O adamlar traduction Portugais
13,934 traduction parallèle
O adamlar kadar boş insanlar görmedim.
São chatos como lavar loiça.
O adamları tanıyan birilerinin olabileceği aklına gelmedi mi?
Não achas que pode haver aqui alguém que os conheça realmente?
O adamlar şu an Alexandria'ya dönmüş olabilirler.
Aqueles homens podem ter voltado para Alexandria.
O adamlar gerçek vatansever.
Esses tipos são verdadeiros patriotas.
Ön ödemene kefil olmaları için adamlarıma talimat gönderiyorum.
Vou instruir o meu pessoal para garantirem o teu depósito.
Jane Scott'un cesedini almaları için adamlarımızı yolladık.
Enviámos os nossos homens à morgue para trazerem o corpo da Jane Scott.
Bu gece adamlarımız labaratuvarı boşaltacak.
Esta noite, os nossos homens vão desmontar o laboratório.
Gözlem evindeki adamlar olabilir.
Pode ser o homem do observatório.
Erkek arkadaşım kötü adamları yakalıyor ve ben ondan gurur duyuyorum.
O meu namorado apanha bandidos, e eu estou muito orgulhosa dele.
Bu gece adamlarımız laboratuvarı boşaltacak.
Esta noite, desmantelamos o laboratório.
- Bir de o var. O broş, beni öldürmeye çalışan adamların birine aitti. Ayrıca Dottie Underwood, New York'ta buna benzer bir tane çalmaya çalıştı.
Aquele pino pertenceu a um dos homens que me tentou matar ontem, e a Dottie Underwood tentou roubar um igual em Nova lorque.
Amir bey, adamlarıma yolu gösterebilir misin?
Chefe, importa-se de mostrar o local aos meus homens?
Adamlar mekânı açmadan girip çıkmalıyız.
Temos que entrar e sair antes que abram o serviço.
Benim adamlarım o konuyu çok daha başarılı bir şekilde hallederler.
Os meus homens são mais capazes de tratar disso.
O kaliteli adamlar dediğin insanların eğilimlerini yüreklendirmek istememiştim.
Nunca tive intenção de encorajar os afetos de dois... pretendentes de qualidade, como diz.
Ne tür adamlar için çalıştığını bilmene rağmen o güzel kafanı kuma sokmaya devam et sen...
Podes enfiar essa linda cabecinha na areia, sabendo para que tipo de homens trabalhas...
İç Güvenlik VIP nakliyesi yaparken sürekli aynı adamları kullanıyor.
A Segurança Interna usa o mesmo grupo na mesma concentração sempre que movem um VIP.
Yan odadaki bize sürekli masaj yapmaya çalışan o tuhaf adamları hatırlıyor musun?
Lembras-te daqueles estranhos que nos tentavam fazer massagens?
- Adamlarımdan birinden bilgi almaya çalışıyorum ama benden korkmuyor. - Ne istiyorsun?
- O que queres?
Kötü adamlar parayla kaçarken siz de 4 rehineyi öldürdünüz.
Vocês mataram quatro reféns enquanto os bandidos foram a correr por trás com o dinheiro.
Adamların çetin, bu doğru. Aynı liderleri gibiler.
Os vossos homens são ferozes, é verdade... tal como o líder deles.
Adamları bizi zirveye götürecek.
O seu povo vai escoltar-nos até à cimeira.
Biz Dağ Adamları değiliz O.
Nós não somos os Homens da Montana, O.
Kapıda silahlı adamlar- -
O portão está armado...
Ravn... adamlarını topla ve Kral'ın oğlunu buraya getir.
Ravn... Reúne os teus homens e traz o filho do Rei para cá.
Adamları hazırla ve Erlend'i getir.
Preparem o pessoal e tragam o Erlend.
Çiftçiler olarak değil, bu Kral'ın adamları olarak. Gerçek Birkebeinerneler.
Não como agricultores, mas como homens deste Rei, o verdadeiro Birkebeiner.
