Nayan traduction Portugais
75 traduction parallèle
Tepkilerini sınayan bir test.
Serve para testar as tuas reacções.
İki... Konuşmayı kınayan bir demeç vermek.
A segunda, emitir um comunicado a lamentar o discurso.
Versay Antlaşması'nı kınayan Naziler... Alman milliyetçiliğiyle ilgili coşkulu açıklamalar yapıyor...
Contra o Tratado de Versalhes, os nazis apelam ao patriotismo alemão.
"Adi suç müfettişlerini kınayan..."
"investigadores... de infracções " denunciadas por brandos jogadores de xadrez paranóicos,
Adi suç müfettişlerini kınayan paranoyak satranç oyuncuları.
"investigadores de infracções por brandos jogadores de xadrez paranóicos..."
Gazetelere kurulu kınayan açık mektup yazacağım.
Vou escrever uma carta aos jornais a denunciar o Conselho Directivo.
Bizi sınayan inanç, Bizi üzen inanç.
Fé que testa... fé que dói.
Birilerinin de daha önce dediği gibi "bunlar insanın ruhunu sınayan zamanlardı."
Como alguém disse : "Estes são tempos que testam as almas dos homens."
Bir de evrimi kınayan Theo Kerr var.
Um tal Theo Kerr escreveu um livro muito idiota em que refutava Darwin.
Hepimzi sınayan bir baskı var.
Há muita pressão. Estamos todos à prova.
Reagan ve Peres terörörizmin uğursuz salgınını lanetlediğinde, BM Genel Kurulu terörizmi kınayan bir önerge kabul etti. ve 1987de daha sert bir önerge kabul etti. bu sefer tüm devletlerin terörizmin her türlüsüne ve bu salgına karşı elinden geleni yapmasını istiyordu.
Em 1985, logo após Reagan e Peres terem denunciado o flagelo maligno do terrorismo, a Assembleia Geral passou a resolução condenando o terrorismo e, em 1987, passou uma resolução muito mais forte e uma muito mais explícita denunciando o terrorismo sob todas as formas e chamando todos os estados para fazerem tudo o que pudessem para lutar contra a praga e tudo o mais.
Çünkü bu, insan karakterini sınayan en büyük deneydir.
Porque este é o mais novo teste de carácter humano.
" Bu, İbrahim'in inancını sınayan bir testti.
" Isso foi um teste da fé de Abraão.
O ilk ve zor yaz döneminde annesi ve babası balık avlanmak için Var güçleriyle çalışıp denizden eve gidip gelirken Mumble kendine küçük bir yaramazın, kendi gibi davranabileceği onu kınayan gözlerden uzak bir yer buldu.
Nesse primeiro Verão difícil enquanto a mamã e o papá trabalhavam extra na grande correria de ida e volta ao mar, Mumble encontrou um lugar longe dos olhares de censura, onde um tipinho, não convencional, podia ser ele próprio.
Geçen sefer, meydan okuyanın değerini sınayan bir testti.
Da última vez, foi um teste para analisar o valor do oponente.
Tamirhaneye gelip spor bilgim konusunda beni sınayan o neşeli gence benzemiyor.
Não parece aquele puto alegre... que vinha à oficina fazer-me perguntas sobre desporto.
Siz de, etrafta dolanan ve aramızdan birinin konuşup konuşmayacağını sınayan şu aptal Birleşmiş Milletler görevlilerine benziyorsunuz.
É como aqueles idiotas das Nações Unidas que andam por aí a bisbilhotar, a ver se algum de nós fala.
Bunları kınayan ilk kişinin sen olduğunu mu sanıyorsun?
Achas que és o primeiro a descrever estas coisas?
Hepsi Irak'taki mezhep şiddetini kınayan fetvalar yayınlayacaktı.
Todos dispostos a emitir um decreto islâmico contra a violência extremista no Iraque.
Aynı zamanda yolcu arkadaşlarımın da kınayan bakışlarına maruz kalıyordum. Neyse ki kısa bir yolculuktu. Euler'in 1728'de yeni bir hayata başlamak için yapmış olduğu yolculuk gibi değildi.
Estava recebendo olhares de reprovação das minhas colegas de viagem, felizmente, foi uma viagem curta, nada parecida com a viagem que Euler fez em 1728, para começar uma nova vida.
Kolombiya hükümeti Amerikan ordusunu... ... kınayan bir beyanname yayınladı... ve tüm Amerikan kuvvetlerinin bölgeyi terk etmesini istedi.
O governo colombiano promulgou uma alegação por escrito denunciando as acções das tropas americanas e pede que as forças armadas dos EUA se retirem imediatamente da região.
