Muhakkak traduction Portugais
769 traduction parallèle
Evet, muhakkak hamam böceği var.
Sim, tem baratas de certeza.
Şurası muhakkak : Bunu kim çizdiyse, hırsız da o.
Uma coisa é certa, quem o fez é o ladrão.
Ülkene ihanet ettiğin için muhakkak pişmanlık duyuyorsundur.
Realmente, você arrependeu-se de ter traído seu país.
Bu bir tuzak muhakkak ki.
É uma armadilha, claro.
Civardaki serserilerden birinin sonunda içeri girdiği muhakkak.
Bem, é evidente que um patife da vizinhança arrombou a porta.
- Ah. - Muhakkak biz ayrıldıktan sonra gelmişlerdir.
Deve ter chegado lá, depois de nos termos partido...
O olunca Bay Morgan'a borcumu muhakkak öderiz.
Com ele ao leme, poderemos pagar ao Mr.
Muhakkak, Bayan Belle.
É natural, Miss Belle.
Muhakkak öyledir Bayan Julie.
É um facto, Miss Julie.
Tamam... muhakkak uğrayacağım.
Bem, sim... com certeza que passarei por aí.
Annesi bebek beklediğine göre muhakkak bir şey hazırlamıştır.
Quando uma mulher vai ter um filho, faz-lhe o enxoval.
Bankasında bir şeyler ayarlar muhakkak.
Poderá fazer algo no seu banco. Um banco?
Muhakkak...
Com certeza...
Bunca zamandan sonra bir desteği hak ettiği muhakkak.
Ao fim de tanto tempo merece subir, não?
Birileri muhakkak kulak kabartmıştır.
Nunca se sabe... - Podem ter ouvido.
Ama şüphelendiğiniz birileri vardır muhakkak.
Mas devem suspeitar de Alguém, não?
Ama hava saldırısı onları muhakkak ikna edecektir.
O raid aéreo convencê-los-à.
Muhakkak ki, biraz sonra söyleyeceklerim size olan sevgimin... ve Müttefiklere duyduğum sadakatin en büyük delilidir. Sizi haberdar etmek isterim ki o pek güvendiğiniz Diello bir Alman casusudur.
Certamente que não posso dar-lhe maior prova do meu afecto e da minha devoção pela causa Aliada do que o informar que o seu fiel Diello é um espião alemão.
- Muhakkak Hutcheson.
- Hutcheson, é claro.
Kocam her zaman kayda değer mücadeleyse kimin kazandığı önemli değil derdi. Sonunda muhakkak iyi bir şey çıkar.
O meu marido dizia "Se vale a pena travar o combate, pouco importa quem ganha, algo de bom resulta sempre."
- İyi bir nedenin vardır muhakkak.
- Sim, a melhor de todas.
Muhakkak.
Com certeza.
Paris'te şemsiye taşımayacaksın ve..... ilk gün muhakkak yağmur bulacaksın.
Nunca se usa guarda-chuva em Paris, e tem que chover sempre no primeiro dia.
- Orası muhakkak.
- Claro que é.
Şey, her neyse, gitmeden önce evini satmak istediği muhakkak.
Seja como for, ela vai querer vender a casa antes de ir embora.
Evet, muhakkak o.
Era ele, acho eu.
Bu yüzden dikkatli olun şerrin ortaya çıktığı karanlık saatlerde çalılıktan uzak durun yoksa muhakkak Cehennem Köpeği ile Baskervilleler'in köpeği ile karşılaşırsınız.
Por isso, prestem atenção, e cautela com a charneca nestas horas de escuridão quando o mal se intensifica, ou seguramente encontrarão o cão do inferno, o Cão dos Baskervilles.
Muhakkak Rahibe William'ı hastaneden tanıyorsunuzdur.
- Naturalmente conhece a Irmã William do hospital.
Muhakkak ki kendimiz için bir şey istemeyiz.
- Nós, claro, nunca pedimos por coisas para nós mesmas.
O hastayken muhakkak bir tane içmeliyim.
Com ela doente, preciso de uma.
Ama önce, odanı muhakkak görmelisin.
Primeiro, deve ver o seu quarto.
Okulda bunu öğretmişlerdir muhakkak.
Certamente alguma coisa lhe ensinaram na escola.
Muhakkak suretle öyle.
Concerteza que está.
Muhakkak düşman kızılderililerdir.
Índios hostis, suponho.
Bir şeyler muhakkak yanlış olmalı.
Deve haver um erro qualquer.
Ama muhakkak ki tanrının kilisesi ile özel mülk sahipleri arasındaki fark, ayırt edilmeli.
Há uma distinção entre os nobres e a igreja de Deus?
Muhakkak ki Michelangelo kaderini sezmişti.
Não é de admirar que tenha sentido o seu destino :
Michelangelo ne yapıyorsa yapsın muhakkak bir sebebi vardır.
O que quer que Miguel Ângelo esteja a fazer, terá os seus motivos.
Peder, alim, muhakkak siz de duymuşsunuzdur... Senyörün ilk gece hakkı diye bir şey var. Bakire gelini gerdek gecesi koynuna alabilir.
Padre erudito, certamente deve ter ouvido sobre o direito do Senhor em tomar a noiva virgem na sua noite de núpcias.
Muhakkak.
Bem, concerteza.
Eh, Virgil! Kafanın içinde çalışan bir beyin olduğu muhakkak!
lá isso é verdade.
Yavaş yavaş ve muhakkak ki duyuların direnmeye son verecektir.
E o meu abraço E o mais apertado que há
Muhakkak çok suludur.
Aposto que é sumarenta.
Muhakkak daha az alıngan olmalıyım.
Tenho mesmo que ser directa consigo.
Biz muhakkak arkadaş olmalıyız.
Vamos ser amigas, com certeza.
Amerika'ya gelirseniz, muhakkak bize de bekleriz.
Não te esqueças que está de pé um convite se fores aos E.U.
Biz ayrılmadan önce ortalıkta dolaşan masalları muhakkak, duymayan kalmamıştır.
Certamente que todos estavam cientes das histórias muito estranhas que se ouvia antes de partirmos.
Grubum muhakkak...
O meu grupo tem de...
- Muhakkak...
Há um homem a bordo
- Muhakkak.
- Não?
Grubum muhakkak daha fazla...
O meu grupo precisa de mais...