English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ N ] / Ne bileyim

Ne bileyim traduction Portugais

2,894 traduction parallèle
Bir de, yapacaklarının belirsiz olmasını istemediğin insanlar vardır. Mesela dişçin. Ya da ne bileyim, baban.
E depois há aquelas pessoas que não gostamos que sejam imprevisíveis, como o nosso dentista, ou, não sei, talvez o nosso pai.
Ne bileyim, sürtünme diyelim.
Só estávamos a passar tempo.
Ne bileyim. Evet amele gibiydi.
Como um trabalhador.
Ne bileyim, çamaşır suyuyla ovaladım ketçaba yatırdım elektrik süpürgesine vakumlattım...
Esfreguei-a com lixívia. Ensopei-a em ketchup. Enfiei-a no aspirador durante cinco ou seis horas.
Ne bileyim, böyle hissediyorum, yani...
É isso que eu sinto.
Hani böyle... Ne bileyim...
Sabes, como...
Cevap : Ne bileyim lan.
Não faço ideia!
Eskiden ne zaman bir yere gidip kartpostal gönderse her zaman bana hitap ederdi, ne bileyim "Wayne ve çetesine" gibi.
Antigamente, sempre que estava longe enviava um postal, sempre endereçado a mim, ou Wayne e o bando.
Ne bileyim ben ya!
Bem, não sei!
Ne bileyim ya...
Não sei. É que...
Ne bileyim, hiçbir şey söyleyemez misin? - Haklısın.
Não sei, algo?
Yani içeri gizlice bir şey sokmak imkânsız olurdu herhalde. Ne bileyim, metal bir tarayıcı falan.
Seria quase impossível tentar introduzir, digamos, sei lá, um scanner de metal ou algo assim.
Ne bileyim, lifli yiyecekleri yeteri kadar tüketiyor muyum?
Tipo, estou a comer fibra?
Yanında kalabileceğin kimse yok mu? Ne bileyim bir arkadaş falan?
Não podes ficar na casa de um amigo?
Yani ne bileyim annemle bu işe ilk başladığımızda olaya tıbbı bir prosedür gibi yaklaşmıştık ama geçtiğimiz birkaç gündür sanki buluşmaya gider gibi geliyor.
É que quando começámos isto era como um procedimento médico mas nas últimas vezes, é impressão ou ela acha que está num encontro?
İçimi doldurup yahut ne bileyim kafamı falan delmeyecek misin yani?
Não vais foder comigo ou furar-me a cabeça?
Yani daldırın elleri ceplere yahut ne bileyim erkek cüzdanlarınızı çıkartın falan neyse ve bağışlayın çünkü birkaçınız yatakta yanımda olmadan bir daha asla bu kadar erken kalkmak istemiyorum.
Então, abram as vossas carteiras, ou as vossas... malas de homem, ou sei lá, e façam uma doação agora, pois espero nunca mais ter de acordar tão cedo, a não ser que seja na cama com alguns de vós, rapazes.
Sizde de bir takım, ne bileyim, hormonal bokluk falan oluyor mu?
Quero saber se os homens tem uma versão da... Da porcaria hormonal.
Ne bileyim... Bir hayvan gibi mesela.
Como, não sei, talvez um animal.
Yani, bunu- - Ne bileyim.
Digo que... Tu... Não sei...
Ne bileyim, hemşire çağırmak için bir düğme falan.
Não sei, algo que dê para chamar as enfermeiras.
Ne bileyim?
Não faço a mínima.
Ne bileyim, donanmadan ayrıldığından beri iş bulamadı ; bayağı bunalımda.
Não sei, desde que saiu da Marinha, não encontrou trabalho, está muito deprimido.
Ne var ki, ben her zaman sonunda ne bileyim biraz daha kırmızı ve sarı takılacağını düşünüyordum.
- Achas? - Sim. Apesar de, honestamente, sempre imaginei que usarias uma coisa... com mais amarelo e vermelho.
Ne bileyim.
Não sei.
Ne bileyim...
Eu não...
Bunu kıskanmak için çok sığ bir ne bileyim, göt olmalısın herhalde.
Para teres inveja disso terias de ser superficial e... Não sei... Idiota, acho.
Sadece bir kalıp, ne bileyim. Bunu sadece bir kere söyledim. Konuşma esnasında- -
- Eu disse isso uma vez... quando falava com...
Ne bileyim Javier'e yardım etmek farklı geldi.
Eu não sei. Ajudar o Javier... Pareceu diferente.
- Ne bileyim ben?
Não sei.
Öyle ama sence de bazen yapboza basladiginda tuhaflasip ne bileyim, fazla yogunlasmiyor musun?
Não concordas que quando começas um puzzle te tornas esquisito e intenso?
10 ve ne bileyim, 50 yaş arası.
E com idades entre os 10 anos e, não sei, os 50 anos.
Bitmiş görünüyordu. Ne bileyim. Bu çok güzel bir gözlem.
Parecia terminado, mas que sei eu?
Belki yaşananlar benim suçumdur diye. Ne bileyim işte.
Talvez seja minha culpa, de alguma forma.
Belki de en doğrusu Clam'in peşini bırakıp, ne bileyim, ailemize daha çok vakit geçirmek.
Talvez devêssemos apenas deixar a Amêijoa ir e, não sei, passar mais tempo com as nossas famílias.
Ya da ne bileyim, aramızda bir şey olduğu için artık bana bir polis olarak saygı duymuyorsundur.
- Ou agora que andamos enrolados, não me respeitas mais como polícia.
Ne bileyim?
Transformá-lo num churrasco.
Ne bileyim, en azından...
Só pensei que até...
Ne bileyim işte, anı yaşarım.
estar no presente.
- Ne bileyim?
- Como é que sei?
Peki ya şu Emily ve Daniel olayı bu, ne bileyim, senin için garip değil mi?
Então, isto da Emily e do Daniel... Isto é... Não sei, é estranho para ti?
Yüzde yüz haklısın ama ne bileyim bugün için, sadece bugün çılgınlıkta sınırları zorlasan?
Tens toda a razão. Mas hoje, só hoje, dá-me toda a loucura que tens.
- Ne bileyim.
- Não sei...
Ne istediklerini nereden bileyim?
Como queres que saiba o que eles querem?
Ne bileyim.
- Não sei.
Ne bileyim.
Não sei...
Ne bileyim işte, yer konusunda falan?
Não sei...
- Ne bileyim.
- Não sei.
Onun ne düşündüğünü nereden bileyim?
Como é suposto eu saber o que ela pensa?
Böyle olmasını istememiştim ama ne bileyim işte.
Eu não queria isso, mas...
Ne tür don giydiğini nereden bileyim.
Não sei que tipo de cuecas ele usa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]