço" arraçado de Comanche?
Bir Komançi'den daha beteri melez bir Komançi'dir.
A única coisa que odeio mais que um Comanche, é meio comanche
Yerinde olsam yüzüne karşı melez demezdim.
No teu lugar não lhe chamava de mestiço.
Sana bir şey diyeyim melez.
Deixa-me dizer-te uma coisa, mestiço.
Melez.
Vira-lata!
Melez atıyla Clayton.
Clayton, com um sangue-frio.
Seni pislik, işe yaramaz melez.
Escória, mestiço nojento!
Melez...
Mestiço!
Pis melez!
Índio bastardo!
Lanet olası melez hepinizi aptal yerine koyuyor!
Aquele maldito mestiço está rindo de vós, seus idiotas!
Bir melez.
Um mestiço.
İkinci yıl ile birlikte, 8,000 melez sığırımız olmuştu. Kütüphanemde ise 3,500 ciltten fazla kitap vardı.
A primeira vez que vi estas terras... havia pasto, búfalos e flores azuis até onde a vista alcança.
Verimli ve kar getiren belirli bir tür melez var.
Há uma certa combinação que é a mais eficiente e proveitosa, senhor.
Sarmak için muslin parçaları bulsun diye o melez kız Genelva'yı yolladım.
Mandei aquela mulata, Genelva, ir buscar trapos de muselina para fazê-los.
Sakat bir tarla işçisi, melez bir kancık ve yaşlı bir kemancı.
Um trabalhador aleijado, uma mulata e um velho violinista.
Bay Harlan, bu melez kıza yapacak bir iş verin.
Sr. Harlan, encontre algo para esta mulata fazer.
Bu yeni ve melez soyut düşünce yapısı günlük hayattan bilime evrildi.
Este novo misto de pensamento abstracto, e de experiência quotidiana, floresceu para dentro da ciência.
Bu melez bir tür.
É um híbrido.
Siyah, melez, sarı veya beyaz.
Preto, castanho, amarelo ou branco.