Mutlu traduction Portugais
42,800 traduction parallèle
Hakikaten. Ben mutlu sona ulaştıysam herkes ulaşır.
E acredita em mim, se eu consegui um final feliz, todos o conseguem.
- Ama Ashley'i aşırı mutlu ailesiyle görünce...
- Mas... Hoje ao ver a Ashley com a sua família perfeita...
Çünkü sen mutlu değilsin.
Porque... Porque não és feliz?
Regina kendi mutlu sonuna ulaşamadı çünkü hikayesini yolunda tutmak için yeterince güçlü değildi.
A Regina nunca teve o final feliz dela porque nunca foi forte o suficiente para deixar a história dela desenrolar-se.
Bütün o mutlu sonlar buhar olur ve tüm hayatının anlamı "hiç" olur.
Todos esses finais felizes transformados em pó e toda a tua vida não terá tido... Nenhuma importância.
Clorinda. Ashley onun mutlu sonu bulamamasında kendini suçluyor.
A Ashley culpa-se por não ter conseguido o final feliz dela.
Büyülü ormandaki mutluluğunuzu geri almanız için sen ve Jacob'a yardımcı olmaya çalışıyordum. Belki burada mutlu olursunuz.
Estava a tentar que tu e o Jacob fossem felizes na Floresta Encantada, e talvez consigas isso aqui.
Beni mutlu edin, tamam mı?
- Faz-me feliz, está bem?
- Mutlu 40 yıl dönümleri, sevgilim.
- Feliz 40º aniversário, amante.
Gecenin dansı için mutlu yıldönümleri!
- Feliz aniversário.
- Mutlu 20. yıldönümleri, sevgilim.
Feliz 20º aniversário, amante.
Mutlu yıldönümleri, canım.
Feliz aniversário, querida.
Mutlu olmalıyım.
Eu devia ser feliz.
Çok mutlu olduğumuz zaman.
Teríamos sido tão felizes.
Senin için daha mutlu olamazdim, Trace.
- Não é isso. Não podia estar mais feliz por ti, Trace.
- Mutlu noeller.
- Feliz Natal.
Ama bu seni mutlu edecek mi?
Mas... serás feliz?
Yani beni mutlu ederek onları etkileyebilirsiniz.
Então... impressione-nos mantendo-me feliz.
Bu işe yararsa, mutlu bir şekilde ölebilirim.
Se funcionar... poderei morrer feliz.
Ayrıca mutlu olmanı da...
E quero que sejas feliz.
Mutlu musun?
És feliz?
Seni mutlu eden bir adam olmak istedim.
Queria ser o homem que fazia-te feliz.
Beni mutlu ediyorsun.
Fazes-me feliz.
Eski karınla yaşadığın tün mutlu anların... bir zafer turunu mu yapmak istiyorsun?
Queres celebrar com recordações tuas com a tua ex-mulher.
İşte bu yüzden beni mutlu etmen lazım.
Bem, é por isso que me vais deixar feliz.
Ters şeritte araba sürmeye çalıştığını... görmek bile beni mutlu etmeye yeter.
Ver-te a conduzir do lado errado da estrada já me deixará feliz.
Mutlu küçük ailenize katıldım.
Para a nossa pequena família feliz.
İşte, mutlu musun?
Aqui está. Feliz?
Beni güldürebilen tek insan o. Aslında beni burada mutlu eden tek kişi.
Ele é o único que pode fazer-me sorrir apenas estando lá.
Ebeveynlerin çocukları için mutlu anılar oluşturması önemlidir.
É importante que os pais criem boas lembranças para os seus filhos.
Ve umuyorum ki oğlumun terapistine anlatacak mutlu anıları olur.
Então eu estou à espera que o meu filho tenha pelo menos algumas lembranças felizes. Para dizer ao seu terapeuta.
Bu kadar mutlu olan kim!
Quem é esse alguém tão especial
Bu kadar mutlu olan kim?
Quem é esse alguém tão especial
Mutlu ve güvende hissediyorum.
Sinto-me feliz e segura.
Ve dedemlerle yaşadığım için sonunda mutlu olmuştum.
E quando eu estava finalmente feliz a viver com os meus avós.
Sadece sen evedeyken mutlu oluyordum.
Só me lembro de ser feliz quando você chegava a casa.
Biri hiç mutlu değil.
Alguém não está muito contente.
Ama bu yeni mutlu Taylor'un hayranlarının hoşuna gidecek gibi görünmüyor.
Mas parece que os teus fãs não gostam desta nova Taylor feliz.
Italya'dan önce mutlu bir hayatim vardi.
Antes de Itália, eu tinha uma vida feliz.
Ve gece mutlu sonla bitti.
E a noite terminou com um final feliz.
Sürekli mutlu, daima güler.
Está sempre contente e a sorrir.
Özel hayatımda mutlu muyum?
Se estou feliz com a minha vida pessoal?
- Beni mutlu ediyor.
- Mas alegra-me a mim.
Elinizdekinin değerini bilip onunla mutlu olmalısınız.
Temos de pegar no que temos diante de nós e aceitá-lo.
Sen de gerçek, dolu dolu ve mutlu bir hayatı hak ediyorsun.
E mereces ter uma vida completa e feliz.
O geceki halini desteklemekten mutlu olacağına beni temin etti.
Ele disse que ficava feliz por contar a sua versão daquela noite.
Herkes mutlu mu?
Está toda a gente feliz?
Çocukken mutlu muydun?
Você era feliz quando criança?
Çok mutlu olmuştum.
Estava tão feliz.
Şimdi mutlu musun, Lois?
Estás contente agora, Lois?
Takıldık, yakınlaştık sonra senden hoşlandığımı söyledin sonra da ben bunun doğru olduğunu itiraf edecek cesareti buldum ve sen de bana hislerimin gerçek olduğunu ve mutlu olmayı hak ettiğimi söyledin ben de seninle mutlu olmayı hak ettiğimi ima ettin sandım.
Nós saímos... aproximámo-nos, e, depois, afastaste-me porque eu gostava de ti e, depois, eu tive a coragem de admitir... "Sim... é verdade".
mutlu yıllar 555
mutluluklar dilerim 16
mutlu ol 66
mutlu günler 26
mutluluk 95
mutlu son 24
mutluyum 175
mutlu olun 20
mutlu musun 338
mutlu yıllar sana 161
mutluluklar dilerim 16
mutlu ol 66
mutlu günler 26
mutluluk 95
mutlu son 24
mutluyum 175
mutlu olun 20
mutlu musun 338
mutlu yıllar sana 161
mutlu noeller 1070
mutlu paskalyalar 22
mutluyuz 22
mutlusun 26
mutlumusun 18
mutlu noel 30
mutlu olmanı istiyorum 16
mutlu değilim 17
mutlu oldun mu 50
mutlu mu 63
mutlu paskalyalar 22
mutluyuz 22
mutlusun 26
mutlumusun 18
mutlu noel 30
mutlu olmanı istiyorum 16
mutlu değilim 17
mutlu oldun mu 50
mutlu mu 63