English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ M ] / Meşgulsün

Meşgulsün traduction Portugais

636 traduction parallèle
Belki öyle. Ben... Her zaman çok mu meşgulsün?
Bom, pode ser, mas... você está sempre muito ocupada, hem?
Sen meşgulsün, ben de iş programımı değiştiremem.
Andas ocupado, e eu também não posso adiar o trabalho.
Çok meşgulsün anlaşılan.
Ena, tantas coisas...
Hep meşgulsün.
Andas ocupado.
- Son zamanlarda çok meşgulsün.
- Andas ocupado, puto.
Çok mu meşgulsün?
- Já? O que você está falando?
- Çok sevinirim. - Meşgulsün sanıyordum.
Pensei que estávamos atarefados.
Biliyorum. Şu an çok meşgulsün.
Agora anda bem ocupado.
O kadar meşgulsün ki olan biteni görmüyorsun.
Tu estás sempre tão ocupado que nunca sabes o que se está a passar.
- Meşgulsün, ama 10 dakika ayırabilirsen, iyi olurdu
Sei que está ocupado, mas ficaria grato se me desse 10 minutos.
Hep işle meşgulsün.
Ocupada demais, sempre trabalhando.
Pis işini yapmakla o kadar meşgulsün ki kimin kötü adam olduğunu göremiyorsun.
Estás tão ocupado no teu trabalho que já nem sabes quem são os maus.
Şimdi meşgulsün, öyle mi?
Estás muito ocupado agora?
Neyle meşgulsün canım?
No que estás a trabalhar?
Kendi fikirlerini üretmekle çok meşgulsün ve öğretmenlerinden daha zekisin öyle mi?
Estás sempre ocupado a pensar nas tuas coisas, mas és muito mais inteligente do que os teus professores, não é?
Çok meşgulsün, ha?
Tens andado muito ocupado, não é?
Hep akıllı olmakla meşgulsün gibi.
É que às vezes estás tão ocupada a ser esperta que eu não...
Hoss, bu sefer çok meşgulsün, değil mi?
Hoss, estás muito ocupado desta vez, não estás?
Ölmekle meşgulsün. Bu eski bir program için kötü bir bahane.
Ocupado a morrer, seu programa velho e esfarrapado.
Julie, kimseye ihtiyacın olmadığını kanıtlamakla o kadar meşgulsün ki, sana ihtiyacı olan kimseleri görmüyorsun.
Julie, talvez estejas tão ocupada a tentar não precisar de ninguém que não vês que alguém precisa muito de ti
Biliyorum şu an meşgulsün.
Sei o quanto está de mãos cheias.
Kuru gürültü yapmakla meşgulsün.
Só se for a fazer barulho.
Bu kahrolası şehri karanlıkta bırakmakla çok meşgulsün.
Está muito ocupado a manter este país à tona.
Meşgulsün. Ben...
Estás ocupada.
Tabii, at yarışı tahminleri... ve Herbie Prescott`un Bermuda gezisi hakkındaki haberlerle meşgulsün.
Estäs muito ocupado... com a reportagem das corridas de cavalos e a viagem do Prescott äs Bermudas.
- Ne? Çok mu meşgulsün?
Estás ocupado?
- Gerçekten çok meşgulsün.
- Andas muito ocupada.
Hayır, yapamazsın - çok meşgulsün.
Não, não podemos. Estamos ocupados.
Tuzak için aldığın parayla mı meşgulsün?
E o dinheiro pago para nos tramar?
Hayır, sen mutlulukla meşgulsün. Hiç ölümü düşündün mü?
Claro que não, estás demasiado ocupada a ser feliz.
Sen anılarını yazmakla meşgulsün.
Avó, andas tão ocupada a escrever as tuas memórias.
Ama sen bencillik yapmakla çok meşgulsün!
Mas és tão egoísta que nem isso vês.
Roketi buldun mu? Adamlarım senin için kasabanın altını üstüne getiriyor ve sen meşgulsün. Meşgulsün ha?
- Encontraste o foguete?
Her zaman çok meşgulsün.
Estás sempre tão ocupada.
Çünkü başka herkesi suçlamakla meşgulsün!
Por isso ocupa-se a acusar toda a gente!
Gerçekten meşgulsün.
Estás muito ocupado.
Şef, meşgulsün.
está ocupado?
Hayır. Meşgulsün.
Não, você está ocupado.
Meşgulsün.
Estás ocupada?
Ve sen de bu arada ara sokaklarda lağım farelerine ateş etmekle meşgulsün.
E está pronto para continuar. Atirando ratos de esgoto.
Meşgulsün sanırım?
Eu acho que estavas muito ocupado.
- Arıyorum, hep meşgulsün.
- Telefono e estás sempre ocupado.
Kazanacağımız bütün o latinyumları nasıl harcayacağını düşünmekle çok meşgulsün.
Estás a pensar em como gastar todo o latinum que vamos ganhar?
Pek meşgulsün ; adaleti engelledin, delilleri yok ettin küçüğün suçuna ortak oldun.
Esteve muito ocupada, obstrução da justiça, alteração de provas federais cumplicidade em delinqüência juvenil.
- İşle mi meşgulsün?
- Está ocupado com os negócios?
- Ne işle meşgulsün?
- Não. - O que faz?
Ne işle meşgulsün?
Não há nada a dizer.
Meşgulsün.
Tem muito que fazer.
Oh, affedersin, meşgulsün.
Peço desculpa.
Ne işle meşgulsün, Al?
E sempre que o fazia, eu dizia-lhe que estava linda. E mostrava-lhe.
Bryan, tam olarak ne işle meşgulsün?
Bryan, o que é que você faz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]