Tamam, o zaman, seni aşağı götürüyorum adamlarımızdan biriyle ilgileneceksin tamam mı?
Quando eu te levar lá para baixo, vais cuidar do meu amigo, Rick?
Ben ise çok tehlikeli ve silahlı saldırganların içeride olduğundan ve adamlarınızın duruma müdahale edecek eğitim ve teçhizata sahip olmadıklarından eminim.
O que eu sei é que há um criminoso muito perigo e armado, ali dentro. E os seus homens não têm treino nem equipamento para lidar com ele.
Sinclair'in adamlarındansın.
Não és nada. És o gajo do Sinclair.
- Gitme vakti. Ne olursa olsun adamlarınız içeri girmesin.
Mantenham os vossos homens cá fora, aconteça o que acontecer.
Adamlarıma yaptıklarını gördüm.
Eu vi o que fizeste aos meus homens.
... Savage adamlarından birini satışın yapıldığı yere geri gönderdi.
- o Savage mandou alguém de volta para a venda de armas.
Jimenez'in sik kafalı adamlarından biri olup olmaması zerre sikimde değil, çünkü Lobos'u öldürmeye çalıştılar ama benim kariyerim tehlikede.
Estou-me nas tintas se um idiota do Jimenez for morto por ter tentado matar o Lobos. Mas a minha carreira está em jogo aqui.
- O zaman hepsini öldürelim. Paris'in her köşesinde böyle adamlar var. Kralın kardeşine nasıI davrandığı öğrenirlerse onlar ne yapar?
Há homens tal como estes em cada esquina de Paris, o que é que eles farão quando souberem que o seu Rei traiu os seus irmãos?
Kral bu adamların yarısıyla konuşmamı istiyor.
O Rei quer que eu fale com estes homens em seu nome.
Vali, o mektupların bulunmamasının tek yolunun adamları öldürmek olduğunu söylüyor.
O Governador diz que a única forma daquelas cartas jamais serem encontradas, será destruindo aqueles homens.
Sanırım bir Yüzbaşı'nı adamlarının önünde öpmemeliyim.
Não deveria beijar o Capitão à frente dos seus homens.
Nasıl olur da bu adamları araştırmazsın?
Não investigaste o historial destes gajos?
Silahlı adamların ne istediğini biliyoruz.
Sabemos o que querem os tipos com as armas.
Sen bizim nasıl adamlar olduğumuzu ne biliyorsun?
O que sabes sobre nós?
Adamınızı geri getirip Negan'ı öldürürsek ve adamlarını da ortadan kaldırırsak isteklerimizi yerine getirir misiniz?
Se trouxermos o vosso homem e matarmos o Negan, vocês ajudam-nos?
Adamlarım var. İmkanlarım var.
Tenho o pessoal e os meios.
Bu adamların nesi var?
O que se passa com estes tipos?
Adamlarımız birini inceledi temiz.
O nosso pessoal fez isto. Está limpo.
Devlet Güvenliği'nden adamlar onu Sikedji Hapishanesi'ne götürdü.
A guarda estatal levou-o para o estabelecimento prisional de Sikedji.
Adamlar bu haritayı oluşturdu.
Então, o nosso pessoal montou este mapa.
Sende ne var? Elinde sezyum olan adamlar ne isteyecekler?
O que é que tu tens... que os tipos com o césio...
Şimdi, Frank seni çeteye sokacak takılacaksınız biraz, sana güvenecekler, bu adamların seni sevmesini sağlayacaksın.
Então, o Frank mete-te no gangue. Sais com eles, consegues alguma credibilidade, fazes com que estes tipos gostem de ti.
Ama gördüğüm şey, adamlarımızın çoğunun ölmesiydi.
O que... o que eu vi foi um monte dos nossos morrerem.
Burada ne tür bir organizasyonumuz olduğunu gördün ama senin gibi adamlar daima işimize yarayabilir, Nathan.
Tu viste o tipo de organização que temos aqui, mas sempre nos iria ser útil um homem como tu, Nathan.