Nus traduction Portugais
1,031 traduction parallèle
21 çıplak Jimi'nin yeni albümünü dağıttı
21 nus saudaram o novo disco do Jimi
Haydi plajda çırılçıplak koşalım, ve ben senin tuzlu tenini yalayayım.
Vamos correr na praia, completamente nus,... e depois lamberei a sua pele salgada.
Bu odadayız ve çıplağız.
Estávamos num quarto, os dois nus.
Burada anadan doğma yüzdüğümüz zamanları hatırlıyor musun... sen, Rocky, Angie ve ben?
Lembras-te da altura que costumávamos nadar nus. Tu, o Rocky, a Angie e eu?
Gündüz gözü eve çıplak izcileri doldursam... kılı bile kıpırdamaz.
Podia ter um grupo de escuteiros nus... a passar a tarde comigo e ela nem reagiria.
3 gün sonra muhasebeci, karısı ve çocuğunu vücutlarındaki tüm kıllar tıraşlanmış elleri ve ayakları iple bağlanmış ve çıplak bir şekilde evlerinde buldular.
Três dias depois, encontraram o contabilista, a mulher e o filho, todos nus e amarrados dentro de casa, com as mãos e os pés atados com corda, e completamente rapados de pêlos.
Bazen Roschmann, ölmek üzere olanları... insanlık onurundan ve umuttan mahrum, çırılçıplak birbirlerine sokulmuşken... tekmeleyerek eğlenirdi.
Por vezes, o Roschmann divertia-se... pontapeando os moribundos amontoados nus, privados de dignidade e de esperança.
Karınları aç. - Anne.
Os teus filhos estão nus!
Sanki, neredeyse müziğin ritmine göre dans eden, çıplak, coşkulu vücutları görebiliyorum.
Posso ver seus corpos nus e frenéticos dançando ao toque do... Fazem isto na igreja?
Çıplak olduklarını bile söylemek çok kolay.
Não! São rapazes! Estão todos nus!
Herhalde taşıdığın yük de bir grup çıplak dansözdür.
Love Machine trazes um carregamento de bailarinos nus?
- burada ağaçların arasında çıplaktık. - Hey, Chief.
- Estamos os dois na selva, nus.
" Küçük adamlarla uğraştım, çıplak doğduğumuzu...
" estive rodeado de gente pequena, que esquece que nascemos nus,
" ve çıplak öleceğimizi...
" partimos nus...
Ortalıkta çırılçıplak dolaşmanın alemi yok.
Não é correcto andarem por aí sempre nus.
Birkaç şişe şarap içeriz, nü portrelere bakarız.
Bebemos um vinho tinto, vemos umas pinturas de nus.
Yüzümüzü örtüp çıplak vücudumuzla mı dolaşsaydık demek istiyorsun?
Queres dizer que deveríamos tapar as nossas faces e andar nus?
Beş genci anadan doğma soyacağız öyle mi?
Cinco rapazes nus?
Çıplak olarak yüzeceklermiş.
Disseram que iam nadar nus.
Ama çıplak poz veremem. Anneme söz verdim.
A única coisa que prometi à minha mãe foi que não faria nus.
- Umarım soyunmak yoktur!
- Nada de nus!
Önce bluzunun düğmelerini teker teker koparacağım, sonra dilimi boynundan aşağıya, çıplak tertemiz göğüslerine indireceğim.
Primeiro vou arrancar os botões da tua blusa um a um, depois passo a língua pelo teu pescoço até aos teus seios nus.
Böylece onun teorisi, ve bilmiyorum, o sadece bir teori.. çıplaksın ve masaj yaptırıyorsun.Bu senin için en iyi şeydir.
Logo a teoria dele, não sei, é só uma teoria, é que se levarmos uma massagem nus, é melhor para nós.
- Dördümüz çıplak, muhteşem olurdu.
- Nós os quatro nus seria óptimo.
Churchill, görebiliyorsanız iki çıplak erkek ve bir kadın var.
Churchill, se consegue ouvir... há dois machos nus e uma fêmea.
İkisi de çırılçıplaklar ve yakında bir çalı bile yok.
Estão ambos nus e sem um único arbusto à vista.
Halkın karşısına çıplak çıkamayız değil mi?
Não podemos enfrentar o público nus, pois não?
- Her yer çıplak vücut...
- Corpos nus por toda a parte...
Karşımda kardeşim yanında kadının tekiyle orada duruyor, ve ikisi de çırılçıplak.
E lá estava o meu irmão, lá fora, com uma mulher... e estavam completamente nus.
Babam sizin yerlilerle koşturup, onlarla çıplak halde ağaçlara tırmandığınızı söyledi.
O meu pai disse que vocês estavam a viver com os Zambus e a correr por todo o lado nus e a trepar árvores.
"Çıplak kollarıma düştü"
"Caem sobre os meus braços nus"
Marcie, emeklilik ikramiyeme bahse girerdim eğer Ordu, kapısına asma kilit vurmamış olsaydı.
Tens seguro, não tens, Al? Kelly, estes homens estão nus.
- Kızın çıplak resimleri mi?
- Ela manda-te nus dela própria?
Çıplak. Dans ediyorlardı. Daha sonra durdular.
Nus, dançando... e então eles pararam e fizeram amor... mesmo na pista de dança.
Birisi, çıplak kadın fotoğrafları çekmem gerektiğini... - söyledi.
Uma mulher disse que eu deveria fazer alguns... alguns instantâneos de nus.
- Çıplak kadın fotoğrafı mı?
Fotos de nus?
Evet, çıplak kadın fotoğrafı.
Sim, fotos de nus.
Ona bir kadının çıplak bir erkeğin... en çok neresinden hoşlandığını bilip bilmediğini sor.
Pergunta-lhe se ele entende o prazer enorme que as mulheres têm em observar homens nus.
Belki yarın soyunuruz.
Vamos ficar nus amanhã.
Sadece siyah çorap giydiklerini düşün.
Eu tenho um toque nisto. Imagina todos nus e com meias pretas calçadas.
Sonra çırılçıplak yüzdük, ve balıkları ürküten şeyler yaptık.
Depois fomos nadar nus e fizemos coisas que assustaram os peixes.
Bardaki bütün şişeleri kırmıştık. Çırılçıplaktık ve kanun falan tanımıyorduk.
Estendidos no bar, nus em pêlo.
Aradaki fark ise,... iş görüşmelerinin sonunda soyunma şansınız çok daha azdır.
A única diferença entre um encontro e uma entrevista para um emprego é que não há muitas entrevistas em que acabemos nus.
Tamamen çıplaktılar.
Dez, talvez doze. Todos nus.
Kiliseler yıkılmış, bir tane din adamı yok, papaz yok... ve çocuklar da çıplak dans ediyorlar.
Com igrejas em ruínas, sem padres, sem sacerdotes... e meninos bailando nús.
Ama onlar çıplak.
Ma-mas es-estão nús. É muito mais perigoso saltar sobre o fogo com a roupa vestida. Naturalmente.
Her ikisi çıplak suya dalıyor.
Então ambos mergulham, nús.
Tabii ki. Neden olmasın? Atlarda çıplak.
Os cavalos estão nús!
Siz çocuklar, yüzmeye gelir misiniz?
Querem mergulhar nús?
Belki çoktan soyunmuşsunuzdur.
Talvez vocês são estejam nús.
"Haydi çırılçıplak havuza girelim!" diyorum.
E eu disse : "Vamos nadar nús".