Naıl traduction Portugais
44,634 traduction parallèle
Yüzünü görene kadar nasıl bir şey yaptığımın farkına varamadım.
Só percebi como fui má quando vi a expressão dela.
Aslına bakılırsa uzun bir süre boyunca.
E durante bastante tempo, na verdade.
Kağıt, bir dizi yemek pişirme kokusunun buharlarına maruz kalmış o yüzden mutfaktaki bir panoda asılı olmalı.
O papel esteve exposto a vapor e a uma variedade de cheiros, por isso deve tê-lo pendurado na cozinha.
- Onu bagaja nasıl soktun?
- Como o enfiou na mala?
Bence sadık küçük arkadaşına vaktini nasıl harcadığını anlatmalısın çünkü artık neyin gerçek olduğunu anlamak için fazla uçmuş durumdasın.
Diga ali ao seu fiel amiguinho como lhe está a desperdiçar o tempo, porque está demasiado pedrado para saber o que é real ou não.
Asıl Lander'ları kuzey kıyısında, diğer iki kişiyle bağlı halde bulacaksınız.
Encontrará o verdadeiro Landers na costa setentrional, amarrado a mais dois.
Anladığım kadarıyla Sherlock mantığını arıtmak için duygularını baskılıyorsun. Nasıl olduğunu görmek istiyorum. İzin verirsen çıkarımlarına biraz bağlam ekleyeceğim.
Se bem percebi, Sherlock, tentas reprimir as tuas emoções para refinar o teu raciocínio e gostaria de ver como isso funciona, por isso se não te importas vou dar algum contexto às tuas deduções.
Başarılı olunca duvara resmini mi asıyorlar?
A tua fotografia na parede?
Hayır, aslında bu konuda Drax'e katılıyorum. Müziğin şu an hiçbir önemi yok.
Na verdade, concordo com o Drax, isso agora não é importante.
Sıkıcı olan her gün senin dallarına takılıp düşmem.
Chato é tropeçar nos seus galhos todos os dias.
Bir çocuk bakış açısı dünyanın şimdiye kadar denediği en büyük uzay atılımına dönüştü.
Da visão de uma criança ao maior empreendimento a que nos atrevemos.
Halkın benden daha çok karşılık vereceğini biliyorsun.
Tens muito mais fé na resposta do público do que eu.
Dünya'da nasıl davranmam gerek?
Como me devo comportar na Terra?
Şimdi 20. yüzyılın bazı en büyük icatlarına bakalım...
XIX. O século XX teve algumas das maiores invenções...
- Kokarca odasına nasıl girmiş?
Como é que a doninha entrou no quarto dela?
O kokarca odasına nasıl girmiş diyorum.
Como é que a doninha entrou no quarto dela?
Burada kimse yokken nasıl olduğunu göstermiyor pek.
Na verdade não nos diz o que se passa quando não está cá ninguém.
Bayılıyorum gözlerinin kapanışına dudakların değdiğinde dudağıma.
Adoro como os teus olhos fecham quando me beijas.
Evet, 34 derecelik havada yağmurun yağdığı şehir gecelerine bayılırım.
Sim, adoro uma noite na cidade quando está 1 ° C e chuva.
Ve ona Güney Afrika'daki cangıl safarisinde bol şans diliyoruz!
Desejamos-lhe tudo de bom no seu safari na selva sul-africana!
Bilgisayar, Joker'i nasıl Fantom Bölgesi'ne yollarım?
Computador, como ponho o Joker na Zona Fantasma?
Joker'i Fantom Bölgesi'ne nasıl gönderirim?
Como ponho o Joker na Zona Fantasma?
Ama 10.000 yıl önce, kafalarına saksı düşmüş gibi çiftçilik yapmaya, şehirler kurmaya karar verdiler.
Depois, há dez mil anos, foram idiotas e decidiram começar a cultivar e a construir cidades.
İnan bana eğitim kılıcını yüzüne yiyince neler hissedeceğini bilmek istemezsin.
Acredita, não queres saber como é levar com uma espada de treino em cheio na cara.
Her neyse dönüşün nasıl bir insan hâline geldiğimi görmemi sağladı ve bu hiç hoşuma gitmedi.
De qualquer forma o teu regresso fez-me pensar bem na pessoa em que me tornei e não gostei.
Bunun için nasıl bir bedel ödeyeceğimi hiç hesaba katmadım.
Nunca tive em conta o custo que teria na minha vida.
Dost kılığına girerler.
Disfarçadas de amigos.
Şirketimizi nasıl dâhice kullandığına bak.
É genial a forma como a Mão usa a nossa empresa.
