Olmalısın traduction Portugais
22,839 traduction parallèle
siz de öyle olmalısınız.
E vocês também devem estar.
Şansını denemek istiyorsan, her zamankinden daha hızlı olmalısın.
Por isso, se queres tentar alguma coisa, é melhor que sejas mais rápido do que nos treinos.
Artık dikkatli olmalısın, Alex.
Devias prestar atenção, Alex.
Beni sen çağırmış olmalısın.
Deves ter-me invocado.
Ağlamadığına göre doğru yapıyor olmalısın.
Deve estar bem, porque não está a chorar.
Bundan sonra çok daha dikkatli olmalısın Chloe ile söz veriyorum.
A partir de agora, vou ter muito mais cuidado com a Chloe, eu prometo.
Vay be, gerçekten kaybetmiş olmalısın Oradan atlamak için
Deves ter-te passado mesmo, para te teres atirado lá de cima.
Belki de bizimle dışarıda olmalısın. - Daha farklı...
- Devias vir comigo, eu daria...
Kazandığınızı düşünmüş olmalısınız.
Devem ter pensado que tinha acabado.
Sen Jagger olmalısın.
Deves ser o Jagger.
Burada olmalısın.
Devias estar aqui.
Mutlu olmalısın.
Devias ficar feliz.
Sana öyle yetenekler armağan edilmiş ki bizimle olmalısın.
É demasiado dotada para não estar connosco.
Buna sonsuza kadar minnettar olmalısınız ama size daha fazlasını veriyorum.
Deviam ficar eternamente gratos, mas dou-vos mais ainda.
Acıkmış olmalısın.
Deves estar esfomeada.
Sen Ahlaksız Kirke olmalısın.
Deves ser a Circe Má.
Onun yanına atandığına göre sen de epey önemli olmalısın.
O senhor também deve ser bastante importante, considerando a sua missão com ele.
Onların bizde olduğuna mutlu olmalısınız.
Deveriam estar felizes por dispormos delas.
Sen hastanede olmalısın.
Devia estar num hospital.
Adım Rebecca Harris ve bir merminin saatte 3.000 kilometre hızla neden bana doğru geldiğini merak ediyor olmalısın.
Chamo-me Rebecca Harris, e devem estar a perguntar-se porquê é que uma bala está a vir na minha direcção a cerca de 3000 km por hora.
- Bir şeyler biliyor olmalısın.
Deves saber algo.
Lisa, lütfen, Şuan tüm dongle kafalı erkeklere kadın yazılımcıların da sıradışı şeyler yapabileceğini gösterme şansımız var. ama güçlü olmalısın.
Lisa, por favor, temos a oportunidade de mostrar a estes chimpanzés que as programadoras podem fazer algo extraordinário, mas tens que ser dura.
Ben yokken anneye göz kulak olmalısın.
Tens de tomar conta da mãe enquanto estiver fora.
Dışişleri Bakanı Bay Diaz'ı tanıyor olmalısın. ... ve Venezuela Başkanı Ulusal Güvenlik danışmanı...
Deves conhecer o Sr. Diaz, Ministro das Relações Exteriores e conselheiro de segurança do Presidente da Venezuela.
Şimdiye kadar alışılmış olmalısınız. Başarısız.
Já devem estar acostumados ao fracasso.
Buraya geri döndüğüne göre epey taşaklı olmalısın.
Tens uns tomates enormes para mostrares a tua cara nesta cidade.
Tommy'nin annesi olmalısınız. Merhaba.
Deve ser a mãe do Tommy.
Şu Zetaları gerçekten istiyor olmalısın.
Deves querer muito apanhar esses Zetas.
- Baba! - Güçlü olmalısın, tamam mı?
- Tens de ser forte, está bem?
Sadece bana teslim olmalısın.
Só tens de te entregar a mim.
Açlıktan ölüyor olmalısın.
Deves estar faminta.
Kafana lanet bir darbe almış olmalısın kardeşim.
Deves ter levado um tiro na cabeça e peras.
Siz de Bayan Bassett olmalısınız.
Patrick. E a senhora deve ser Ms. Bassett.
Kaybetmeyi sevmediğimi anlamış olmalısınızdır.
Deve ter percebido que não gosto de perder.
Sen de Emma olmalısın.
Tu deves ser a Emma.
Kanunen Jack Soloff'un oylama isteyip... beni atmak için kullanabileceği... bir şey olmadığından emin olmalısın.
Certifica-te de que não há nada nos estatutos que o Jack Soloff possa usar para pedir uma votação e expulsar-me.
- Buraya gelip bunu istediğine göre çok gergin olmalısın.
Tens muita lata, para vires aqui pedir-me isso.
İçeri geri dönüp onun yanında olmalısın.
Precisas de voltar para dentro e precisas de estar ao lado dele.
Dalga geçiyor olmalısın.
Anda lá!
- Beni başka biriyle karıştırıyor olmalısınız.
Devem estar a fazer confusão com outra pessoa.
- Siz Bay Harris olmalısınız.
Você deve ser o Sr. Harris.
Sen yeni komşum olmalısın.
Deve ser a nova vizinha.
- Kaybolmuş olmalısın dostum.
- Deve estar perdido.
İlaçlar vücut ısısını arttırıyor olmalı.
Deve ser os comprimidos a aumentar a temperatura.
İş dışında da bir hayatın olmalı.
Precisas de ter uma vida além do trabalho.
- Ya cep telefonları? - Dalga geçiyor olmalısın.
Com licença.
Siz Bayan St. Patrick olmalısınız.
Deve ser Mrs. St.
Ve, unutmayın, hepsi okunaklı bir yazı tipi ile bilgisayarda yazılmış çıktısı alınmış olmalı. Çevrimiçi kullanım için bir de dijital kopyası olmalı.
E lembrem-se, têm de ser redigidos numa fonte simples e clara, em papel, e também vamos precisar de uma versão digital.
- Bu sabahki acil durum toplantısında gündemde tek bir madde olmalıydı. Gerçekleşmekte olan ulusal acil durum. Ama Başbakan'ın tartışmak istediği tek şey kocanızın yeni meşgalesiydi.
Numa reunião do gabinete hoje onde só deveria haver uma coisa na agenda, a emergência nacional em andamento, nosso primeiro-ministro só quis discutir o novo hobby do seu marido.
- Canı sıkkın olmalı. - Hala mı?
- Ela está irritada.
Kadının banka hesaplarına erişimi vardı cadıya vermesi için Shuster'e para yollamış olmalı.
Mas ela tem acesso a uma conta pessoal que transferiu o dinheiro para o Shuster.