Muhabir traduction Portugais
1,089 traduction parallèle
Bu muhabir Manilla'daki katliamdan beri böyle aksiyon görmemişti.
Não via uma animação destas desde o "Thrilla in Manila".
- Krizin büyümesini önlemeliyiz. - Muhabir tanıdıklarım var. Onlarla konuşabilirim.
Conheço os repórteres, são amigos, falarei com eles.
Sen harika bir muhabir olacaksın, tatlım.
És uma grande repórter, querida.
Baksana sen bir muhabir mi yoksa fahişe mi?
Mas tu és uma repórter? És alguma puta?
Evet, o güzel kıçını ateş hattına soktuğun zaman, gerçek bir muhabir olursun.
No dia em que arriscares o cabedal, nesse dia serás uma repórter a sério.
Bir ay önce UBS'ten bir muhabir Tadesco'nun operasyonuna sızdı.
Há cerca de um mês atrás, um jornalista da UBS infiltrou-se na operação do Tadesco.
Kaçıracağımız muhabir bu mu?
É esta a reporter que vamos raptar?
Muhabir bayana not almasını söyle Johnny çünkü bu bana yayıncısı olmak için yalvaracağı çok ilginç bir olay olacak.
Diz à senhora reporter para tirar notas, Johnny, porque isto pode ser um título para a primeira página e ela irá implorar ao meu agente publicitário para imprim-la.
Birleşik Yayın Sistemi'nde muhabir yardımcısı.
Uma reporter da UBS.
Evet, o muhabir çapraz ateşte öldürülürse, bu bir utanç olur ha?
Sim, seria um pena, essa reporter ser morta no meio de um fogo cruzado.
Ama bu muhabir bütün olayı şahsen yaşadı.
Mas esta reporter viveu os eventos em primeira mão.
Muhabir biraz bir şeyler açıklardı ama para ve itibar konusunda aslan payını o alırdı ve bir de üstüne üstlük harika bir işi olurdu.
Aquela reporter iria pagar-me umas moedas pela história... mas ela é que iria receber grande parte do bolo, um grande salário e uma grande promoção no trabalho.
Yalnızca muhabir eskisiyim.
Sou apenas um velho repórter.
Bir kameraman ve muhabir istiyor.
Quer um jornalista e um operador para ser entrevistado.
Sen. Bir muhabir bizi dondurmacının önünde konuşurken duymuş.
Tu. Um repórter ouviu-te falar, e disse que a voz da Isabella estava óptima.
Bu muhabir seninle konuşmak istiyor.
Esta jornalista quer falar contigo.
Bu muhabir, bu meblağın yetersiz olduğunu düşünüyor.
O que não é suficiente, na opinião desta jornalista.
Bayan muhabir : Bugünün diğer haberi ise, Charles Ledbetter'in infazından birkaç saat sonra yasama meclisi eyaletteki ölüm cezasının kaldırılıp, kaldırılmayacağını oyladı.
Em outras notícias, a assembléia legislativa prepara-se a votar se abolirá a pena de morte neste estado apenas umas horas depois da execução do Charles Ledbetter.
- Muhabir misiniz?
- Jornalista?
Ama onlar da muhabir. Sansasyonel haberler yaparlar.
Eles são jornalistas, escrevem matérias sensacionalistas.
Bu bir muhabir için hayatında ender yakalayabileceği hikâyelerden.
Para um repórter, é a matéria perfeita. É uma história única.
Söylediğim gibi muhabir arkadaşım sanatçıların bir çoğunu tanır.
Como eu disse, o meu amigo Farazmand conhece muitos artistas.
O iyi bir muhabir.
Ela é uma boa repórter.
Fakat o New York'taki en çok maaş alan muhabir.
Mas também é das repórteres mais bem pagas... da cidade de Nova Iorque.
O kadar fotoğrafçı ve muhabir orada iken nasıl içeri gireceksin?
Como diabos vai conseguir voltar a entrar, com todos aqueles fotógrafos e repórteres por lá?
Muhabir yok, Televizyon yok. Karanlık savaş.
Sem jornalistas, sem televisão, sem reportagens.
Tekrar doğru yola dönmüştüm. Tekrar muhabir olmuştum.
Meu Deus, sentia-me de novo um repórter.
Tebrikler. Yeniden muhabir oldun.
Voltou a ser um repórter.
Bu muhabir, bir kaç gün önce 7 yıllık komadan çıkmış olan kaçak "Koma Polis" Mason Storm'la kişisel olarak bağlantı kurdu.
Este jornalista foi directamente contactado pelo agente fugitivo, Mason Storm que passou sete anos em estado de coma.
Ramos iyi biri ama ne de olsa bir muhabir.
O Ramos é boa pessoa... mas é jornalista, apesar de tudo.
Kendisine muhabir diyen o götherif şey, itici biri diyecektim.
Aqueles repórteres conseguem ser muito irritantes.
Artık tam zamanlı muhabir olduğunu sanıyordum.
Achava que agora eras uma repórter a tempo inteiro.
Walter şu an London Times'ta muhabir olarak çalışıyor.
é correspondente do London Times.
Tribünde Life dergisinden bir muhabir ve fotoğrafçı var.
Há um jornalista e um fotógrafo nas bancadas da revista Life.
Mezuniyetten sonra Helena gazetesinde muhabir olarak işe girdi ve o kasabaya taşındı.
Depois de acabar os estudos, foi trabalhar como repórter num jornal de Helena e mudou-se para aquela cidade.
Adamımızın bir muhabir ile gitmesine müsaade mi edelim?
Devemos deixar a repórter fugir com um dos nossos Unisols?
Muhabir Jeri Kelter bu tarihi anı görüntüledi.
A correspondente Jeri Kelter fala nos deste momento histórico.
Benim gibi eski bir muhabir için belki "evet" demektir.
"Talvez" significa "sim" para um ex-jornalista como eu.
Dikkatini çekerim, "eski" muhabir dedin.
A palavra importante é o "ex".
- NYU'ndeki muhabir kız.
- A tal jornalista universitária.
NYU'daki muhabir.
A jornalista da NYU.
Muhabir olsun yada olmasın...
Com ou sem repórter.
Gerçek bir muhabir olmak istiyorum.
quero virar uma repórter.
Bana şehirde çalışacak bir iki muhabir verebilseniz ne iyi olur.
Se vocês me dessem dois repórteres para o município...
Sentinel'i gözden mi çıkardın? Sakın muhabir olma, tamam mı?
Diga-me se já descartou o The Sentinel.
Merak etme, artık muhabir değilim.
Não seja um repórter. Não se preocupe. Já não sou.
Muhabir olarak mı, başka bir şey olarak mı soruyorsun?
Faz a pergunta como repórter, ou como outra coisa qualquer?
Bu muhabir, hırsızın Kurt Adam gibi bir canavar olduğunu söylemiyor.
Não estou a dizer que o ladrão é um monstro desumano como o Lobisomem.
Doğru. Muhabir olmayacak.
Certo, nada de repórteres.
TV'de bayan muhabir :
agentes especiais chamados Caça Coiotes.
- O bir muhabir.
- É um jornalista.