Bir anlığına düşün, belki belki de yanılıyorlardı.
Pondera por um momento que talvez, apenas talvez eles estivessem errados.
Gel de Harold Amca'na bir sarıl.
Dá um abraço ao teu tio Harold.
Milattan sonra 647 yılında Arunasva adında biri fil ordusuyla, Hindistan'daki Magadha Krallığı tahtını ele geçirip kendini kral ilan etme girişiminde bulunur.
Em 647 AD Arunasva líder da legião de elefantes do Reino Magadha na Índia tentou roubar o trono e tornar-se rei.
General Bhima değerli şeyler ve hazineler karşılığında askeri destek istemek için Büyük Tang İmparatorluğu'na kadar size eşlik edecek.
O general Bhima vai escoltá-lo ao grande império Tang para pedir ajuda militar. Juntamente com alguns objetos de valor e tesouros como homenagens.
M.S. 647 yılında Tang Hanedanlığı'na giderken ortadan kaybolan Magadha hazinelerini bulduk.
Encontrou os tesouros desaparecidos de Magadha da dinastia de Tang em AD 647.
En eski kayıt 1820 yılına ait, çılgınca gelebilir ama daha da eskiye gitmem gerek.
O registo mais antigo é de 1820, mas por muito louco que pareça, tenho de recuar ainda mais.
Genelde kafasına göre takılır.
Costuma agir por conta própria.
Kimsenin kılına zarar gelmeden dünyayı değiştirebilirsin.
Podes mudar o mundo sem magoares ninguém.
Biliyor musunuz, dünyada ki diğer insan hakları aktivistleriyle birlikte bende lahey kurallarına katılıyorum.
Sabem, concordo com Haia, com os activistas dos direitos humanos em todo o mundo.
Ve bu teselli sayılır mı bilmiyorum ama bir sonraki hayal cumamız... Rahatsız genç bir adamın güvende olduğu bir dünyayı taayyül etmeye çalışacağız.
Não sei se isto te serve de consolo, mas na nossa próxima Sexta de Sonho, vamos imaginar um mundo no qual todos os jovens perturbados podem ser protegidos.
Duvarda asılı duran şu iğrenç dev makarna ne iş?
Porque tens esta massa gigante e feia suspensa na tua parede?
JT kurtaramadıysa sen tek başına nasıl yapacaksın?
Se o JT não o conseguiu salvar, como vais salvá-lo sozinha?
Tedavi edilmezse atın iç organlarına yayılır.
Se não for tratada, passa para as entranhas do cavalo.
"Bazı insanlar,'Doğayı, akışına bırakmalıyız.'diyor." "Ama Doğa Ana akışına bırakılırsa bu, yavaş ve acılı bir süreç olabilir."
Alguns dizem para deixarmos a natureza no seu caminho, mas pode ser um processo lento e doloroso.
Bay JT bir keresinde büyükannenin nasıl Çifte Elmas adını aldığına dair bir hikâye anlatmıştı.
O Sr. JT contou-me uma história.
Evin yakınlarında bayıltılıp muhtemelen göle yakın bir yerde de tecavüz edildi.
Deixaram-na inconsciente nas proximidades e foi violada, possivelmente, perto do lago.
Pilotlarından birinin kılığına girip onlarla birlikte gittim.
Fingi ser um dos pilotos deles e voei com eles.
Karşılığında ise Savaş, insana gaye hayatına anlam veriyor. Önemsiz, fani dünyasından üstün daha cesur asil ve daha iyi olma şansı.
E em troca... a guerra dá um propósito ao Homem... significado, uma oportunidade de ascender para além da sua mesquinhez, da sua forma mortal, para ser corajoso, nobre!
Başarılı olursa dünyadaki tüm makineleri kontrol edebilir.
Se conseguir, ele controlará todas as máquinas na Terra.
Kendi halkına karşı biraz saygılı olmalısın.
Devias respeitar a tua gente.
İlkel insanlar, hayvanların su içtiği yerlere gittiğinde çocuklarına göz kulak olmazlarsa onları timsah kaparmış. Beynimiz acılı ama öğretici bir hatıra yaratır. Bir daha olmasın diye.
Quando o homem primitivo ia a um bebedouro, se não estivesse atento ao filho e este fosse apanhado por um crocodilo, os nossos cérebros criavam uma dolorosa mas instrutiva memória... para que isso nunca mais se repetisse.
Dayanın çocuklar. Kilide vardık sayılır.
Aguentem-se, pessoal, estamos quase na comporta.
Arada kuzenimin barına takılır. Barın adı La Patronca.
Ela às vezes fica no bar do meu primo, La Patronca.