Optimist traduction Portugais
32 traduction parallèle
- Bu optimist tavrın.
- O seu optimismo.
"Oyuncu" "Alaycı" "Çapkın", "Aldatan" "Optimist"
engatatão - provocadora pervertido falso - optimista
Sonsuza dek optimist.
O eterno optimista.
Bak, denilebileceği gibi "optimist" biri değilim.
Escuta. Eu não sou o que se pode chamar um optimista.
Böyle optimist düşünmekle ölümüne neden olacaksın.
Esse é o tipo de pensamentos que te vai matar.
Bu sanki hediye olarak Optimist Praym veya Kesıl Griskıl oyunlarını isteyip de oyuncak fırın almak gibi.
Tipo, se eu quisesse alguma coisa fixe tipo um transformer... sempre acabava por ter um fogão de merda ou algo parecido.
Biliyorum hayatı ve yaşamın değerini biliyorsun ve pozitif ve optimist bir yapın var.
- Ouve, sei que estás de bem com a vida e com Deus e que tens uma visão muito optimista e positiva do mundo.
Harika! Altı ayda bir kontrole gitmem gerekiyor, ama evet doktor çok optimist.
Tenho de fazer exames semestrais, mas o médico está muito optimista.
Bir optimist olduğumu.
Que eu sou um optimista.
Hep optimist oldunuz.
Sempre foi um optimista.
Tabii, olabilir. Chicago'nun en optimist insanı Miller ve Boone'un tesadüf eseri karşılaştıklarına inanabilir.
Para os melhores de Chicago o fatídico encontro do Miller com o Boone foi circunstancial.
O hala bir optimist.
Ele ainda é um optimista.
Geçen sene Optimist Münazara Yarışmasında üçüncü oldu.
Ficou em terceiro lugar no Concurso Oratório, do ano passado.
Bu kadar optimist olmana sevindim Michael ; ancak öyle bir şey için devletin kaynaklarına ihtiyacımız yok mu?
- dela hackear o arquivo. - É bom que esteja positivo,
Bay İnanılmaz konusunda senin kadar optimist olamıyorum. O yüzden banka hesaplarını takip ettim ve kredi kartı ekstresini ele geçirdim.
Digamos apenas que você e eu não olhamos com os mesmos olhos por isso estive atento às suas contas bancárias e arranjei o extracto bancário dele.
Eğer sizin ikiniz gibi rahatsız edici derecede optimist olursam sorayım bir, bunu nasıl yapmayı düşünüyorsunuz?
Se quiser ser irritantemente otimista como vocês, como faremos isso?
Pek optimist bir insan sayılmam ama Tara, elinin durumu tahmin ettiğimden de iyi.
Eu não sou um otimista Tara, mas isso está melhor do que esperava.
Optimist biri binanın tepesinden atlarken ne der?
O que é que diz um optimista quando salta de um edifício?
Ama ben optimist birisiyim.
Mas sou optimista.
İdealist, romantik, optimist, idiot kocamın.
O meu idealista, romântico, optimista e marido idiota.
Bu nadir bir optimist an çünkü bu sorunun cevabı büyük bir "evet."
Este é um raro momento de optimismo, pois a resposta para isso é um grande "sim".
Ben optimist birisiyim efendim.
Eu sou um optimista, senhor.
Ümitvar olabiliyor. İnsanların ona iyi davranacağı Konusunda çok optimist ve insanlar da bu durumdan bazen istifade ediyor.
Ela pode ser muito esperançosa, muito... optimista que as pessoas serão boas para ela.
Güçlerimiz yok ve nasıl optimist olabiliyorsun?
Não temos os nossos poderes. E estás optimista neste momento?
Baudelairelar, Phil'in sözlerinden, kendisinin optimist biri olduğunu anlamışlardı.
Pelas palavras do Phil, os Baudelaires perceberam que ele era um otimista...
Optimist sözcüğü "en umutsuz durumlarda dahi umutlu olan kişi" anlamına gelir.
... uma palavra que significa "pessoa esperançosa, mesmo em situação difícil".
Örneğin, bir timsah, bir optimistin kolunu koparacak olursa optimist, "Ömür boyu yarı fiyatına manikür" diyebilir.
Por exemplo, se um aligátor arrancasse o braço a um otimista, ele talvez dissesse : "Manicura a metade do preço para sempre."
"Optimist" sözcüğü, "göz muayenesi yapan sağlık uzmanı" anlamına gelen "optometrist" sözcüğüyle karıştırılmamalıdır. Gerçi ikisi de tehlikeli olabilir.
"Otimista" não se deve confundir com "optometrista", que significa "profissional de saúde que realiza exames aos olhos" embora possam ambos ser perigosos.
Ancak dopdolu hoş geldin paketlerini karıştırıp hoş geldin kaşıklarıyla dopdolu dana güvece yumulan Baudelairelar da Paçavracılar Kasabası'ndaki ilk gecelerinde optimist olmaya çalıştılar.
Enquanto pensavam no denso conteúdo dos seus pacotes de boas-vindas e remexessem na caçarola de carne com as colheres de boas-vindas, os Baudelaire enfrentaram a primeira noite em Paltryville com uma tentativa de otimismo.
Optimist muayenehanesi.
Consultório otimista.
Babam optimist ve optometristlere güvenmediğini söylerdi.
O pai dizia para não confiar em otimistas nem em optometristas.
O bir optimist.
- Ele é um optimista.