Nâm traduction Portugais
38 traduction parallèle
Ordu onun nâmına hareket etti. Ne var ki görünenin aksine, ordu bir şekilde O'nun Dünya üzerindeki gücünü kısıtladı.
Os militares agiam em nome do Imperador, mas sublinhavam de que apesar das aparências, ele gozava de pouco poder na terra.
Falaise "ölüm sahası" nâmıyla anılır oldu.
Falaise ficou conhecida como "A Zona da Matança".
Nâmınızı duyduk.
- Ouvi falar de vós.
"Bu sene sadece şeker nâmına dolaşıyoruz."
"Este ano só queremos doces conhecidos."
Tüm cihana nâm salacak bir adam.
É um homem que vai subir na vida.
Salazarların nâmı bir hiç olacak.
O nome Salazar cairá no ridículo.
Doğru. Ama kızınızın nâmını biliyorum, bay Donato.
Mas eu conheço a reputação dela, Senhor Donato.
Herkes de sizin nâmınızı biliyor bay Casanova.
E todos conhecem a sua, Senhor Casanova.
Diğer taraftan, siz bay Casanova Venedik'teki tüm bilinen kadınların üstünden geçmiş biri olarak nâm salmış birisiniz.
Por outro lado, existe você, Senhor Casanova, o mais famoso amante de Veneza, com a reputação de ter a maior lista de conquistas jamais conhecida.
Sen şimdi bana benim domuz yağlarımın nâmını hiç duymadığını mı söylüyorsun?
Quer dizer que nunca ouviu falar da minha banha?
Önemli değil. Nâmımın benden önde gitmesinden memnunum.
Não, não. estou encantado que a minha reputação me tenha precedido.
Papa nâmına, İtalya'nın merkezindeki lordları birer birer ezeceksin!
Em nome do Papa, você esmagará os senhores do centro da Itália, um a um.
Hayat nâmına!
Pela Vida!
Bu, Ray Greene, Trystan McNeil'in ortağı nâmıdiğer Liquid Halo.
Apresento-te Ray Greene, sócio de Trystan McNeil na Liquid Halo.
Allison Scott nâmına arıyorum.
Estou a ligar em nome da Allison Scott.
Jonathan Crane, nâm-ı diğer "Korkuluk".
Jonathan Crane, o Espantalho.
Kesinlikle suçunu kabul etmiş olan Barb'ın, nâm-ı diğer Downy'nin şüpheli davranışlarının yol açtığı bir ev arkadaşı kavgası.
Discussão de colegas de quarto... causada pelo comportamento suspeito da Barb, alias Downy. A qual é sem duvida um potencial suspeito.
Ama sende hiç edep nâmına bir şey yok.
Sabia que ias concordar.
Nâmın senden önde gidiyor.
Bom, a tua reputação precede-te.
Ya bir karara varırız ya da Ann Arbor'u ararım ve bizim nâmımıza onlar karar verir.
Ou tomamos uma decisão, ou telefono à Ann Arbor... e eles decidem por nós.
Nâmı kendisini aşmıştır diye umuyorum ama Bay Rothstein böyle çalışmaz.
Bem, espero que a reputação dele preceda, mas o Sr Rothstein não negoceia assim.
Ayrıca Chang Xiaowen nâm-ı diğer "Azrail" ile Tatar kardeşleri var.
E, Temos ainda Chang Xiaowen, the "Coveiro Soturno",... e os seus irmãos tártaros.
Gregor da birkaç yaş büyük ama o zamandan çok iri, nâmı da yürümüş.
Gregor era uns anos mais velho. Já era um rapaz grande, com um pouco de reputação.
Yırtıcılar nâmına hiçbir iz yok.
Não encontrei nenhumas pegadas de predadores.
- Yapma ya! Kötü bir nâmın var şehirde.
Ora, você é uma má influência na cidade.
Sendeki sevdiğim yönün ne olduğunu biliyor musun Peder? Benim nâmımdan bi : haber olmana rağmen, hâlâ bana karşı durabiliyorsun.
Sabe o que gosto em si, Padre, é que conhece a minha reputação e ainda assim faz-me frente.
Sanıyorum ki nâmım önümden yürüyor.
Presumo que a minha reputação me preceda.
- GELECEK- Bugün, 31. yüzyılda bile kudretli Süper Kahramanlar Lejyonu suç ve kötülükle, doğruluk ve adalet nâmına savaşmaktadır.
Mesmo hoje, no século 31, a grande legião de super heróis combate o crime e vilões no nome da verdade e justiça.
Senin nâmını duydum.
Ouvi falar de ti.
- Sadece nâmını duydum.
- Só pela reputação.
Royalle'in öldüğü varsayılırken ve Wolfe da parmaklıklar ardındayken... Diamond'ın nâmına da gölge düşüyor.
E com o Royalle presumivelmente morto e o Wolfe atrás das grades, há uma sombra sobre a reputação do Diamond até hoje.
Senden önde yürüyen nâmından dolayı hiç de beklemediğim bir hareketti.
Uma que não tinha antecipado dadas as reputações que vos precedem.
Nâmın senden önde gidiyor.
A tua reputação precede-te.
Sadece nâmım kötü diye mi?
Porque tenho má reputação?
Kendi nâmıma şunu söyleyeyim... Buradasın, yaşayanların arasına geri dönebildin.
Estou aqui só a falar de mim quando aqui estás tu, de volta aos vivos.
Nâmı önünden gidiyor.
A reputação dele precede-o.
Senin nâmına pek yaraşmıyor.
Não condiz muito com a tua reputação.
Nâm-ı diğer Wallace Carver.
Vulgo Wallace Carver.