O benim traduction Portugais
134,728 traduction parallèle
- O benim kızım.
Ela é minha filha.
- O benim takom.
- É meu!
O benim hem öğle hem de akşam yemeğimdi sizi pislikler!
Era o meu almoço e o meu jantar, seus cabrõezinhos!
O benim babam.
Ele é meu pai.
Kız kardeşim o benim.
Nem penses!
Evet anne, biliyorum, daha küçücük bebek, ama o benim tek...
Sim, mãe, sei que é um bebé, mas é o meu único...
O benim Haxenpaxen'im!
É o meu Haxenpaxen.
O benim Eskimo'mdu. Beni ayık tuttu.
Foi graças a ele que fiquei sóbrio.
Hepiniz bilin diye söylüyorum, o benim klozet kapağım.
Ficam a saber que aquele tampo de sanita é meu.
Oradakiler benim lehime tanıklık edebilir.
O pessoal de lá pode confirmar o meu paradeiro se quiserem.
Canavar benim.
Io sono Il Mostro. Eu sou o Monstro.
O reklamı benim kampanyam yapmadı.
A minha campanha nada teve que ver com o anúncio.
Doug ne kadardır benim için çalışıyor, biliyor musun?
Sabe há quanto tempo o Doug trabalha para mim, LeAnn?
- Benim görevim, geleceğe bakmak.
Bom, o meu trabalho é olhar para o futuro.
Albert ve benim çok yakın olduğumuzu bir yabancıya ima etmen büyük dikkatsizlik.
E é descuidado insinuar a um estranho que eu e o Albert somos chegados.
Kapınızda duran küçük orduyu kontrol eden adam benim.
Sou o homem que controla o pequeno exército à sua porta.
Sizin Amerikan casusluk müdürünüz benim ilişkilerimle mi ilgileniyor?
E o director americano de espionagem preocupa-se com a minha política?
Dünyanın beni nasıl gördüğü benim için önemli değil.
Não me importa o que o mundo pensa de mim.
Benim inancıma göre evren o kadar olağanüstü ki onu sadece Tanrı yaratmış olabilir.
Acredito que o Universo é tão extraordinário que apenas Deus o poderia ter criado.
Benim işim sadece nasıl yarattığını çözmek.
A minha tarefa é apenas perceber como Ele o fez.
Bizim olana sahip çıkmakla, benim şirketimle ve adımla ilgili.
Trata-se de manter o que é nosso. Trata-se da minha empresa, do meu nome.
Bu benim şirketim, benim adımla ilgili ve boyun eğmeyeceğim.
É a minha empresa, o meu nome, e não deixarei que me intimidem.
Benim babam Goliath Jackson.
O meu pai é o Goliath Jackson.
Benim uzmanlığım suya yakın olan köhne yerler.
O meu nicho é pouco ou nada.
Çünkü burası benim iş yerim.
Porque aqui tudo me diz respeito. É o meu hotel.
Benim çıkarım ne olacak?
E o que ganho com isso?
Riske girecek olan benim.
Eu é que corro o risco.
şu bir gerçek ki karışık işleri bilen biri varsa o da benim.
Bem se há alguém que entende de complicações, sou eu.
Benim görev bölgeme taşınmanızdan hemen önce iş ortağın ile kız arkadaşı ortadan kaybolmuşlar.
Parece que o seu sócio e a namorada desapareceram antes de vir para a minha paradisíaca jurisdição.
Orası benim özel bölgem.
É o meu sítio especial.
Benim parçalarımı sen gebermeden önce bulacakları ne malum?
Porque acha que encontrariam o suficiente para me enterrarem antes de você morrer?
Bir zamanlar benim için de bu denli anlamlıydı.
E, de vez em quando, também o era para mim.
Pazar sabahları benim teknemi kullanıp eroin sattığınızı biliyorum. Mavi kitaplardaki ilahi ve öğüt bölümlerinin arasına koyuyorsunuz.
Sei que têm traficado heroína no meu barco aos domingos de manhã, nos livros de cânticos azuis, entre o salmo e o sermão.
- Benim olayım, artık başkalarının ağız kokusunu çekmemek.
O meu problema é querer deixar de limpar o cu aos outros.
Bu olayda herhangi bir parmağınız varsa sizi karakola götürmek benim görevim.
Se estiverem ligados, seja de que forma for é o meu dever. Terei de vos prender.
Benim hakkımda ne dedi?
O que disse ele sobre mim?
Ben de terazinin dengesini benim lehime değiştiren ne olursa desteklerim.
E eu prefiro aquilo que faça a balança pender para o meu lado.
O polis benim ortağımdı.
O meu parceiro.
Marco'nun cenazesi yarın, benim de endişelerim var.
O funeral do Marco é amanhã e estou preocupado.
Benim anladığım işler değil, o kadar.
Só que não é a minha cena.
İşte benim oğlum.
O meu bebé.
Benim Harry hiç çocukların altını değiştirmezdi.
O meu Harry nunca fez nada disso. A nenhum dos filhos.
Şu an benim ekmek teknemi kurtarıyor.
Está a salvar o meu negócio.
Topun ağzında olan benim, anladın mı?
É o meu canastro que está em jogo.
Benim derdim affetmek değil Soledad.
A minha preocupação não é o perdão, Soledad.
Bu gece olanlar benim suçum değildi, tamam mı?
O que aconteceu esta noite não foi culpa minha.
İşte karşımda benim tanıdığım Kevin.
Aí está o Kevin que eu conheço.
- Benim kalemle hem de.
- Brincaste com o nosso castelo.
Bu yüzden benim altınım için acele edin.
Por isso, arranjem o outro.
Harika. Quentin benim yerime gidecek.
Óptimo, o Quentin vai por mim.
O siktiğimin bisikleti benim!
É a minha bicicleta!
o benim kocam 58
o benim arkadaşım 110
o benim babam 72
o benim kuzenim 20
o benim annem 47
o benim kız kardeşim 28
o benim karım 97
o benim kardeşim 80
o benim en iyi arkadaşım 29
o benimle 34
o benim arkadaşım 110
o benim babam 72
o benim kuzenim 20
o benim annem 47
o benim kız kardeşim 28
o benim karım 97
o benim kardeşim 80
o benim en iyi arkadaşım 29
o benimle 34