Olacağım traduction Portugais
36,667 traduction parallèle
Bizim yok. Ben daha ikna edici olacağım.
Eu serei mais persuasivo.
Sebeb olacağımız acıyı biliyorduk ama, kızımızı korumak için bunu yaptık.
Nós sabíamos... quanta dor poderíamos causar e fizemo-lo mesmo assim para... proteger a nossa filha.
Burada olacağımı nerden bildin?
Como é que sabias que eu estaria aqui?
Bay Kirk'e orada olacağımı söyleyin.
Diz ao Sr. Kirk que lá estarei. Adeus.
Yüzbaşı Slavin, size teslim olacağım fakat kızım ve oğlanın teslim edileceklerine dair bana ne güvence vereceksiniz?
Capitão Slavin, vou render-me... mas que garantia me dá... que a minha filha e o rapaz serão libertados?
Senin için her şeyin yolunda gideceğinden emin olacağım.
Vou certificar-me que tudo corre a teu favor.
Sık dişini. - Seninle iletişim içinde olacağım.
- Aguarde e entrarei em contato.
Tamir etmek için çok vaktin yok çünkü az sonra giyinmiş ve gitmeye hazır olarak aşağıda olacağım.
Não vais precisar de muito tempo para o arranjar. porque venho para baixo já num segundo, mudado e pronto a ir.
Hepsi bu, 36 saat boyunca yolda olacağım -
Foi só isso, 36 horas na estrada
Çünkü her zaman Rocky II'yi oynatıyorlar. Ben de bu yüzden Rocky II'yi favori barmenim olan yaşlı Benny ile birlikte üç beş burbon içerken, izliyor olacağım.
Porque eles estão sempre a passar o Rocky II, e assistirei ao Rocky II com o meu favorito barman senil no limite, Benny, enquanto bebo três a cinco uísques de malte.
- Emin ol bebeğim, olabildiğim kadar, normal olacağım. Randall, gözlerimin içine bak, lütfen.
Randall, olha aqui, olhos nos olhos, por favor.
Çok üzgünüm, haklısın orada olmalıydım, merak etme artık hep yanında olacağım.
Desculpa. Devia ter estado presente. Agora, vou estar.
Ben spor salonunda olacağım.
Bem, vou para o ginásio.
Bu yüzden ben de onlar için hazır olacağım.
É por isso que estarei pronto para eles!
Şu andan itibaren senin için 12 olacağım.
A partir de agora, quero ser um 12 para ti.
Deşarj olacağımız bir gün.
Precisamos de um dia para descontrair.
Büyüdüğüm zaman çok güçlü ve cesur bir kahraman olacağımı söylerdim ona hep aynı kitaptaki Gideon gibi.
Costumava dizer-lhe que quando crescesse ia ser uma heróina corajosa. Assim como o Gideon no livro.
Odamda olacağım.
Eu vou para o meu quarto.
Ve yardımınızı seve seve kabul ederim, hemen şurada olacağım.
E agradeço a ajuda. Estarei ali.
Yani onu geri kazanmana yardımcı olacağım.
Por isso... Vou ajudar-te a tê-la de volta.
- Kev. Ne zaman büyüyeceğiz, Zengin olacağım.
Quando formos mais velhos, eu serei rico e tu não terás nada.
Birazcık burada olacağımızı düşünüyorum, öyleyse neden kendimize güzel atıştırmalıklar aramıyoruz.
Nós vamos ficar algum tempo aqui. Assim, vou comprar uns aperitivos.
Üç ay önce, bu gece nerede olacağımı hiç düşünmemiştim.
Há três meses, achei que hoje não estaria em lado nenhum.
Düşündüğümden biraz daha geç vakit orada olacağım.
Vou chegar um pouco mais tarde.
Sizinle olacağım çocuklar.
Eu volto já.
Sadece birkaç kesik ve çürük, biraz da psikolojik travma... ama iyi olacağım.