Şerefsizleri kınayan broşürler.
São panfletos a denunciar os bastardos!
Bu, Poirot'yu sınayan çok çapraşık bir bilmeceydi.
Este foi um enigma muito intrigante. E que testou Poirot.
FKÖ saldırıyı kınayan bir açıklama yaptı.
A OLP condenou oficialmente a operação.
Bu modeli destekleyen bir topluluk, problem çözme ile hiç işi olmayan bilinçlilik hallerini kınayan bir topluluk olacaktır.
DROGAS : AS CRIANÇAS ESTÃO A ESCOLHER A sociedade que subscreve esse modelo é uma sociedade que vai condenar estados de consciência que nada têm a ver com a mentalidade alerta para a resolução de problemas.
FKÖ saldırıyı kınayan bir açıklama yaptı.
A OLP oficialmente condenou a operação.
Hayal gücünüz sınayan bir sınav bu.
Isto é um teste à vossa imaginação.
İnsanları parayla sınayan şeytanın teki o!
Ele é o diabo que atenta as pessoas com dinheiro!
İnsanları parayla sınayan şeytanın tekisin.
És o diabo que atenta as pessoas com dinheiro.
"Bunlar, insanların ruhlarını sınayan zamanlardır."
"Estes são os tempos que testam as almas dos homens."
Bizi kınayan bu korkunç evde dört yıl daha...
Mais quatro anos nesta casa horrível... culpando-nos.
En azından Kree İmparatorluğu'ndan onun eylemlerini kınayan bir açıklama.
No mínimo, uma declaração do Império Kree, a afirmar que condena as acções dele!
Kaidu, Nayan, çoğunun tahtımda gözü var.
O Kaidu, o Nayan, muitos se sentem com o direito ao meu trono.
ABD elbette aşırı güç kullanımımızı kınayan bir beyan yayınlayacak.
Os EUA, naturalmente, emitirão uma declaração condenando o nosso uso excessivo da força.
Uçaktan indiğinde, hareketi kınayan fakat adamı kınamayan bir açıklama yapacak.
Quando ele sair do avião, vai fazer um comunicado a condenar o comportamento, mas não o homem.
Resmî olarak S.H.I.E.L.D.'ı destekleyen, Hydra'yı kınayan bir beyanda mı bulunayım?
Que vá a público defender a SHIELD e condenar a HYDRA?
Başkan Yardımcısı Batı Angola Kurtuluş Örgütünü kınayan bir konuşma yapıyordu.
O Vice-Presidente estava num discurso a condenar a frente liberal do oeste de Angola.
Çok sayıda farklı testler yaptık. Ama en etkilisi de, geleceği görme yeteneklerini sınayan Zener kartlarıydı.
Bem, fizemos um porradão de diferentes tipos de testes mas,... provavelmente, o mais apropriado para medir habilidades clarividentes, foram as cartas Zener.
Kongre Franco'yu kınayan bir açıklamayı onaylamayacak.
Sabes o que acabei de ouvir? O congresso nem consegue chegar a um acordo acerca da condenação do Franco.
Mançurya Prensi Nayan, bu tatlı bayanın adı Ling. Eski Çin İmparatoru Duzhong'un kızı.
Príncipe Nayan da Manchúria, esta criatura adorável é a Ling, filha do antigo Imperador Duzhong da China.
Nayan'ın burada olamaması ne fena.
É pena que o Nayan não possa estar aqui.
Bu hafta Nayan'ın eksikliğinden endişelisiniz.
Preocupa-vos a ausência de Nayan do nosso lado.
Nayan'ın ordusu ve ittifakı muazzam.
O exército e coligação de apoio de Nayan são demasiado grandes.
Prens Nayan.
O Príncipe Nayan.
- Nayan seninle olmayı ret mi etti?
O Nayan recusou-se a vir ter contigo?
- Nayan'a ihtiyacın var.
Tu precisas do Nayan.
İnancım var Nayan.
Eu tenho fé, Nayan.
Güvenli yolculuklar, Prens Nayan.
Boa viagem, Príncipe Nayan.
Neden burada olduğunu söyle, Nayan.
Dizei-nos porque aqui estais, Nayan.
Ama bu bir erdemdir, Nayan.
Mas isso é uma virtude, Nayan.
Dışişleri Bakanı gelecek hafta BM'de kınayan bir dava dilekçesi vermeyi önerdi.
O Secretário de Estado dos Negócios Estrangeiros propôs uma moção de censura ás Nações Unidas, para a semana.