Apenas... alguns cortes e arranhões, e um pequeno trauma psicológico... mas, ficarei bem.
Küçük konferans odasında olacağım.
Estou na salinha de conferências.
Oldukça dikkatli olacağım. İsteğin benim için emirdir özellikle de ona zarar verecek bir şeyse.
O teu desejo é uma ordem, especialmente se a for magoar.
Leo, sen daima benim oğlum olacaksın, ben de daima senin baban olacağım.
Leo, serás sempre o meu filho e eu serei sempre o teu pai.
Ama onu indirdiğimde sırada senin kalmayacağından emin olacağım.
Mas quando eu o derrubar, certificar-me-ei de que se afunda com ele.
Başkan yardımcısı olacağını varsayarsak, onu indirdiğimde sırada senin kalmayacağından emin olacağım.
O director-adjunto do FBI matou o terrorista mais procurado do mundo?
Onu geri kazanmana yardımcı olacağım.
Vou ajudar-te a tê-la de volta.
Ben burada olacağım.
Eu ficarei cá.
Henry kalanları nakliyeyle aldırırız diyor ama kanun kaçağı olacağımızdan biraz gülünç oluyor.
Henry disse que podiamos mandar uma empresa buscar o resto, mas nós vamos ser fugitivos, por isso seria ridiculo.
Sonra da bölge müdürü mü olacağım?
Promoviam-me a gerente regional?
Vay canına. Sorun yaşayacağımızı beklerdim de bilimsel eksikliğinin bunlardan biri olacağını hiç düşünmemiştim.
Eu avisei que teríamos problemas, mas nunca achei que o teu rigor científico seria um.
Richard Hammond'ın ana meydanda olacağını söyledim. Tamam mı?
A dizer que o Richard Hammond vai aparecer no centro histórico, Ok?
Beni yakından ilgilendiren bir mesele çünkü, dürüst olacağım, bazen "Zaten yeterince yaşamadım mı?" diye düşünüyorum.
"Oh, eu tenho feito o suficiente agora?"
Tek başıma olacağım.
Vou chegar sozinha.
Steelers'da oyun kurucu olacağım.
Fácil.
Görünüşe göre, Lucy ve ben bir gün epey iyi bir takım olacağız.
Parece que nós vamos ser uma equipa e peras.
Seninle taktik bilgileri paylaşmam için gelecekte daha iyi bir zamanın olacağını mı söylemek istiyorsun?
Será que haverá um melhor momento no futuro para compartilhar informações tácticas?
Ve hep orada olacağım, tamam mı?
Agora, vou estar, está bem?
Karar vermeye çalıştığım şeyse senin akıbetinin nasıl olacağı.
Sendo assim, o que estou a tentar descobrir é... exactamente... o que devo fazer contigo?
Sevgilini zehirlediğinde ne olacağını görmek için bir sürü zahmete katlandım.
Isto deu-me muito trabalho. Ver o que acontece quando envenenas a tua amada.
Her zamanki gibi güleriz, tamam mı? Söz veriyorum, hep aynı biz olacağız.
Vai continuar tudo igual.
Şimdi, bunu senin yerine tutacağım ve uyandığında, hepimiz tahmin et seni ne içn bekliyor olacağız.
Eu vou segurar nele e, quando tu acordares, nós vamos estar à tua espera. E sabes que mais?
Oğlumla olacağım.
Vou estar com o meu filho.
Birçok kişi sandığa gitmeye korkuyor ancak düşük olacağı düşünülen katılım oranı, hiç de düşük değil.
Muitos eleitores estão com medo de ir votar, mas a afluência às urnas está a superar as expectativas.
Adliyeden randevu aldım bile yani akşamüstü karı, koca olacağız.
Já marquei uma audiência no tribunal, então, ao anoitecer, seremos marido e mulher.
En kısa zamanda orada olacağız ama bulutun etrafından dolanmamız lazım.
Estamos aí assim que pudermos, mas temos de ir ao redor da nuvem.